Eylül bunu beklemiyordu, Serkanın bu kadar derini düşünebileceğini, ve çocuk istediğini hiç ama hiç aklından geçirmemişti.Kahveleri getirdi ve herkes sohbete daldı...
1 ay sonra,
Eylül, sınıftaki o sessiz kızı konuşturmaya çalıştı. Kızla ne zaman konuşmaya çalışsa kız sürekli kaçıyordu. Ama Eylül aylar içinde onun güvenini kazandı. Kız en sonunda yavaş yavaş anlatmaya başladı. Annesi onu dövüyordu. Kolundaki morluklar bunu açıklıyordu. Ama kızın başka bir derdi daha var gibiydi, onu daha söylememişti. 12-13 yaşındaki bir kızın başka ne derdi olabilirdi? Eylül ailesini araştırmaya karar verdi. Serkan'a anlattığında Serkan sürekli bulaşmamasını söylüyordu ama Eylül onu dinlemedi. İçinden bir his bu işin peşini bırakma diyordu....Selin oğluyla yıllardır konuşmuyordu. Artık oğluyla arasını düzeltmeye karar verir. Gerekirse o kızla her gün dip dibe olacaktı ama oğlunu kaybetmeyecekti. Konuşmak için yanına gider. Oğlunun işyerine giden Selin'i görenler şaşırmıştı. Serkan da ciddi bir konu olduğunu farkedip, bahane bularak çıkar.
Serkan kalan ıvır zıvır işlerini bitirdikten sonra eve gider. Eylül de okuldan yeni gelmişti. Yemek yedikten sonra Selim'i uyutup bir film açarak izlemeye başlarlar.
Güney annesinin söylediklerine inanmak istiyordu, ama onlara yaptığı onca kötülükten sonra annesine güvenemiyordu. Kafasının karıştığını ve artık neye inanacağını bilmediğini söyleyerek odadan çıkar. Selin de oğlunu merdiven eşiğine kadar kovalar. Kolundan tutarak " O kız, senin dünyanı değiştirmiş. Annene sırt çevirmek de ne! Ben senin annenim, annen!..."
Güney sertçe annesinin tuttuğu kolunu çekerek " O kız dediğin benim karım! Çocuğumun annesi! Ona hakettiğin değeri verene kadar sana anne dememi bekleme! " der sert bir şekilde. Annesinin yanından gitmek isterken merdiven kenarında olduğunu farketmez, merdivenden yuvarlanarak yere kapaklanır. Selin şok olmuştu, naaapacağını bilemedi kaldı öylece...Eylül, Serkanın omzunda uyuyakalmıştı. Hem annelik, hem de öğretmenlik onu yoruyordu. Serkan da televizyonu kapatmak için yavaşça kumandaya uzanmaya çalışırken Eylül uyandı. Uyuyakaldığını farkedince hemen toparlanarak kahve yapmak için mutfağa geçer. Serkan da arkasından gelir, "canım sen otursaydın, ben yapardım" der. Eylül öylece bakar Serkan'a ama Serkan anlam veremez Eylül'e. Eylül uzunca zaman düşünmüştü, karara varmıştı, artık hazırdı, Serkana söyleyecekti ama nasıl söylenirdi bilemedi...
Serkan "canım birşey mi söyleceksin? Daldın gittin" diye sorar.
Eylül " evet aslında birşey söylemek istiyorum ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum"
Serkan endişelenmişti, Eylül sürekli parmaklarıyla oynayıp duruyordu. " Eylül korkutma beni, nooldu söyle lütfen.."
Eylül " Serkan sen ben hamile olmasaydım da benimle evlenir miydin? Zorunluluktan mı evlendin?"
Serkan şaşırmıştı. Kaç senelik olaylar neden yeniden açılmıştı ki? " Canım nerden çıktı ki bu ? Tabii ki evlenirdim, beni seni çok seviyorum Eylül, evet bir süre problemler yaşadık ama geçti bitti artık. Ben seni bir daha asla bırakmayacağım Eylül...Birbirimizi seviyoruz, önemli olan da bu değil mi?"
Serkan haklıydı, Eylül saçmaladığının farkına vardı. "Evet haklısın. Serkan aslında ben başka birşey söylemek istiyorum sana...."Güney'i acil hastaneye kaldırırlar. Durumu ağırdı, ambulansta telefonu çalıp durmuştu. Güney ameliyata alınır, dışarıda bekleyen Selinin düşüncelerini telefon sesi böler. Güney'in telefonu çalıyordu. Arayan "Maria'm"... Selin bekletmeden açar. Songül dinlemeden konuşmaya başlar, "Lan Güney kırk oldu arıyorum niye açmıyorsun şu telefonu? Masal'ı babama bıraktım seni bekliyorum, güya erken gelicektin, bak saat kaç oldu..."
Selin ağlayarak konuşmaya başlar " ben Selin, Güney , merdiven, düştü, ameliyat...."
Songül birşey anlamamıştı " ne diyorsunuz siz? " diye bağırır.
Selin gücünü toplayarak, " Güneyi ameliyata aldılar, durumu ağırmış..."
Songülün elindeki telefon kayarak yere düşer. Evden nasıl çıktığını bilmiyordu koşarak hastaneye gider...Serkan, Eylülün söyleyeceklerini bekliyordu. Eylülse direkt söylemenin daha kolay olacağını farketti.
" diyorum ki Selim büyüdü, kocaman oldu. Aradaki yaş farkı büyümeden bir kardeşi mi olsa?"
Serkan şok olmuştu "ben doğru mu anladım? Yoksa sen bir çocuğumuz daha mı olsun dedin?" diye sorar.
Eylül de gülerek "evet, güzel olmaz mıydı?" der.
Serkan gülerek Eylüle sarılarak onu döndürür. Sonra bir eliyle belinden tutarken diğer eliyle önüne düşen saçlarını arkaya atar. "Emin misin? Yani ben..." diyecekken Eylül atılır "Evet Serkan, geçmiş eskide kaldı, geçmişe bağlı yaşayamam, o günler geçti artık mutlu ve huzurluyum, o günleri atlattım...."
Serkan bir anda Eylülü kucaklar, Eylül ne olduğunu anlayamamıştı, Serkan onu içeri götürürken Eylül de kahkaha atıyordu...Güney ameliyattan çıkmak bilmiyordu. Selinle Songül dışarıda ağlıyordu, hemşireler, doktorlar girip çıkıyordu ama hala ses yoktu.
Saatler sonra doktor dışarı çıkar. Beyin kanaması geçiren Güney özel odaya alınacaktı, ama ne zaman uyanacağı bilinmiyordu. Bunları duyan Songül bayılır. Selin de naapacağını bilemedi. Belki yardımı dokunur diye Serkanı arar, zaten arayacak başka kimsesi yoktu...Serkan ve Eylül çalan telefona uyanır. Gecenin 3ünde kim arayabilirdi? Telefonda Selinin adını gören Serkan şaşırır, söylediklerini duyunca etraftan apar topar kıyafetlerini toplayarak giyinmeye başlar. "Eylül, Güney merdivenlerden düşmüş, beyin kanaması geçirmiş hastaneye gidiyorum."
Eylül uyku mahmurluğunu üstünden atarak "ben de gelicem 2dk bekle beni de.." der.Selimi de alıp hastaneye gelirler. Songül mahvolmuştu, ağlamaktan helak olmuştu. Eylülün yanına geldiğini farketmemiş gibi, tepki vermiyordu sadece camdan Güney'e bakıyordu...
Serkan da doktorla konuşur. Doktor, beyin kanaması geçirdiğini, ne zaman uyanacağını bilmediğini ve uyansa bile nasıl bir halde olabileceğini bilmediğini söyler. Son cümlesi Serkanı şoka uğratmıştı "herşeye hazırlıklı olmanızda fayda var..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırgın Çiçekler
FanfictionMaria'sını çok seven Leonardo... Sevdiği için herşeyi kabullenen deniz gözlü bir adam ve onun için herşeyi göze alan bir yosun gözlü kız... Bu ikilinin ve çevresini anlatan bir Kırgın Çiçekler hayali senaryosu...