Güney bakakaldı. Selin kucağında Masalla oturmuş oynuyordu, Songül de mutlu mutlu açmıştır kapıyı ona. Güney sorar "Songül, annemin ne işi var burda?"
Selin, Masalı bırakıp oğlunun yanına gelir... "oğlum hoşgeldin.." der usulca. Güney ters ters bakar annesine "hoşgeldin mi? Kendi evimde bir yabancı bana hoşgeldin mi diyor? Hem senin ne işin var burada?" der sinirli bir şekilde. Selin "yabancı" kelimesine bozulmuştu ama çaktırmamaya çalıştı. Usulca başlar konuşmaya "Songül arayıp davet etti oğlum. Ben de kırmadım geldim. Seni çok özledim ben..."Eylülle Serkan da yemeklerini yiyorlardı. Serkan oğluna oyunlar yaparak yemek yediriyordu bir yandan "hadi oğlum, anneyi yormayalım, bitirelim yemekleri..". Selim de babasını anlar gibi yiyordu yemeğini. Serkan bu arada Eylülle konuşmaya başladı "canım, okul nasıldı? Artık son günler.." der.
Eylül hemen geçiştirir "hiç. Hep aynı işte" der hemencecik. Selim de araya girer " baba, biliyo musun, annem bugün ayağını vurmuş, ağlıyordu, öptüm geçti..." der. Serkan şaşırdı "canım kötü mü vurdun? Bi bakıyım pansuman yapıyım istersen" dedi. Eylülse boş bulunmuştu "yok yok, ağlıyordum,Selimi oyalamak için öyle dedim" dedi birden. Ama pot kırdığını farketmemişti. Serkan üstüne gitmedi, Eylülde bir haller vardı, konuşacaktı ama sonra.
Yemek yedikten sonra Serkan oğluyla oynamaya başladı, Eylülse etrafı toparlayıp Serkana kahve getirdi, o sırada Selim birşeyler söylüyordu "...... işte o adam bana dedi ki annenle babanı tanıyorum. Ama ben tanımıyorum onu. Konuşmadım" diyordu. Eylül şok oldu, Atakanı anlatıyordu. Atakan doğruyu söylüyormuş, cidden Selimin yanına kadar gitmiş...Güney sinirlenmişti. Songül mü çağırmıştı? Bağırarak "Songül neden böyle birşey yaptın ya? Onunla görüşmek isteyen mi var? Benim emrivakileri sevmediğimi biliyorsun Songül? Neden karışıyorsun? Neden böyle birşey yapıyorsun? Çıldırıcam ya neden neden? Konuşsana Songül!" der. Masal bağırışlara korkmuştu, Songül donup kalmışken Selin yanına gitti, sarıldı kıza. "Babana benziyorsun" der kıza. Sonra Güneye dönerek "biz de babanla kavga ettiğimizde sen böyle ağlayıp bölerdin kavgamızı. Ama sadece böyle değil, sana benziyor bu kız..." der. Güney hala sinirliydi, "sen hala burda mısın ya? Gelmiş yıllar sonra annelik, babaannelik taslıyorsun. Yine ne planların var acaba?? Git burdan git..." der. Selin de hemen "tamam oğlum, ben sizin aranızı bozmayayım, noolur benim yüzümden kavga etmeyin, ben giderim" der ve Masalı son bir kez öpüp gider.
Serkan şaşırmıştı kim olabilirdi ki? "Eylül, sen biliyo musun kim olduğunu?" diye sordu. Eylül hemen "bilmiyorum Serkan. Ben yarın öğretmeniyle konuşurum. Neyse hadi yatalım çok yoruldum" der ve konuyu kapatır. Yatmaya giderler, Selim çoktan uyumuştu, Serkan da hemen daldı uykuya. Ama Eylül uyuyamıyordu, aklı Selim ve Atakandaydı.
Songül Güneyi sakinleştirmeye çalıştı ama başaramadı. Amacı sadece onu annesiyle barıştırmaktı, niye bu kadar sinirlenmişti anlayamamıştı. Güney, Songüle sinirlenmişti, konuşmuyordu onunla. Songül de hiç birşey yemedikleri sofrayı geri topladı, o bu akşamın çok güzel olacağını düşünmüşken herşey felaket gibi gelişmişti. Güney onu bi dinlese anlayacaktı ama öyle sinirliydi ki, Songül de konuşmak istemedi, kendi haline bıraktı kocasını...
Sabah kahvaltıdan sonra Eylül, Selimi de alıp okula gider. Serkan, Eylülün aklının başka bir yerde olduğunu farkındaydı, ama Eylül söylemiyordu...
Eylül, Selimin öğretmeniyle konuşup Atakanın gelmesi halinde onu asla Selimle görüştürmemesini ister.Atakan, Selimde kendini görmüştü, aşırı derecede benziyorlardı. Selim de onun gibi uzun boylu ve yakışıklıydı, onun gibi akıllıydı.. Tekrar görmek istiyordu onu. Onu ve Eylülü... Eylül bir kabul etse, bir aile olabilirlerdi.... Atakan düşünceler içinde okula gitti yeniden. Tenefüs vaktiydi, bahçede anasınıfı öğrencileri kenarda öğretmenleriyle birlikte oynuyordu. Selimi gördü, yanında bir kız vardı, el el tutuşuyolardı. Atakan "heyt be oğluma bak" der ve sırıtır kendi kendine. Birden ensesinde bir el hisseder, Eylüldü bu. Atakan döner dönmez Eylül ona bir tokat attı. Atakan şaşırmıştı. "Oğlumu izliyorum, suç mu?" der birden. Eylül de " o senin oğlun değil, onun babası Serkan" der sertçe. Atakan gülerek bakar "selimin babası mı Serkan? Eylül sen ikisine de bi baktın mı? O sarı çiyandan nasıl böyle bir çocuk çıkabilir ki? Selim benim oğlum, benim... aşkımızın meyvesi o" der. Eylülse " saçmalama, sen bana tecavüz ettin. Bunu sakın unutma" der sessizce. Atakan da gülerek "asla unutmadım" der.
Serkan, Eylülün kafası dağılsın diye onu öğle yemeğine götürmek için okula gelir, ama bahçede gördüğü manzara onu şok eder. Atakandı o, Atakan Eylülün yanında ve gülüyodu, sonra da Eylül ona doğru eğilerek birşeyler söyledi, o pislik Atakan da güldü. Onlar konuşuyorken Selim geldi annesinin yanına. Atakan Selimle mi konuşuyordu?? Serkan yanlarına bile uğramadan gitti. Eylül, Atakanla mı görüşüyordu? Çok sinirlenmişti ama sakin kalmaya çalıştı, "herşeyin bir açıklaması vardır Serkan, herşeyin bir açıklaması vardır" diyerek telkin etmeye çalıştı kendini. Biraz başarılı oldu gibi ama hala içi içini yiyordu, işe gitti ama kendini veremiyordu. Güney de aynı durumdaydı. Birbirlerine yaşadıklarını anlattılar.
Güneyinki yersiz bir kavgaydı, düşündükçe buna kanaat getirmişti, boşu boşuna karısını üzmüştü. Ama Güney, Serkanın sakinliğine hayran kalmıştı. Dayanamayıp sordu "oğlum nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun?"
Serkan " sakin falan değilim Güney, kendimi zor tutuyorum. Ama Eylül'ü tanıyorum, böyle birşey yapmaz, bana ihanet etmez, illaki bir açıklaması vardır diyorum kendi kendime. Onu dinlicem önce, dinlemeden hareket etmicem, üstelik hamile biliyorsun. Yanlış birşeyler yapmak istemiyorum." der. Güney tekrardan Songül'ü ne kadar ufak birşey için üzdüğünü farkeder ve gönlünü almak için eve gider. Serkan da duramamıştı, Eylülü beklemek için eve gider... Eve gittiğinde hiç beklemediği bir manzarayla karşılaştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırgın Çiçekler
FanfictionMaria'sını çok seven Leonardo... Sevdiği için herşeyi kabullenen deniz gözlü bir adam ve onun için herşeyi göze alan bir yosun gözlü kız... Bu ikilinin ve çevresini anlatan bir Kırgın Çiçekler hayali senaryosu...