3 gün sonra,
Songül hala ortalıkta yoktu. Bulunmak istemiyordu, herkese karşı güveni bitmişti, yalnızdı ve kızını özlemişti... Acaba Masal nasıldı? Ama o iyi bir anne değildi, kızı onun yüzünden erken doğmuştu, kalbinde problemleri vardı.. Az kalsın Masal onun yüzünden ölecekti... İçindeki bebek de öldü, daha doğmadan öldü, hem de onun yüzünden... Daha karnındakine sahip çıkamazken, Masal'a nasıl bakıcaktı. Dün telefonunu açmaya karar vermişti, bir sürü arama vardı, hepsi de Güneyden... ve bir mesaj :
'Tamam beni düşünmüyorsun, tamam düşünme, bencil de, ama kızını düşün, seni istiyor, sayıklıyıp duruyor...'
Songül Masalı çok özlemişti, naapacağını bilemedi.
Eylül,Serkan ve Selim hep beraber alışverişe çıktılar, bir bebek mağazasına girdiler, Eylül pembe elbiselerin olduğu reyona geçip gözden kayboldu, Serkan da elinde Selimle kaldı öylece, Selim babasını oyuncakların olduğu reyona doğru çekti 'babaaa, arabalara bak, bu çok güzel, vuuuu çok hızlı, alalım noolur?' der. Birkaç kadın vardı o reyonda, Selim'e bakıp yanına gittiler, ne yakışıklı ne sevimli çocuk falan diyip duruyorlardı. İçlerinden biri sessizce 'babası daha yakışıklı, şuna bak be taş, baba demeye bin şahit ister..' , diğeri de sessizce 'haklısın valla, kim der şuna baba diye, bekar herhalde çocuğuyla tek başına gezdiğine göre.... valla çocuklu falan dinlemem, evlenirim, taş gibi adam...' der. Bu arada çocuktan konuşma bahanesiyle sohbet ortamı yarattılar, sarışın olan kadın 'çocuğunuz ne kadar tatlı maaşallah, size de hiç benzemiyor ama yakışıklılığını sizden almış....' der, esmer olan da katılır 'valla doğru, bekarsınız herhalde tek başınıza dolaştığınıza göre... zordur tabi bekar baba olmak, ama hiç yıpranmamışsınız hala....' diyorken Eylül gelir, ve elindeki pembe tulumları Serkana göstererek 'canım prensesimiz için bunlar nasıl?' der ve kadınlara güler sinsice, herşeyi duymuştu. Kadınlar da iyi günler dileyerek gittiler. Serkan da güler ' sen beni kıskandın mı?' der. Eylül de 'evet, kıskandım, ayıp mı? Böyle yakışıklı kocam varken kıskanmamak elde mi?' der. Serkan da Eylülü saçlarından öpüp sarılır. Birlikte kız bebeklerin kıyafetleri için olan reyona giderler...
Songül dönmeyi düşündü kızı için, eve giderken yakınlarında oturan Eylül ve Serkanı evlerine girerken gördü, Serkanın eli Eylülün karnındaydı, gülüşüp duruyorlardı. Songül orda acı çekerken onlar gülüyordu. Songül dayanamadı, onlar evlerine geçince biraz bekleyip, yanlarına giderek hesap sormaya karar verir. Ama tam gideceği sırada Serkan dışarı çıkar. Songül, Serkan gözden kaybolunca kapıyı çalar. Eylül kapıyı mutlu bir şekilde açar. Songül bozuntuya vermeden içeri geçer, Eylül 'biz de şimdi dışarıdan geldik, Serkan tatlı birşeyler almaya gitti, bu aralar çok canım çekiyor da, sen otur ben bi çay koyup geliyorum yanına...' der. Songül iyice sinirlenmişti, Eylülün yanına gelir, 'sen hamilesin diye kendini çok şanslı mı sanıyorsun? Ben burda bebeğimi kaybetmişim, kardeşim dediğim insan bunu benden saklamış bir de bana nispet yapıyor bo ororlor cok conom cekoyor do....' diye başlar içini dökmeye. Eylül ağlıyordu 'Songül sen üzülme diye söylemedik, Güney sen biraz kendini toparlayınca söyleyecekti sana...' diye savunur kendini. Songülse çok sinirliydi, kollarından tutup onu teselli etmek isteyen Eylülü iter, Eylülse dengesini bulamaz, ve düşer, Songülse sadece Eylüle bakıyordu, 'kardeşim falan değilsin sen artık. bittin benim için' der ve çıkmak üzereyken Eylül elbisesinden akan kanı farkederek telaşla konuşur 'Songül...... bebeğimmm....'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırgın Çiçekler
FanficMaria'sını çok seven Leonardo... Sevdiği için herşeyi kabullenen deniz gözlü bir adam ve onun için herşeyi göze alan bir yosun gözlü kız... Bu ikilinin ve çevresini anlatan bir Kırgın Çiçekler hayali senaryosu...