79.Bölüm - Suçluluk Duygusu

398 40 17
                                    

Güney hemen danışmadaki görevlinin yanına gider, bilgi alması lazımdı, o kişinin Serkan olup olmadığını öğrenmeliydi.

Danışmadaki kadın, " Serkan Özgün, 24 yaşında, doğum yeri Edirne. Sizin yakınınız mı? " der. Güney de "evet, sanırım, dediğiniz herşey uyuyor, dünden beri biz de onu arıyoruz. Nerde şuan? " diye sorar. Görevli onlara yerini söyledikten sonra Songül ve Güney ameliyathane önüne gelirler. Songül birden "Güney, Güney, Eylüle nasıl söylicez biz bunu?" diye sorar. Güney de bilmiyorum anlamında kafasını sallar.

Songül kızlara durumu anlatır, onlar da nasıl söyleyeceklerini bilemezler. Cemre "böyle olmaz, söylememiz lazım. Saklayamayız bunu." der birden. Haberi alan Nazan yıkılmıştı, hastaneye gidecekken Eylül onu arar ve Serkanın nerde olup olmadığını sorar. Nazan da söyleyemez, "bilmiyorum" der.

Eylülün telefonu çalar, arayan polislerdi, " Eylül Özgün ile mi görüşüyorum? Eylül hanım, eşiniz Serkan Özgün, dün akşam saatlerinde trafik kazası geçirdi, şuanda hastanede, durumu ağır. Üzerinden kimlik çıkmadığı için size ulaşmamız biraz zor oldu...."
Eylül gerisini duymadı bile...

Güney "bize sinirlendi, bizim yüzümüzden Songül... tutmalıydık onu, gitmesine izin vermeseydim böyle olmazdı..." der. Songül de onu sarsarak kendine gelmesini söyler. O sırada Nazan ve Sadullah gelir, Nazan ağlıyordu. Arkalarından gelen Defne annesine sarıldı, sürekli ne olduğunu sorup duruyordu. Nazan Güneyin yanına giderek nasıl olduğunu sordu. Ama bilen kimse yoktu...

Eylül kucağında Selimle koşarak hastaneye geldi, kızlar onu o halde görünce şok oldu, Eylül de onları orda görmeyi beklemiyordu "siz burdasınız... ama siz... nasıl ya? Biliyordunuz ve bana söylemediniz mi?" der. Songül de yanına gelerek "kardeşim, hamilesin. Biz üzülme diye söylemeyelim dedik, birşey olmasından korktuk..." der hemen, sarılmaya çalışır ama Eylül çekilir. "Bırak Songül, sizin yüzünüzden oldu zaten. Serkan sizin yüzünüzden çekti gitti, o yüzden o kazayı yaptı.. " diye bağırır. Songül kalakalır. Eylül, Cemreye dönerek "Cemre gerçeği söyle bana! Öldü mü? Öldüyse söyle Cemre, saklama noolur.." der. Cemre de hemen yanına gidip sarılır ona "hayır Eylül, hayır. Merak etme iyi olucak. Ameliyata almışlar, ama iyi olucak. Noolur sakin olmaya çalış, gel otur şöyle biraz..." der. Eylülün içi rahat değildi...

Kızlar bir elden Eylüle birşey yedirip içirmeye, onunla konuşup rahatlatmaya çalışıyordu ama nafile. Eylül put gibi duruyordu, gözlerinden yaşlar süzülüyordu sadece...

O sırada ameliyathaneden hemşire çıkar, herkes hemşireye döner. " Serkan beyin yakınları siz misiniz? Ameliyat sürüyor, ancak çok kan kaybetmiş, acil kan lazım..." der. Herkes birbirine bakar, Serkanın kanı kimseyle uymuyordu. Eylül birden usulca " Sema hanım, Sema hanıma söyleyelim" der. Eylül öylece donup kaldığı için Cemre alır telefonu ve Sema hanıma durumu anlatır. Defne de "ben nasıl bi kardeşim ya? Daha kardeşimi koruyamıyorum" diye ağlamaya başlar...

Sema hanım telaşlı bir şekilde hastaneye gelir, kanı uyuyordu, kan verdikten sonra o da oğlunun ameliyattan çıkmasını beklemektedir.

Doktor ameliyathaneden çıkar. Kapının önündeki kalabalığa bakarak "Ameliyat bitti. İç organlarda kazaya bağlı ezilme var. Biz elimizden geleni yaptık. Artık uyanmasını beklicez.." der ve gider. Nazan "nasıl ya? Nasıl beklicez? Nasıl ya nasıl???" diye bağırır doktorun arkasından...

Güney sinirle dışarı çıkar, olanlardan kendini sorumlu tutuyordu.

Selimle Masal rahat durmuyordu, kızlar onları oyalamaya çalışıyordu ama onlar durmuyordu. Meral eve götürmeyi teklif etti ama kimse ordan gitmek istemiyordu. En sonunda Sadullah çocukları da alarak evine gitti, Nazan da birşey olursa haber vermesini istedi...

Ameliyathanenin kapısı açılır, Serkanı yoğunbakıma götürüyolardı. Yüzü gözü yara içinde neredeyse tanınmayacak haldeydi. Eylül onu o halde görünce ağlamaya başladı, "yaşamayacak, kurtulmayacak, ölecek, bırakıcak işte bizi..." der, Meral onu sedyenin yanından çekip sarılır, "canısı ağlama noolur, iyileşicek, ameliyatı atlattı işte"

Kızlar haklıydı, Eylülün ağrısı vardı, sancısı vardı ama umursamamaya çalıştı yoksa onu burdan götürmeye çalışacaklardı hatta belki uyutacaklardı ama o gidemezdi, kocasını yalnız bırakamazdı...

20 saat sonra

Serkandan hala bir tepki yoktu. Eylül de Nazan da Sema da kısa sürelerle Serkanın yanına gidip onunla konuştular bu süre içinde.

Demir ve Kuzey kızlara yemeleri için birşey getirip duruyordu, kimsenin keyfi kalmamıştı..

Güneyin ise hala cesareti yoktu Serkanı görmeye. Songül de aynı durumdaydı ama Eylül için orda durmaya çalışıyordu.

Birden doktorlar girmeye başladı odaya... kimse birşey söylemiyordu. Nazan ve Sema "oğlum!" diye bağırıyordu. Kızlar da ağlıyordu...
Eylül de içinden "bitti, bıraktı beni, bıraktı bizi..."

Kırgın ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin