81. Bölüm - Erken Gelen

481 40 12
                                    

Selim bağırıyordu "Anne, Belis, hadi hazır değil misiniz? Geç kalıcaz"

Serkan o sırada oğlunun eline çiçek ve çikolatayı tutuşturur "Anne kız süslenecekler illaki... annen de pek belli etmez ama sever böyle şeyleri.."
Selim şaşırmıştı "Annem mi? İnanmam.." der. Serkan da kafasını sallar " annenin bir zamanlar mankenlik yaptığını biliyor muydun?" der gülerek. Selim " şaka yapıyosun baba. Annem ve mankenlik? E birlikte miydiniz o zaman?" der. Serkan da "evet. Önce bir dergide kapak oldu, sonra da mankenlik yaptı. Ve evet o zamanlar birlikteydik..." der. Selim şaşırarak " nasıl izin verdin peki? Ben babamı kıskanç bilirdim" der. Serkan da "kıskancım zaten, deli gibi kıskandım anneni, sırf bu kıskançlığım yüzünden ayrıldık" der. Tam Selim ne olduğunu sorucakken anne kız (Eylül ve Belis) teşrif eder..

Songüllerin evinde tatlı bir telaş vardı. Kızlar, Demir, Kuzey ve Cenk ve aile büyüklerinden Nazan ve Sadullah da ordaydı...

Masal kapıyı açar, Selim çiçek ve çikolatayı Masal'a verip göz kırpar, Serkan Eylül ve Belis de içeri geçerler...

Masal, Belis ile kahveleri yapmaya gider, sonra gelir herkese kahvelerini dağıtır. Güneyle Serkan koyu bir sohbete dalmıştı, Selim öksürerek babasına konuya girmesi için kaş göz işareti yapar. Serkan da konuya girer "Güney hatırlar mısın, Selimle Masal daha küçükken bir gün size geldiğimizde Selimle Masal el ele tutuşup oynarken sana çiçek ve çikolatamızı alıp ne zaman gelelim diye sormuştum..." der. Güney de "evet hatırlıyorum, ben de kızımı kimselere vermem demiştim..." der. Songül Güneye ters ters bakar. Serkan devam eder "Allahın emri, peygamberin kavliyle Masal kızımızı, oğlum Selime istiyorum." der. Güney Masala şöyle bir bakar, sonra da Selim'e döner " kızımı üzersen bozuşuruz, verdim gitti" der. Eller öpülür, sarılırlar. Sadullah kırmızı kurdeleyi keser ve bu ufak tören koyu bir sohbetle son bulur...

Rüya sonu

Doktor dışarı çıktı, herkes doktora bakıyordu, Eylül de peşinden gelir, "hayır, hayır Serkan ölmedi, birşey yapın ya noolur birşey yapın..." der. Doktor "başınız sağolsun..." der. Eylül tekrar içeri girer Serkanın yanına..

Herkes dışarıda ağlıyordu, Sema hanım fenalaşmıştı, Nazan da bağırıyordu, Güney yıkılmıştı, kızlar da ağlıyordu, en sonunda Eylülün yanına gitmeyi akıl ettiler, onu ordan çıkarmalıydılar.

Eylül sinirle Serkan göğsüne vurup duruyordu "yalancısın işte yalancısın. Hani beni bırakıp gitmeyecektin? Hani beni asla bırakmayacaktın? Hani beni hep koruyup kollayacaktın? Naapıcam ben sensiz? Tek başıma nasıl yaşıycam ben söylesenee! Bu kadar kolay olmaz Serkan, beni bırakamazsın böylece..."

Kızlar Eylülü tutup çıkarmaya çalışıyordu, odada kalan daha genç bir doktor daha vardı, Eylülü izliyordu, Eylül ona bakarak "noolur tekrar deneyin noolur..." der. Adam hemşireye elektroşoku hazırlamasını ister. Hemşire kabul etmez, "hocanın ne dediğini duydunuz, bunu yaparsanız mesleğinizi kaybedebilirsiniz." der.
Eylül o sırada ağrıyla inler, kızlar bir yandan ağlayıp bir yandan onu odadan çıkartıyordu. Eylül bayılmıştı, başka bir hemşire gelir ve sedye ister. Oraya gelen başka bir doktor ise "ameliyathaneyi hazırlayın, doğum başlıyor..." der. Herkes ikinci şokunu yaşıyordu, Eylül doğuruyordu, hem de oldukça erken...
Kader pot kırar "Kadere bak ya... babasının öldüğü gün doğacak zavallı bebek...". herkes ağlayarak Kadere bakıyordu, Kader "ben ne diyorum ya..." diyip ağlamaya başlar...

İçeride, Serkanın yanında ise olaylar farklı bir şekilde gelişiyordu, doktor da "ben herşeyin farkındayım. Ama hastanın hayatı söz konusu, bir kez denemekten birşey çıkmaz" der. Doktor elektroşokla Serkanı hayata döndürmeye çalışıyordu...

Herkes bölünmüştü, kimisi yoğunbakım önünde Serkanın yasını tutarken, kimisi de Eylülün peşinden ameliyathane önüne gelmişti.. Yoğunbakım önünde erkekler, Nazan ve Sema hanım kalmıştı, kızlar ise ameliyathane önünde Eylülü bekliyordu...

Dakikalar sonra yoğunbakım odasından doktor dışarı çıkar. Herkes umudu kestiği için doktora bakmadılar bile.. Doktor da "hastayı hayata döndürmeyi başardık, uzun süre oksijensiz kaldığı için uyanabilir mi, uyandığında ne ile karşılaşırız bilmiyorum ama hayata döndü. Siz yine de herşeye hazırlıklı olun, geçmiş olsun" der ve gider.

Herkes sevinçle birbirine sarılır. Güney koşturarak ameliyathane önüne gelir müjdeyi vermek için, "Serkan... Serkan yaşıyor! Kardeşim bırakmadı bizi, bırakmadı..." der. Songül sevinçle Güneye sarılırken kızlar da birbirine sarılıyordu.

Şimdi umutları artmıştı, sırayla Eylülün ve bebeğin iyi haberini, Serkanın da uyandığı haberini almayı beklemeye başladılar...

Kırgın ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin