Güney, duyduklarına inanamaz. Songül saklanıyordu ya da başına birşey gelmişti. Çıldırmak üzereydi, Songül telefonlarını açmıyordu,ağlayıp duruyordu...
Güney, tekrar Serkanı arayarak durumu anlatır, çaresizdi. Serkan da ne yapacağını bilemez. Eylülünse aklına hiçbirşey gelmiyordu. Serkan yardımcı olabileceği birşey varsa gelebileceğini söyler, ama Güney istemez. Haberi alan kızlar Eylülllere gelir. Hep beraber Songülün nerde olabileceğini düşündüler.Güney Songülün gidebileceği her yere baktı, yoktu. Aklına Songülün gerçekten şehir dışında olabileceğini düşündü ve balayı yaptıkları otele doğru yola çıktı. Songül kendini hiç iyi hissetmiyordu, başı dönüyordu, yere yığıldı...
Kızlar evde kafayı yemek üzereydi. Serkan polisi aradı, tüm hastaneleri aradı ama öyle biri yoktu.
Songül uyandı, hava karanlıktı, yerden kalktı, ışığı açınca yattığı yerin kan olduğunu farketti, ağlamaya başladı. Yatağa gitmeye başladı, duvarlara tutunarak destek almak istedi ama başaramadı tekrardan bayıldı...
Güney saatler sonra otele vardı. Songül ordaydı, kapıyı kaç sefer çaldıysa da açan olmadı. En sonunda kapıyı kırdı. Yerdeki kan ilk dikkatini çeken şey olmuştu. Sonra duvardaki kanlı parmak izlerini farketti, korkmuştu, Songül diye bağırdı ve ileride Songülün yerde yattığını görür. Kucaklayarak yatağa yatırır ve ambulansı arar. Ambulans o yönde çok büyük bir kaza olduğunu ve gelmelerinin uzun sürebileceğini söyler. Güney bu arada Songülü ayıltmaya çalışıyordu. Songül sonunda uyanır, Güneyi görür, bebeğim der ve ayyy diye bağırır, sancıları başlamıştı. Songül, "özür dilerim Güney" der. Güney ona bunları düşünmemesini ve onu çok sevdiğini söyler. Songülü alnından öper.Ambulans bir türlü gelmiyordu, Güney çıldırmak üzereydi. Resepsiyonu arayarak doktorları olup olmadığını sorar. Küçük bir oteldi doktorları yoktu.Yeniden Serkanı arar, belki kızların aklına birşey gelirdi. Songülü bulduğunu, kan kaybının olduğunu ve ambulansın gelmediğini söyler. Songülün çığlıklarını duyan kızlar endişelenmişti. Songül "doğuruyorummm" diye bağırır, kızlar endişeliydi, Songülün çığlıkları hoparlörde yankılanıyordu, Serkan'ın aklına Selim'in doğumu gelir, sinirleri bozulmuştu, Cenk'e işaret yaparak mutfağa gelmesini ister.Güneyse ne yapayım diye soruyordu. Eylül de "Güney, o zaman sen doğurtçaksın" der. Güney " ben yapamam, zarar veririm, olmaz " der. Eylül " yapman lazım Güney, ambulans gelen kadar yardımcı ol Songüle" der. Güney kabul edip ne yapacağını sorar. Eylül ondan sıcak su, bez ve makas ister. Güney resepsiyonu arayarak Eylülün dediklerini ister. Kadın resepsiyon görevlisi Güneyin dediklerini getirir. Eylül, Songüle derin derin nefes almasını sonra da ıkınmasını söyler. Saatler gibi geçen dakikalar sonra Güney bebeğin başının geldiğini söyler, ama Songül yorgun düşmüştü, kızlar Songülü ayakta tutabilmek için birşeyler söyleyerek onu oyalıyordu. Songül'ün de Güney'in sesi kesilmişti, kızlar endişeliydi, sonra bebeğin sesi duyulur, Eylül rahatlayarak koltuğa yaslanır, içeriden bebek sesini duyan Serkan ve Cenk gelir,kızlar sarılır. Serkan da yanında Eylülün elini tutar.Güney bebeğin doğduğunu söyler sonra da telefondan sadece bunlar duyulur ve bağlantı kesilir...
"Songül Songül uyan aşkım noolur uyan, bak kızımız doğdu, korkutma beni, Songül uyan..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırgın Çiçekler
FanfictionMaria'sını çok seven Leonardo... Sevdiği için herşeyi kabullenen deniz gözlü bir adam ve onun için herşeyi göze alan bir yosun gözlü kız... Bu ikilinin ve çevresini anlatan bir Kırgın Çiçekler hayali senaryosu...