1 hafta sonra,
Güney, Songüle güzel bir sürpriz hazırlamak ister.
Songülle takıları teslim etmek için butiğe giderler. Songülün ne olacağından haberi yoktur. Ordan sahile gitmek ister Güney. Kızlar (Eylül ve Cemre hariç) oradadır. Cemre de Serkanla birlikte gelir. Songül herkesi orada gördüğüne şaşırır. Ve Güney konuşmaya başlar....Eylül bir haftadır camdan dışarı bile bakmamıştır. Bir evin içinde Atakanın işkencelerine katlanmaktadır. Atakan kendi elleriyle Eylüle yemek yedirir, ona sarılarak televizyon izler ve akşam da yanına yatar. Eylül günlerdir uykusuzdur, Atakandan korkuyordur. O gün Meralle fotoğraf çekimine gittiği için pişmanlık duymaya başlar...
Güney sonunda bombayı patlatır :
"Hayat kısa Songül, ben Serkanla bunu gördüm. Çok zorlanıcaz, ailelerimizi karşı alıcaz belki, yokluk çekicez ama birlikte olcaz... Ben Leonardo, benim güzel Maria'm benimle evlenir misin ? " diyerek yüzüğü çıkartır. Songül şaşırmıştır ama kabul eder. Alkış kopar, Güney Songülü kucaklayıp havada döndürür....
Serkanın aklına Eylül gelir. Atakanla kaçıp gitmiş olması, Serkan'ı üzmüş ve değersiz hissettirmişti. Eylül onu hiç sevmemişti. Ya da Serkan hep ona yardım edip yanında olduğu için sevmişti ama Serkan fakirleştiğinde, zengin Atakan geldiğinde Eylül onu sevmeye başlamıştı. Serkan kafasında bu düşünceleri kurup duruyordu...Eylül 1 haftadan fazladır Atakanlaydı ama kimse Eylülü arayıp sormamıştı. Atakan zamanını kollamıştı, herkes Eylülle iletişimini kesene kadar beklemişti ve şuan Eylülü merak edecek annesinden başka kimse yoktu...
Feridenin canı birkaç gündür sıkkındı. Sanki kötü birşeyler olcakmış gibi sıkıntılıydı. Toprak, endişelenip doktorla konuşur. Ama herşey normaldir. Hamilelikte böyle duygu değişiklikleri olması normaldir...
Mesude kızını merak etmektedir. Serkan, Atakanla gittiğini söylese de inanmak istemez. Nazan, Mesude'ye Eylülün Atakanla asla gitmeyeceğini, eğer Atakanlaysa bunun Atakanın onu kaçırmasıyla olabileceğini söyler. Mesude polisi araması için Nazan'a yalvarır. Nazan da dayanamayıp polisi arayıp kayıp ilanı verir.
Evlilik yolunda adım atan tek çift Songül ve Güney değildi. Kızlar, Rüstem ve Hediyenin nikahına davetlidir. Hediye Eylülü de çağırır aslında ama Eylül hala ortalıkta yoktur...
Atakanın beklediği gün gelmiştir...
Eylüle yaklaşır, Eylül her zamanki gibi onu itip uzaklaşmaya çalışır, her zaman Atakan geri çekilip kenara otururdu, ama bu sefer uzaklaşmaz. Eylülün imdat çığlıklarını kimseler duymaz...Serkan, annesi taşınmayınca bir süre Güneylerde kalmaya karar verir. Güneyin Songülle nişanlandığı içi içine sığmıyordur ama arkadaşı mutsuzken gözüne sokmak istemez...
Eylül, perişan haldedir. Üzerindeki paçavrayla birlikte evin kapısını çalar. Kapıyı Nazan açar ve Eylülü o halde görünce şok olur. Eylül sanki cenazeden gelmiş gibi, ağlamaktan yorulmuş halde yere bakmaktadır. Eve doğru bi adım atar, ve yere düşüp bayılır. Nazan, ne olduğunu sorup onu banyoya sokar. Eylülse hala bomboş bakıyordur. Banyoya girdiğinde hıçkırarak ağlamaya başlar...
Banyodan çıkmasını bekleyen Nazan, Eylül için endişelenmeye başlar. Ama Eylüle ne sorsa yanıt alamaz. Eylül dakikalar sonra konuşmaya başlar ama sadece tek bir cümle söyler : "Karakola gitmem gerek, kaçar, kaçmadan yakalamaları lazım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırgın Çiçekler
Fiksi PenggemarMaria'sını çok seven Leonardo... Sevdiği için herşeyi kabullenen deniz gözlü bir adam ve onun için herşeyi göze alan bir yosun gözlü kız... Bu ikilinin ve çevresini anlatan bir Kırgın Çiçekler hayali senaryosu...