50.Bölüm - Şüpheler ve Sinir Krizi

531 40 10
                                    

Serkan gecenin bir yarısı uyanır. Endişeliydi, çünkü yarın doktor randevusu vardı. Eylül çocuk sahibi olmak istediğini söylediğinden beri mutluluğun yanı sıra içini bir huzursuzluk kaplamıştı. Çünkü önceden lösemi olmuştu, bu hayatında birçok şeyi etkilemişti. Kemoterapi, zamanında ona birçok zarar vermişti. Çocuk sahibi olma ihtimali de buna dahil....
Doğru olup olmadığını öğrenmek için hemen doktora gitmişti geçen hafta.Doktor ondan birkaç test istemişti ve sonuçları da yarın çıkacaktı. Eylül de istiyorken, onun yüzünden çocukları olamazsa yıkılacaktı...

Eylül, doktora gitmek için hazırlanıyordu. Serkan'a gelip gelmeyeceğini sorar. Serkan, toplantım var diyerek Eylül'e yalan söyler. Emin olmadan Eylül'ü de endişelendirip üzmek istemiyordu.

Songül Güney'i fizik tedavi için hastaneye getirmişti. Güney günden güne iyi oluyordu, ama kendi kendine yürümeye çalışıp düşerek, yaralanıyordu. Doktor sabretmesi gerektiğini söyler. Ama Güney'in sabredecek gücü kalmamıştı, işe yaramamak ve sürekli yardıma ihtiyaç duymaktan nefret ediyordu.
Songül dışarıda Güney'i beklerken çarprazdaki kapıdan çıkan Eylül'ü görür. Yanına koşarak, "Eylül sen iyi misin? Dün de öyle aniden çıkıp gittin, yine çok yorgun görünüyorsun..." diye sorar.
Eylül de "İyiyim iyiyim merak etme. Doktor vitamin eksikliği olabilir dedi, birkaç test istedi şimdi onları yaptıracam. Sen niye burdasın? Güney için mi geldiniz?" der. Songül de üzgün üzgün kafasını sallar. Eylül de " Songül az kaldı, bak Güney yine eskisi gibi peşinden koşturup duracak, üzme sen kendini..." diye avutur Songülü. Songül yine kafasını sallar. "Seninle geliyim mi? " der Eylüle. Eylül de "şimdi Güney çıkınca seni merak eder. Zaten ben de kan verip çıkıcam. " der. Songülü de öpüp gider.

Serkan da özel bir kliniğe yaptırmıştı testlerini. Eylülle aynı hastanede olmadığı için rahattı. Doktor sonuçları inceler.... "Serkan bey, yaşınız da genç olduğu için, ben bir problem göremiyorum. Çocuğunuzun olması için sizden yana engel yok"
Serkan rahatlamıştı. Gülerek çıkar klinikten, hemen arar Eylülü. "Canım hala hastane misin? İşin bittiyse gel yemek yiyelim."
Eylül kabul eder. Her zaman gittikleri restoranda buluşurlar. Serkan bugün bir farklıydı, her an kahkahayı basacak gibi. Eylül sorar "hayırdır Serkancım, bugün aşırı mutlu gördüm seni..."
Serkan da öksürür önce sonra suyundan içip "hayır canım hayır, toplantım çok güzel geçti bugün..." der. Eylül de gülerek cevap verir, "e iyi madem. Eee ne yiyoruz?"

Demir'in bugün bir barda konseri vardı. Meral de birkaç şarkı söylecekti, o yüzden kızları da konsere davet eder. Hem düğünden önce eğlence olacaktı, hem de hep beraber vakit geçirmiş olacaklardı. Meral Songüle haber verdiğinde Songül düşünmüştü "Meral bilemedim ki, bu haldeyken nasıl gelicez oralara?". Meral de "canısı noolacak, hem Güney'in de kafası dağılır. Serkan,Cenk ve Kuzey de orada olacak" . Songül de "tamam canısı, Güney'e söylerim ama söz veremiyorum..."
Songül hemen Güney'in yanına gidip sorar. Güney kucağındaki kızına masal okuyordu. Zaten huysuzdu, iyice tadı kaçtı "bu halde bara mı gidicem Songül? Gitmek istiyorsan Serkana söylerim giderken seni de alırlar. " diye tersler.
Songül de "amaaan be tamam, gitmezsen ben de gitmiyorum" diyip içeri gider.

Yemeği bitirdikten sonra Serkanla Eylül sahilde yürüyüşe çıkarlar. Temiz hava Eylüle iyi gelmişti.
Bir cafeye kahve içmeye girerler. Serkan "tatlı da ister misin?" diye sorar. Eylül de "çilekli pasta var mı?" diye sorar garsona. Garson var diyince siparişleri beklemeye başlarlar. Serkan şaşırır "sen meyveli pasta sevmezsin ki?" der. Eylül "bilmem, değişiklik istedim belki de" der. Eve gitmek üzerelerken Eylül'ün telefonu çalar. Hastaneden arıyorlar, sonuçları çıkmış. Serkan'a gidelim diye sorunca Serkan onu hastaneye götürür...

Songül sinirli sinirli yan taraftaki odasına gelir. Sinirden makyaj masasının üstündeki sert sert toplamaya başlar, Güney içeriden sesleri duyuyordu. Güney'in bu depresyon hali Songülü bezdirmişti. En son fırlattığı tarak aynaya gelerek aynayı kırar. Güney telaşlanmıştı. Kendini zorlar ve kalkmayı başarır,bir yandan da Songüle sesleniyordu. Songülse sinirden ağlamaya başlar. Güney iyice endişelenmişti. Yavaşça, tutunarak, odaya kadar kendini sürükler, en son yere düşmüştü. Emekleyerek odaya gelir. Kapıyı açtığında camın paramparça olduğunu ve Songülün yerde ağladığını görür. Kapının açıldığını duyan Songül gözyaşlarını silerek Güneye bakar. Hemen yerden kaldırır. Kollarından tutarak yatağa sürükler.Güney, "nooldu burda?" der. Songül de "biraz sinirlerim bozuktu, yanlışıkla oldu, sen boşver " der. Güney, yanında oturan Songüle uzanarak gözyaşlarını siler. "Ağlama Mariam, seni sinirlendirdiğim için özür dilerim. Ama benim de moralim bozuk, anla beni" der. Songül "tamam ulan affettim" der.

Eylül, laboratuvar önündeki bankodan test sonuçlarını alır. Sonuçlara şöyle bir göz gezdirir, tüm sonuçlar normal gibiydi, sonuncu değer hariç.. .. zaten koyuyla belirtilmişti, diğerlerinden hemen ayrılıyordu... "Ne?!" der. Serkan endişelenmişti, uzanarak teste bakmıştı ama okuyamıyordu, "nooldu  canım?" diye sorar. Eylül parmağıyla doğru değere bakıp bakmadığını kontrol etti. Ama doğruydu... "Serkan ..."

Kırgın ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin