Songül toplantıdan sonra apar topar çıkar. Serkan da Eylülle konuştuktan sonra işine geri döner. Yarını ailesine ayıracaktı...
Songül, Selinlerin evine gelir. Kapıyı çalmadan önce acaba bu kadın ne diye beni çağırdı diye düşünemeden edemedi. Sonra aklına miras geldi, herşey netlik kazanmıştı...
Nazan evde sıkıntıdan patlamak üzereydi. Sadullah torunu Masalla ilgilenirken, Nazan tek kalmış, canı sıkılmıştı. O da Eylüle gitmeye karar verdi, torununu sevecekti...
Songül, tedirginlikle kapıyı çaldı. Kapıyı açan hizmetli, onu Selin'in yanına götürür. Selin "tabii seni buraya neden çağırdığımı merak ediyorsun..." der. Songül de hemen söze girer "Selin hanım, benim için para pul önemli değil. Şirkete de kafa dağıtmak için gidiyorum." der. Selin anlayamamıştı "Tabii ki gidiceksin, orası artık senin de şirketin. İyi de bana niye böyle birşey söyledin ki?" der. Songül şaşırmıştı "beni Güney'den kalan para hakkında konuşmak için çağırmadınız mı?" diye sorar. Selin de şaşırmıştı "hayır tabii ki. Benim konuşacağım konu farklıydı" der. Songül de doğrulup onu dinlemeye başlar, Selin de konuya girer, "bak Songül, ilk başlarda anlaşamadığımız ve birbirimizi sevmediğimizi ikimiz de inkar edemeyiz. Ama son zamanlarda biz güzel bir aile olmuştuk. Siz bana oğlumdan tek kalanlarsınız. O yüzden sana bir teklifim olacak. Benimle burada yaşamak ister misin? Masal, sen, ben..."
Eylül gece Belis yüzünden iyi uyuyamamıştı, çocukları da uyutup biraz kestirirken vurulan kapı sesiyle sıçrayarak uyanır. Bir an Serkan geldi diye sevinirken, kapıyı açıp karşısında Nazan'ı görünce minik bir hayal kırıklığı yaşar. Çocuklar uyuduğu için ikisi bir başına kalınca Eylül mutfağa gidip birşeyler hazırlamaya karar verir. Atıştırmalık birşeyler ve çay ile birlikte döner. Karşısında gördüğü manzara aslında çok güzeldi. Nazan elinde Belis ile konuşuyordu, Eylülü farkedince sustu ve onu sevmeye başladı. Her ne kadar Nazanla arası düzelse de Eylül, Nazanın çocukları ayırdığının farkındaydı. Yine de birşey demiyordu. Belis'i tekrar yatırdıktan sonra çaylarını içmeye başladılar..
Songül, Selinin söylediklerine inanamamıştı. Onlara evde birlikte kalmalarını teklif etmişti. Songül de nazikçe, düşüneceğini söyledi. Selin gerçekten değişmişti, yaptıkları ve söyledikleri numara değilmiş, Songül bunu bir kez daha anladı.
Serkan bir mola verip Eylülü arar. Onlar konuşmaya başladığında, Nazan arayanın Serkan olduğunu farkedip Eylülden telefonu ister, ve telefonu adeta esir alır. Serkan da biraz konuşup, işi bahane edip telefonu kapatır, karısıyla bir rahat konuşturmamıştı..
Songül, Selinlerden ayrılıp mezarlığa gider. Güneyle konuşur " sevgili, biliyor musun bugün annen çağırdı. Korkarak gittim açıkçası, ama bizi evine çağırdı, orada kalmamızı istiyor artık. Siz bana oğlumdan kalansınız dedi bana. Annen gerçekten değişmiş sevgili. Öyle olmasa bana bunları söylemezdi, sen gidince (yutkunur) benimle ilişkisini keserdi. Keşke burda olsaydın, annenle beraber güzel bi aile olsaydık" der ve toprağı sever...
Cemre sabırsızlıkla doktoru bekliyordu. Bu sefer kimseye haber vermemişti. Doktor onu çağırdı. Ultrasonla baktığında bebek falan yoktu, yani hamile değildi. Ama ters giden birşey vardı. Cemrenin yumurtalıklarda kitle vardı, doktor ameliyat olması gerektiğini, yoksa kansere çevirebileceğini söyledi. Cemre şoka uğramıştı...
Nazan gittiğinde Eylül rahat bir nefes aldı. Belis doğduğundan beri Nazan, Eylüle aşırı derecede karışıyordu, Eylül de geriliyordu. Evi toparlayıp Selim'e yemeğini yedirdikten sonra saate baktı. Akşam olmuştu ve Serkan hala gelmemişti.
Serkan bir çiçekçiye uğradı, güzel zarif bir çiçek demeti aldı ve eve doğru sürdü. Eylül kapıyı açtığında elinde çiçekle Serkanı görünce şaşırıp gülümsedi, "nerden çıktı bunlar, özel bir gün falan mıydı? Ben unuttum galiba, özür dilerim " der. Serkan da "içimden geldi aldım, illa ki özel bir gün mü olması lazım?" der. Eylül yemek hazırlayacaktı, Belis'in sesiyle mutfaktan çıktı. Serkan da onun ilgileneceğini söyledi, Eylül çok emin olamasa da sofrayı hazırlamaya devam etti. Serkan, kızının yanına gitti. Gelen kokudan bezinin değişmesi gerektiğini anlamıştı. Etraftaki çekmecelere bakındı ve bezi buldu, biraz zor olsa da bezi değiştirmeyi başarmıştı. O sırada Eylül geldi, Serkanı bez değiştirirken görünce gülerek "eline yakıştı, bundan sonra bu işi sana bırakıyorum. " der. Serkan da "yaparım ne var ki" der. Gülerek mutfağa giderler...
Songül kızını da alıp eve gelir. Ev bomboştu sanki. Güneyin yokluğunda herşey bomboştu. Songül etrafında kimseyi istemiyordu, ama tek kalınca da delirecek gibi oluyordu, aklına o güzel anılar geliyordu, dayanamıyordu, kızından gizli ağlıyordu. Ve kapı çalar. Kesin kızlar gelmiştir diyerek göz yaşlarını silerek, mutlu görünmeye çalışarak kapıyı açtı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırgın Çiçekler
FanficMaria'sını çok seven Leonardo... Sevdiği için herşeyi kabullenen deniz gözlü bir adam ve onun için herşeyi göze alan bir yosun gözlü kız... Bu ikilinin ve çevresini anlatan bir Kırgın Çiçekler hayali senaryosu...