52.Bölüm -Düğün

576 38 9
                                    

1 ay sonra,

Cemre hayalini kurduğu, kır düğününü bugün yapıyordu. Artık evleniyordu. Kızlar yine buluşmuştu. Cenk ve Kader yine Ankara'dan gelmişlerdi ama bu sefer düğün için...

Güney artık çok daha iyiydi. Songül sayesinde kendine güveni ve başarma isteği gelmişti. Hiçbir muayenesini ve tedavisini aksatmaz. O yüzden çok iyi bir durumdaydı. Değnekler yardımıyla tek başına yürüyebiliyordu. Yavaş yavaş da olsa, sandalyeye bağlı kalmaktan iyiydi...

Sabah, Eylül kıyafetini giymeye çalıştı. Dar gelmişti, öfleyip dururken Serkan farketti. Ne olduğunu sorar. Eylül de " olmuyor işte. Kilo almadın almadın diye kandırdın beni. 3 aylık olmuş çocuk, göbek şişmiş, bi de kıyafetin olmasını bekliyorum" der. Serkan da arkadan gelip, saçlarını yan tarafa alır önce, sonra da yavaşça Eylülün kıyafetinin fermuarını çekerek ona yardımcı olur. Sonlara doğru baya zorlanır ama kapanmıştı. "Oldu iştee, değdi mi üzüldüğüne" der ve arkadan sarılarak ellerini Eylülün hafiften belirginleşmiş göbeğinde birleştirir, bu arada da açıkta kalan omuz dekoltesini öper. Ayna karşısındalardı, Eylül aynadan izler Serkanı, sonra da Serkanın karnını tutan ellerini tutar, "evet oldu ama bunu aldığımda böyle zor kapanmamıştı. Teşekkür ederim aşkım" der ve Serkan'a döner, ellerini Serkanın boynunda birleştirir. Serkan da belinden tutuyordu, bir anda yüzü düşer. Eylül "nooldu, yoksa şişmanlayınca beni sevmeyecek misin?" der. Serkan da gülerek "olur mu hiç öyle şey. Hem görmediğim halin değil, Selim'e hamileyken de çok güzelsin, yine öylesin..." der, suratı hala asıktı. Eylül de ısrar eder "ee ne oldu o zaman? Niye asıldı suratın?" der. Serkan düğünü düşünmüştü, " sana böyle bir düğün yapamadım, kimseyi çağıramadın, gelinlik giyemedin..."
Eylül parmağını Serkanın dudaklarına götürür. "Şişşt, ne düğünü Allah aşkına? Benim o zamanlar düğün yapıcak halim mi vardı Serkan? Sen beni, Selim'i kabul ettin. Bana bundan güzel hediye olamazdı" der. Serkan da güler. " eee, o zaman sağdıç beyin papyonunu tak da yardıma gitsin artık..."

Kızlar saç,makyaj için düğünün yapılacağı mekanın odasındadır. Songül saçına birşey yaptırmak istemiyordu, doğal haliyle gitmeye kararlıydı. Ama Meral zorladı onu. Sonunda saçına hoş bir dalga verdirmeyi kabul etmişti ama söylene söylene. Masal da yanlarındaydı. Songül ona çok güzel bir elbise almıştı, pembiş pembiş, kabarık tüllü. Masal " prenses gibi oldum dimi Cemre abla? " der. Cemre de elini tutup döndürerek "evet Masal'cım prensesler gibi oldun. Elbisen çok güzelmiş, kıskandım" der gülerek.

Herkesin saç, makyajı hazırdı. Meral eline Cemrenin ayakkabısını alır ve söylenmeye başlar "herkes evlendi bi ben kaldım. Meral yine mağdur... neyse herkes evli olduğuna göre bir ben kaldım, kendi ismimi yazıyorum ayakkabı altına" der. Ve kalemi aldığı gibi defalarca kendi adını yazar. Kader gülmeye başlar "Meral bir kez yazsan yeterdi, niye her yerine yazıyorsun" diye sorar. Meral de gayet ciddi bir şekilde " işimi garantiye alıyorum canısı, ayrıca Cemre çiçeğini bana fırlatıcaksın, kızlar siz de sıraya girmeyin, bulmuşsunuz zaten kocalarınızı" der. Gülüşürler. Kızlar artık yerlerine geçmek için çıkarlar odadan. Cemre de son hazırlıklarını yapıyordu.

Herkes kocasının yanına, Meral de Demir'in yanına geçer. Nikah şahitleri Serkan ve Demir'in eski arkadaşlarından bir kızdı, o yüzden Serkan, elinden tuttuğu minik takım elbiseli Selim'i annesine vererek masaya ilerler.
Veee nikah kıyılmıştı. Cemre gizliden arkasına bakıp Merali gördükten sonra çiçeği ona doğru fırlatır. Meral sıradaki kızlarla adeta kavga ederek çiçeği yakalar. Demir'e göstererek çiçeği sallar, Demir de gülüyordu...

Düğünden sonra herkes yorgun argın şekilde eve döner.
Eylül eve gelir gelmez topukluları ayağından fırlatır. Serkan da Eylül çok yorulduğu için, zaten yolda uyumuş olan Selim'in üstünü değiştirip yatırır. Odaya geldiğinde Eylül uyumak üzereydi. Uyandırdı "canım hadi gel, üstünü çıkaralım, makyajını da silelim öyle uyu" dedi. Eylül uykuluydu, zar zor kalktı, Serkan giyinmesine yardım ederken, Eylülün gözleri kapalıydı. Serkan, Eylülün haline gülüyordu. Yavaşça makyajını da çıkarttıktan sonra giyinip Eylülün yanına yatar. Eylülse çoktan uyumuştu...

Cemre ile Kuzey de balayına, gemi ile Avrupa turuna çıkacaklardı o yüzden direkt gemiye doğru gittiler.

Eve geldiklerinde Songül söyleniyordu "ulan, Meralin aklına uydum, şu rezil ayakkabıları giydim, ayaklarım şişti" der ve ayakkabıları sertçe yere atar.
Güney, balayına giden Cemre ve Kuzey'i kıskandı. "Biz balayı yapmadık Maria'm. Keşke yapabilseydik." der. Songül de "yaptık ya sevgili, hani sahil kenarındaki pansiyona gitmiştik..." diye hatırlatır. Güney de " kızım hatırlıyoruz herhalde, ama be biliyim böyle uzaklara gitseydik, 1-2 hafta kafayı dinleseydik güzel olurdu" der. Songül de "neden olmasın, yine yapabiliriz aslında" der. Güney "valla mı? İkinci balayına çıkar mıyız? " diye sorar inanamayarak. Songül de "aynen, bakalım yarın, gideriz biraz, ama baştan söyleyeyim, öyle romantik iki üç gün geçircez diye ben kızımı bırakmam, haberin olsun" der. Güney de "tamam tamam, bırakmayız prensesimizi.... hem belki bu tatilde onun da bir kardeşi olur, ne dersin?" der. Songül de Güney'in koluna vurarak "ulan aklın fikrin nerde? Ben Masal'a zor bakıyorum. İkinci çocuğa bakamam asla." der. Güney de gülerek "hadi hadi, öyle olsun" der ve uyurlar.

Kırgın ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin