93.Bölüm - Geri Dönenler

504 40 19
                                    

Eylül, Belis'in rahatsızlığı için kendini suçluyordu. Serkan "tamam Eylül, sakin olur musun? Kızımız iyi olucak. Nerden çıkartıyorsun bunları, sen tabii ki çok iyi bir annesin. Bu senin suçun değildi."der. Eylül ikna olmamıştı, ağlayıp duruyordu.

Doktorlar hala Belis'in başındaydı. Serkan "Eylül, Selim nerde?" diye sorar. Eylül de "Songüle bıraktım. Gerçi içim rahat da değil, Mertle beraberdi Songül, ama Belis'i getirebilmek için ona bırakmak zorunda kaldım..." der. Serkan şok olmuştu "Ne? Mert mi? Şirkete gelen de Mert miydi?" der. Eylül "Mert şirkete mi gelmiş?" der. Serkan da bilmiyorum anlamında kafasını sallar.

Cemre ameliyat için gün alır. Kuzey de ona destek olmak için son kontrolüne gelmişti. Cemre, Kuzeyden bu durumdan kimseye bahsetmemesini istedi. Songülün acısı başından aşkındı, Eylül de zaten yeni doğum yapmıştı...

Kader ve Cenk İstanbul'a döndüler, herkesten uzak kalmak onları çok yormuştu. Ayrıca Kader, bu zor günlerinde Songüle destek olmak istiyordu. Bu yüzden Kader, okulunda yatay geçiş yaparak İstanbul'daki okula geçiş yaptı. Kızlara sürpriz olmasını istediği için kimseye söylemediler.

Eylül "ben Selim'i merak ediyorum. Songülü arayalım." der, cep telefonuna bakar ama şarjı bitmişti, Serkandan aramasını ister. Telefonu içeride oynayan Masal açar, biraz konuştuktan sonra Songül farkeder ve telefonu alır. Serkan, Selimi sorar. Songül "iyi iyi, Masalla oynuyorlar, keyifleri yerinde. Size nooldu? hastaneye gidiyorum dedi Eylül." der. Serkan da durumu anlatır, "Belis'in ateşi varmış o da telaş yaptı. Asıl sen söyle, geçen gün şirkete gelen Mert miydi? " der. Songül "evet, oydu" der ve çocuklar bahanesiyle telefonu kapatır. O sırada doktor çıkar. Belis'in ateşi düşmüştü ama gece orada kalıcaklardı.

Haftasonu olduğu için kimse işe gitmemişti. Serkan da zaten onları evde tek başına bırakmak istemiyordu, Selim'i aldıktan sonra eve geçtiler.
Eylül yemek hazırlıyordu, Serkan da Belis'in ateşini kontrol ediyordu.

Songül de evde kızıyla ilgileniyordu. Yemek yedirmeye çalışıyordu. Masal "istemiyorum, yemicem. Babam yedirsin, babamı istiyorum ben." der. Çocuk aklıyla hala anlayamamıştı olanları, babasının dönmesini bekliyordu. Songülün sinirleri bozulmuştu "yeter Masal yeter. Dönmeyecek. Baban artık dönmeyecek! Unut artık, sadece ikimiz varız anlıyo musun? Sadece ikimiziz artık!" diye sesini yükseltir. Masal ağlamaya başlamıştı. Songül onu öyle görünce ağlamaya başlar, hemen gidip sarılır kızına, "özür dilerim kızım, özür dilerim, affet beni, sana bağırmak istemedim. Sadece artık baban gelmeyecek tamam mı?" der nazikçe. Masal biraz sakinleşmişti...

Selim evde sıkılmıştı, Eylül de sürekli Belis'in başındaydı. Selim "baba, benimle oynasana" der. Serkan onu oyalamaya çalışıyordu ama bu güzel havada evde bunalmıştı. Serkan onu dışarı çıkarmaya karar verir. Eylülün yanına gider, saçlarını bir yanına toplayıp boynundan öper "canım, ben Selimi biraz gezdiriyim diyorum, sıkıldı çocuk evde. Birşey istiyor musun?" der. Eylül birşey istemeyince Serkan, Selimin odasına gidip giyinmesine yardım eder. Garajdaki bisikleti çıkartır, Selime bisiklet sürmeyi öğretecekti.

Meral'e bir gün telefon gelir, bir ajanstan arıyorlardı, oyunculuk teklifi almıştı. Yeni başlayacak bir dizide başrollerden biri yapmak istiyorlardı onu. Meral bu teklife şaşırmıştı ama düşünmeden hemen kabul etti, ünlü olmak onun hayaliydi. Demir bu duruma ne diyecekti Meral bunu hiç düşünmemişti...

Songül evde yorgun düşüp kızının yanında uykuya dalar, pek birşey yemediği için çok çabuk yoruluyordu, rahat durmayan kızı da bi etkendi..

Serkan, Selimin kaskını ve dizliklerini takıp bisikleti kullanmasına yardım eder. Arkadan destekliyordu düşmesin diye. Bir an telefonu çaldı ve ona bakmak için Selimi bıraktı, Selime de beklemesini söyledi. Ama Selim onu dinlememişti, kendi başına sürmeye çalıştı, biraz gittikten sonra düştü. Serkan hemen yanına koştu, birşeyi yoktu, dizlikleri onu yaradan kurtarmıştı, sadece elleri acımıştı biraz. Serkan onu dondurmacıya götürdü ve dondurma aldı, sonra Eylülün de isteyeceğini düşünüp en sevdiği limon ve çilekli dondurmadan paket yaptırıp eve giderler...

Songül kapı sesiyle uyanır, Masal hala uyuyordu, üstünü yavaşça düzeltip uykusuna devam etsin diye kapıyı sessizce kapatır. Kapıyı açmadan önce hemen kendi üstünü düzeltir. Daha fazla bekletmeden kapıyı açan Songül kapıda gördüğü kişiyle şok olmuştu. Songül "hayır, hayır, gerçek olamaz bu. Güney??!!" der.

Güney karşısında ve sapasağlamdı, kolu hariç, kolu kırılmıştı. Songül hemen sarıldı Güneye, Güney acıyla inledi, "dur sevgili, yavaş, kolum.." der hemen. Songül hemen geri çekilir, Güneyin yanaklarına dokunur, bu oydu, ölmemişti, sapasağlam karşısındaydı. Güney, sağlam eliyle karısına sarılır sımsıkı. Songül "ama nasıl? Sen... sen... ben seni kendi ellerimle gömdüm Güney, nasıl yaşıyor olabilirsin?" der. Güney de " kaçırdılar beni Songül... günlerce gelmek istedim, kaçamadım ellerinden. En sonunda başardım, geldim, karıma ve kızıma geri döndüm ben" der. Songülün mutluluktan gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Songül "kim kaçırdı seni? Hı? Söyle bana. Söyle bana, seni kim ayırdı benden sevgili?" der. Güney cevap vermez. Songül "konuşsana Güney, kim yaptı bunu bize? Ben günlerce seni ölü bildim, neler yaşadığımı biliyo musun? Bunun sorumlusu kim, bilmek istiyorum." der. Güney de "Mert. Mert şerefisizi yaptı" der. Songül de "anlamalıydım, birden ortaya çıktı... Güney noolur gitme bir daha. Ben sensiz perişanım." der. Güney de kafasını sallar... Songül tekrar sarıldı Güneye, mucize gibi birşeydi bu...

Kırgın ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin