Güney çiçekçiye girdi ve en güzel çiçek demetinden yapmalarını istedi. Çiçekçiden sonra oyuncakçıya girdi, kızını da unutmadı, ona da birkaç parça oyuncak aldı. Oyuncakçıdan sonra kızı ve karısının gönlünü almak için eve doğru yol aldı...
Not : Multideki Güneyin aldığı buket. (Açıkçası ben çiçekler seven bir kız değilim, o yüzden sadece gözüme hoş görüneni koydum, siz beğenmezseniz kendi aklınızdan hayal edin 😉)
Serkan hemen Eylülün yanına koştu. Eylül yerde çömelmiş ağlıyordu, Serkanın geldiğini görünce hemen gözyaşlarını silip ayağa kalktı. Serkan ne olduğunu sordu, Eylül geçiştirip durdu. Sonra Serkan merak ettiği soruyu hiç dolandırmadan sordu "Atakanla görüşüyor musun?"
Cemre kocası Kuzeyle beraber bir sergi açacaktı. Cemre daha çok portre çizerken, Kuzey daha çok manzara resimleri yapıyordu. Özellikle gittikleri balayında Kuzey bol bol manzara resmi çekmişti, gelince onlardan da yararlanarak çok güzel resimler yapıyordu. Cemre sergiye daha fazla insan çekebilmek için birinden yardım istemeye karar verdi. Aklındaki kişi tam da bu işe göreydi...
Güney elindeki çiçek ve oyuncaklarla eve girdi. Songül de Masal da evdeydi, Masal kenarda oturup oynarken, Songül Güneyin geldiğini görünce ona doğru koşup, herşeyi anlatmaya çalıştı. Güney susturdu onu, arkasında sakladığı çiçek demetini birden Songülün elinde sıkıştırdı "çok özür dilerim Songül, abarttım, anneme olan sinirimi senden çıkardım. Gerçekten çok özür dilerim" der ve yanağından öper karısını. Songül şaşırmıştı, Güneyden böyle bir hamle beklemiyordu ama mutlu oldu " ben özür dilerim, sana söylemeliydim. Ama sürpriz olsun istedim. Annenle barış istedim. Benim yüzünden senelerdir konuşmuyorsunuz sevgili..." der. Güney de hemen atılır "kendini suçlu hissetme aşkım. Benim yanımda olmak istediğim iki kadın var, biri sen biri de aşkımızın meyvesi kızımız. Başka da kimseyi istemem ben..." der. Kızının yanında gelir, kızını öpüp aldığı oyuncaklarını verir.
Eylül, Serkanın sorduğu soruyla afallamıştı. Hissetmiş miydi?? İnkar etti, geçiştirdi hemen. Serkan, Eylülün inkar edişine sinir olmuştu, birşeyler saklıyordu, belki de gerçekten aralarında birşey vardı. Sonra saçmalama Serkan dedi kendi kendine. Sonra da Eylülün son zamanlardaki soğukluğunu düşündü. Olabilir miydi?
Bir an sinirle patladı, içindeki herşeyi döktü, sesini de yükseltmişti "hala inkar ediyorsun Eylül, inanamıyorum sana. Gördüm Eylül, gördüm. Okul bahçesinde Atakanla seni gördüm gülüşüyordunuz, yanınızda Selim de vardı. Naapıyorsun, babasına mı kavuşturuyorsun oğlunu? Peki ya sen? Sana yaptıklarını nasıl unutup onunla olabiliyorsun? Peki ben? Beni hiç mi sevmedin?"
Eylül şok olmuştu, ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemedi. Serkan herşeyi yanlış anlamıştı, nasıl böyle birşey düşünebilirdi?
"Serkan nasıl böyle düşünebilirsin? O gelmiş geçen gün, Selimi görmüş. Sonra okulda gördüm onu. Pis pis konuştu gitti. Bugün de geldi. Yine pis pis konuştu. Oğlumuzdan uzak durmasını söyledim ona, ayrıca gülüştüğüm falan da yok. Nasıl bunu düşünürsün ya? İnanmıyorum sana..." der ve odasına çıkar Eylül, bir yandan da ağlıyordu. Serkansa bir anlık sinirin kurbanı olup karısını üzmüştü. Eylülün böyle birşey yapmayacağını o da biliyordu aslında...Yemek yerlerken Songül çiçeğe bakıp sırıtıp duruyordu "Güney bunlar çok güzel yaa.. eve renk getirdi resmen..." dedi. Güney de gülerek "kızım çiçekleri bu kadar çok sevdiğini bilsem daha önce alırdım. Hatta artık her gün alıcam." der. Songül de hemen "saçmalama Güney. Öylesine dedim ben. Ama çok güzeller gerçekten." der. Güney de karısının elini tutar ve "sen daha güzelsin. Benim çiçeğim sensin kızım. Bu eve renk getiren şeyse sensin. Senin gülüşün... bu çiçekler değil yanii" der.
Serkan hemen Eylülün yanına gider. Eylül yatağa oturmuş ağlıyordu. Serkan hemen sarıldı "özür dilerim Eylül, özür dilerim. Aptalım ya ben aptalım. Biliyorum Eylül saçmaladım. Noolur beni affet..." der. Eylül kollarından sıyrılır. Serkanın yüzüne bakmadan konuşuyordu " dün geldi. Onun babası benim dedi durdu. Selimi istiyor. Sana bilerek söylemedim, rahat durmayacağını biliyorum Serkan, o yüzden söylemedim. Kendim halledebilirim diye düşündüm. Ama bugün de geldi. Selim bana benziyor diyip durdu.... " dedi ve ağlamaya başladı. Serkan onu öyle görünce dayanamadı sarıldı yeniden...
Songül birden atladı " ya Güney, ben Eylülü özledim. Ne zamandır görüşmüyoruz. Bi gidelim mi onlara?"
Güney de "bugün gitmesek daha iyi. Ortam gergin olucak. Onlar biraz konuşsunlar..." der. Songül sebebini sorunca Güney de anlatır. Songül hemen "aferin Serkana. Karısını dinliyor. Başkası olsa neler yapardı..." der birden. Aklında dün yaşadıkları yoktu bunları söylerken ama Güney bozulur. "Bana laf mı çarpıtıyosun sen ? " der birden. Songül sonradan farketmişti. " hayır sevgili, valla öyle düşünmemiştim. " der. Güney pek inandırıcı bulmadı ama daha yeni barışmışlardı, tekrar kavga etmek istemiyordu. Biraz Serkanı taklit edeyim diye düşündü içinden, "ağır abi modunda takılıyam" dedi kendi kendine. Sonra da güldü. Songül ona deliymişçesine bakıyordu.Eylül birden telaş yaptı " ya yine Selimi kaçırırsa hı? Yine kaçırırsa naaparız Serkan ? Bu sefer dayanamam, bu sefer dayanamam Serkan..." der. Serkan da sakinleştirir onu "hiçbirşey olmayacak Eylül, merak etme." der. Eylülün ufak ufak sancıları başlamıştı ama aldırmadı, oturdu ve sakinleşmeye çalıştı, Serkana belli etmemeye çalışmak zor olacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırgın Çiçekler
FanfictionMaria'sını çok seven Leonardo... Sevdiği için herşeyi kabullenen deniz gözlü bir adam ve onun için herşeyi göze alan bir yosun gözlü kız... Bu ikilinin ve çevresini anlatan bir Kırgın Çiçekler hayali senaryosu...