Eylül, Serkan ve kızlar için de bir mektup yazar. Çocuklarını öpüp koklar... Sonra çocukları hazırlayıp resepsiyona bırakır.Cemrenin resmini göstererek çocukları ona vermelerini ister. Çocuklarına son bir kez bakıp gider, başı dönüyordu, aldırmadı...
Eylül bankaya gelir, Selim ve Belis için bir hesap açar, kasaya parayı ve CD'yi bırakır. Cemreyi arayıp söylediği adrese gelmesini ister. Ve gider...
Cemre,Eylülün verdiği adrese gider. Serkan'a da gittiğini haber verir. Serkan da umutla Eylül'ün dönüşünü beklemeye başlar...
Cemre otele geldiğinde resepsiyonda çocukları görür. Resepsiyonist çocukları ve bir çantayı Cemre'ye verir. Cemre ne olduğunu şaşırır. Eylül otelden çıkış yapmıştı ve kimse nerede olduğunu bilmiyordu...
Cemre çocukları alıp Serkan'a gelir. Serkan, Eylülü beklerken kapıda Cemre ve çocukları görünce şaşırır. Cemre "Eylül gitmiş Serkan... çocukları bırakıp gitmiş..." der, ağlıyordu bir yandan...
Serkan da çocukları alır ve oturur kalır. Cemre de gidince evde yapayalnız kaldığını hisseder. Çantayı açtığında içerde bi mektup görür. Üzerinde adı yazınca hemen açar."Serkan,
Seni böyle yüzüstü bırakmak istemezdim, özür dilerim. Çocuklar sana emanet. Ben bir daha dönmeyeceğim. Sen de üzülme, mutlu olmana bak. Çünkü ben mutlu olucam. Kendine iyi bak "Serkan mektuba bakakalır. Ne yani öylece gidiyor muydu? Başka hiçbir açıklama yapmadan... Kızlar için de bir mektup buldu ama açmadı. Geldiklerinde vericekti...
Songül, Eylülün gidişini öğrenip yıkılmıştı. Kocasından sonra kardeşi de onu bırakıp gidiyordu üstelik vedalaşmadan...
Ertesi gün herkes Güney'in kırkında Songülün evinde buluştu. Serkan kıpkırmızı gözlerle gelmişti, uyuyamamıştı hiç. Cemre Belis'le ilgileniyordu. Serkan bir anda mektubu hatırlayarak Kader'e verdi. Toprak "Serkan hiç haber yok mu?" diye sorar. Serkan da "hayır yok. Bırakıp gitmiş işte. İstediğim paraydı demiş, tüm parayı da çekmiş zaten. Hadi beni düşünmüyorsun, kızları düşünmüyorsun. Ama çocuklar... hele Belis daha yeni doğdu sayılır. Hala aklım almıyor. Düşünüyorum düşünüyorum, işin içinden çıkamıyorum." der. Cenk "kardeşim, bence onun birşeye sinirleri bozuldu. Ondan böyle yapıyor. Dönüp gelir birkaç güne" der. Serkan "gelmez Cenk. Onu biraz tanıyorsam gelmeyecek. " der. Ümidini yitirmişti...
Kızlar içeride mektubu açar. Songül sesli okur
"Kızlar,
Eğer yanınızda Serkan varsa bunu sonra okuyun. Ona belli etmeyin. Gitmemin bir sebebi var tabii ki. Şimdi diceksiniz ki neden gittin? Neden vedalaşmadın bizimle? Ama ben bunun bir veda olmasını istemedim. Bir sebebim olmasa, sizleri, çocuklarımı, Serkanı bırakır gider miydim?
Birazdan söylediklerimi okuyunca, Songül, sen benim ne demek istediğimi anlayacaksın, beni anlayacaksın eminim...Bundan birkaç hafta önce bir rahatsızlığımın olduğunun farkındaydım, ama belli etmiyordum. Sürekli uyumak istiyordum, başım ağrıyordu, yorgundum. Doktora gittim. Ve kanser olduğumu öğrendim. Çok ilerlemiş. Doktor %10 şans verdi. Bu yüzden beni ölürken görün istemedim. Siz bunu okuyorken ben belki de çoktan ölmüş olucam.
Serkanın başı benim yüzünden çok fazla derde girdi, hep sıkıntılar yaşadı benim yüzümden. O yüzden daha fazla üzülsün istemiyorum. Duyunca illaki üzülcek ama öncesinde benden nefret ederse, üzüntüsü hafifler, daha az acı çeker. Songül, ben onun senin gibi acı çekmesini istemiyorum. Hayatına devam etsin istiyorum. Bu yüzdendi herşey. Aldığım paralar, Selim ve Belis için açtığım hesapta. Sadece Serkanın onu parası için terkettiğimi sanması için yaptım herşeyi. Daha önce onu terkettiğimi sandığında o hayatına devam etmek istedi, söyleyin ona yeniden hayatına devam etsin..
Beni aramanızı istemiyorum, bulunmak istemiyorum. Bu yüzden noolur bunun için uğraşmayın. Sizleri seviyorum.
Eylül"
Kızlar okurken ağlıyordu. Kader birden "nasıl ya? Benim kardeşim hasta ve tek başına mı ölmek istiyor?" der. Cemre de "ne ölmesi Kader? Hayır ölmeyecek Eylül." der. Meral de "izini kaybettirdi işte, herşeyi planlamış, nasıl bulucaz onu?" der. Songül sessizdi, ağlıyordu sadece. Cemre "bilmiyorum Meral bilmiyorum." Der. Kader hemen "Serkana söylemeliyiz bu böyle olmaz" der. Cemre de onaylar. Songül "hayır, söylemicez" der. Kızlar şaşırmıştı. Songül "ben Eylülü çok iyi anlıyorum. Kız haklı. Evet Güney'den nefret ediyor olsaydım üzülmeyecek değildim ama belki de devam etmem daha çabuk olurdu. Hem... hem Eylüle birşey olursa bu onun vasiyeti olucak kızlar. Söylemeyelim" der. Meral Songüle tokat atar. Meral "kendine gel canısı. Eylülü canlı canlı mezara koydun resmen" der. Kızlar tartışırken Kader ağlayarak Serkanın yanına gider. Erkekler ayaklanır, Cenk hemen Kaderin yanına gelir "Kader, nooldu?" der. Kader de "Eylül bıraktı bizi, Eylül gitti.." der. Serkan da sinirli bir şekilde "bunu biliyoruz Kader. Yeni mi anladın? Bırakıp gitti işte" der. Kader de cevap verir
"hayır öyle değil. Eylül öldü..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırgın Çiçekler
أدب الهواةMaria'sını çok seven Leonardo... Sevdiği için herşeyi kabullenen deniz gözlü bir adam ve onun için herşeyi göze alan bir yosun gözlü kız... Bu ikilinin ve çevresini anlatan bir Kırgın Çiçekler hayali senaryosu...