Eylül "ben kaç gündür balık-ekmek yemek istiyordum ama.."der. Serkan "tamam o zaman sahile gidelim, yürüyüş yapar parka gideriz, balık-ekmeklerimizi yedikten sonra döneriz. ne dersiniz?" diye öneride bulunur. Selim sevinince Serkan sahile doğru sürer arabayı. Eylül arada Nazan'ı arayıp Belis'i soruyordu.
Songül işteyken Serkanla ortak sekreterleri gelir ve misafiri olduğunu söyler. Yine Mert gelmişti, Songül bir an boş bulunup içeri alır. Aslında Mert'in niye geldiğini de merak etmişti. Mert "Songül, nasılsın?" der. Songül de "Nasıl olabilirim?" diye tersler. Songül öyle sert konuşunca Mert de çekinmişti. Songül de "öyle durucak mısın? ne söyleyeceksen söyle, işim var." der. Mert de "sen böyle beni tersledikçe söyleyemiyorum ki. tamam haklısın, ne söylersen, ne yaparsan haklısın ama ben çok pişmanım Songül." der. Songül de daha yumuşak bir şekilde sorar "tamam, bak yoğunum, çok işim var, ne söyleyeceksen söyle, ben de işime döneyim artık." der. Mert de "bak Songül, ben geçmişte çok hatalar yaptım sana. Seni çok üzdüm. Ben bunları telafi etmek istiyorum. Tamamen arkadaş olarak senin yanında olup seni teselli etmek istiyorum. Yakınındaki bir insanı kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. Ben de senin yanında olmak ve sana destek olmak istiyorum." der, Songülün elini tutar. Songül bir süre sonra elini çeker ve anlamsız bir şekilde bir süre Merte bakar. sonra da çalışacağını söyleyerek Merti nazikçe kovar...
Eylül ve Serkan, Selimle güzel bir gün geçiyordu, sahilde bir süre el ele yürüdüler, Selim de önlerinde koşturuyordu. Biraz parka girdikten sonra kıyıdaki bir tekneye binerler ve balık ekmek yerler, Selim sadece ekmeğini yiyordu. Eylül ne kadar da zorlasa bir türlü balık yedirememişti Selime. Serkan da o an uğraştı ama Selim yememekte direniyordu. Sonra Selim yiyeceği birşeyler olabileceğini düşündükleri bir restoranta girerler. Selim çorba içmeye çalışırken, Eylülle Serkan da bir pastayı bölüşüyordu.
Ertesi gün Serkan işe gelir. Songül yine önceden gelmişti. Serkan, ilk başlarda toparlandığını düşünse de Songülün durumunun iyi olmadığını düşünmeye başlamıştı. Songül ara vermeden çalışıyordu, Serkan onu birkez bile yemek yerken görmemişti. Artık bu işe dur demenin vakti gelmişti hatta geçiyordu bile. Serkan "Songül, yeter artık, tüm gün çalışıyorsun, böyle olmaz. kendini harap ediyorsun.." der. Songül umursamaz, dosyalardan başını kaldırmadan "kafamı böyle dağıtıyorum Serkan, noolur bana engel olma, bu bana iyi geliyor." der. Serkan bu işin böyle olmayacağını anlamıştı, Songül sağlıklı düşünemiyordu. Songülü zorla kaldırır ve götürür. Songül "Serkan nereye gidiyoruz? Onca iş varken.." diye sorar. Serkan da "işten daha önemli şeyler de var Songül. Sen iyi değilsin, ben arkadaşımı, kardeşimi böyle görmek istemiyorum. Şu hallerini Eylüle anlatsam ne kadar üzülürdü biliyo musun sen? O yüzden gidiyoruz. Kafa mı dağıtmak istiyorsun? Ben kafanı dağıtmanın bir yolunu biliyorum" der ve Nazanların evine götürür Songülü, önce Masalı alırlar. Nazan " hiçbirşey yemedi, hep böyle, haberiniz olsun." der. Masal yoldayken "anne, Serkan amca bizi nereye götürüyo? " diye sorar. Songül "ben de bilmiyorum kızım" der. Serkan da "sabret Masalcım. çok seveceğini düşündüğüm bir yere gidiyoruz" der. Serkan onları açıklık bir alana getirmişti...
Eylül evde her zamanki gibi Selim ve Belis ile ilgileniyordu. İş yerini aradı ama Serkanın telefonu cevap vermiyordu. Sonra cep telefonunu aradı ama kapalıydı. Toplantıda olacağını düşünüp çaldırmayı bıraktı.
Serkan bagajı açıp uçurtmayı çıkardı ve uçurtmayı Songüle uzattı, "şimdi, sen burda kızınla güzel bir gün geçiyorsun, karşıda deniz, yanında kızın ve onun mutluluğu.. bugün iş yok, sadece kızına odaklanıyorsun tamam mı?" der. Songül "iyi de ben uçurtma uçurmayı bilmem ki" der. Serkan tam göstericekken Masal "ben biliyorum anne, babamla uçurduk, bak böyle yapıyorsun..." der.
flashback / 2 ay önce
Güney : hadi Songül çıkıyoruz biz, gelmeyecek misin?
Songül : yok sevgili, ben bi babama uğrayacağım. hastaymış
Güney : o zaman biz de gitmeyelim
Songül : yok siz gidin, ben de rahat rahat ilgileneyim babamla
Güney : iyi tamam
Güney kızıyla piknik alanına gelir. Bi uçurtma alırlar ve Güney ona uçurtma uçurmayı öğretir. birlikte koştura koştura uçururlar...
flashback sonu
Onlar orda uçurtma uçururken Serkan arabada bekliyordu. Eylülün aradığını görünce geri aradı. Ona olayları biraz değiştirerek anlatmıştı, Songülün durumunu bilip üzülmesini istemiyordu. "Songül Masalla biraz vakit geçirip eğlenmek istedi, ben de onları uçurtma uçurmaya getirdim." der. Eylül, Songülün hayatına devam etmeye çalışmasına sevinmişti...
Songül Masalla koştura koştura uçurtma uçurur. Eğlenmediğini söyleyemezdi, Serkanın dediği doğruydu sanırım, kızıyla daha çok vakit geçirmeliydi...Songül, günler sonra ilk defa nefes aldığını hissediyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırgın Çiçekler
Fiksi PenggemarMaria'sını çok seven Leonardo... Sevdiği için herşeyi kabullenen deniz gözlü bir adam ve onun için herşeyi göze alan bir yosun gözlü kız... Bu ikilinin ve çevresini anlatan bir Kırgın Çiçekler hayali senaryosu...