Nihayet sabah oldu. Tekrar ise gitmeliyim. Hiç sevmiyorum işimi. İmkan yakalayınca başka bir işte çalışmayı düşünüyorum. Mesela bir otelde veya yer olarak Bodrum'da. Hem tatil yaparım hem çalışırım hem de paramı kazanırdım. Yanıma da Ece yi aldım mı tam oldurdu. Benim hayatım Ece gibi şatafatlı değil. Onu seven bir annesi var. Babasi olmasa da babasının yokluğunu kapatan bir dayısı var. Annesi çok merhametli ve yüce gönüllü. Birde benim üvey anneme bakın. Mübarek boksör anasını satayım. Elinde olsa öldürecek beni.
Ece nin beni araması ile tüm düşüncelerimi alt üst oldu.
"Alo. "
"İlayda ben bugün ise gelmeyeceğim. Sen beni idare eder misin? "
"Ama bugün fazla mesai var. Ben o kadar müşteriyle nasıl ilgilenebilirim? Neden gelmiyorsun ki?"
"Ya bugün Ertunç 'la gezmeye gideceğim. Çok istedi bende mecburen kabul ettim. Onun bugün boş günüymüş."
"Bence o çocuğa biraz dikkat et."
"Neden ki?"
"Şimdi söylersem olmaz. Senn gez eğlen amaa mutlaka kendine dikkat et."
" İlaydaaa! Şöyle lütfen. "
"O çocuğun kızları evine attığını duymuştum. Kimse ona yaklasmiyormus. Tehlikeli birisiymis."
"Tamam dikkat ederim. Görüşürüz. "
"Bayy." deyip telefonu kapattım. Hemen kafeye gitmek için dolabımdan kıyafet seçmeye koyuldum. Elime sert bir şey çarpınca olduğu yerden çıkartıp ne olduğuna baktım. Mete nin eski hediyesiydi. Gözlerimin dolmasına engel olmadan içindeki kolyeye baktım. Daha sonra bunu bana hediye ederken ki anımız aklıma geldi. Napiyorum ben ya? Ne Metesi şimdi? Gözlerimi sildim. Onun hediyesini camdan dışarı attım. Bağırma sesi duyunca camdan kutuyu attığım yere baktım. Tam isabet olmuştu ki Mete nin kafasına gelmiş. 'Oh canıma değsin.' diyerek kıyafetlerimi giyindim. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Kahvaltı için aşağı indim. Karı kahvaltıyı hazırlamamış. Hala zıbarıyor galiba. Ekmek arasına peynir koydum. Ekmeğim bitince son bir kez aynaya bakıp evden çıktım. Kafeye yaklaşırken yine bir grubun kavga ettigini gördüm. Tekrar aşağıya inip ne olduğunu merak ettim. Yine o adam. Ama bu sefer o adamlarıyla dövüyordu. Yanlarına yaklaşıp "Hey hayırdır noluyo yine?"
"Abla çekil aradan. Seni ilgilendirmez. "
"Nasıl ilgilendirmez burası benim mahallem. Çok istiyorsanız kendi mahallenizde kavga edersiniz." dedim. Kavgaya ara vererek bana baktı. "Burdan çekip gitmek için kaç para istiyorsun?" dedi. Ne diyordu bu?
"Bana bak şampuan suratlı sempaze, paranı maranı istemiyorum. Ne sanıyorsun beni? Para için mi burda olduğumu sanıyorsun ha, gerizekalı?
"Kapat çeneni. Valla dört göz beş göz demem dalarım sana."
"Gözümle dalga geçemezsin bir, hemen burdan gideceksin iki, yoksa Bahadır Abi ye söylerim üç. " dedim ama Bahadır Abi yi tanımıyorum. Geçen Bahadır Abiyi duyunca gitmişlerdi.
"Ya sanane bizden. Hadi söyle bir daha buraya uğramamak için kaç para istiyorsun? "
"Hicbirsey istemiyorum. Ne bok yerseniz yiyin. Uğraşamam sizinle." dedim ve kafeye girdim.
Biraz mola vereyim derken yeni müşteriler geldi. Ama bir dakka. Bunlar kavga edenlerdir. Ama bugün döven taraf gelmişti. Öndeki başkan arkasindakiler de adamları olsa gerek. Adamlarından biri beni görünce "O oooo bizim savcı garson da buradaymış " başkan olduğumu düşündüğüm kişi adamına bakarak susması için işaret yaptı. Masaya geçtiklerinde yanlarına gidip "Ne istersiniz?" diye sordum. Adamlarından biri "Bişey istiyor musunuz Furkan Abi?"
"Köpüklü bir kahve getir hepimize." Gidip Kahveleri aldım ve önlerine koydum. Tam gidecekken başkan sandığım adam " Bunlar köpüklü değil. Git bunları değiştir."
"Yalnız beyfendi. Elimizde bu çeşitten başka çeşit kahve yok."
"O zaman götür bunları bana çay getir." Dedi. Çayı getirdim ve tekrar sorarak "Şeker? "
"Burda. "diyip önüne koydum. En nihayetinde zikkimlayip gitmişlerdi.Bugün saat 12 de eve gidecektim. Zamanın çabuk geçmesini bekliyorum. Bir süre müşteri gelmeyince oturup gözlüklerimin camını sildim. Patron hemen yanımda belirdi ve sohbet etmeye başladı. "İlayda bu ne güzellik? " dedi.
"Anlamadim"
"Gözlüklerin diyorum. Bayağı bayağı guzelmissin sen. Bir gözlük nasıl bir insanın tüm güzelliğini kapatabilir?"
"Teşekkür ederim. Asıl önemli olan insanın içinin güzelliğidir. Tıpkı sizinkinin güzelliği gibi. " dedim ve teşekkür ederek gitti. Saat 12 yi vurunca gece gece yürüyerek eve gitmenin doğru olmadığını düşünerek taksi bekledim. Herkes gitmişti. Baykuşlar ve ben vardım. Taksi geçmiyordu bir türlü. Işık yanan tek yer burasıydı. Evime doğru giden bütün sokaklarda sokak lambası yoktu. Gerçekten korkuyordum. Telefonumun çalmasıyla yerimden zipladim. Baş parmağımı üst dişlerimin altına koyarak kafamı yukarı kaldırdım ve telefonu açtım. Arayan babam idi.
"Kızım iyi misin? Ne zaman geleceksin? Endişelenmeye başladım."
"Geliyorum babacığım sen merak etme. "
"Peki kızım kendine dikkat et hatta taksi tut. Buralar pek tekin değildir. "
"Tamam babacığım." Dedim ve telefonu kapattım. Acaba yoldan geçen bir arabayı durdurup eve bırakmasını istesem nolur? Yok olmaz o taksi bekleyeyim. Ama taksi de gelmiyor ki. En iyisi yürüyerek eve gideyim. Eve yürürken kendimi lunaparkta korku trenindeymis gibi hissettim. Karşıma öcülerin çıkmasından korkuyorum. Sonunda ev görünunce koşa koşa eve doğru gittim. Zile bastım. Babam açtı bana sarıldı ve içeri geçtim. Biraz yemek yiyip odama gittim. Çok sıkılıyorum böyle tek başıma keşke bir kardeşim olsaydı. Telefonum çaldı gene. Arayan Ece idi. Sesi ağlamışa benziyordu.
"İlayda Ertunç bana sahip olmaya çalıştı. "
"Oha ! Ben sana dememiş miydim. Nerdesin şimdi ?"
"Sizin kapının önündeyim. Gel içeri al beni. Bugün sizde kalabilir miyim? "
"Tabikide bekle ben geliyorum. " deyip kapının önüne çıktım. Eceyi elinden tutup içeri soktum. Babamla kas göz işareti yaparak bizde kalacağını söyledim ve onayladi. Odama götürüp olanları anlatmasını istedim. Neyse ki kötü bir şey olmamıştı. Sadece biraz korkmuştu. Annesini arayıp bizde kalacağını söyledim. Kendi geceliklerimden birini verdim. Önce onun uyumasını bekledim. O uyuyunca bende uyudum. Haliyle bugün çok yorulmuştum. Yarın kalkamam diye Ecenin telefonunun alarmını açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKAK | TAMAMLANDI
RomantikHem romantizm hem eğlence okumak istiyor iseniz doğru yerdesiniz. İYİ OKUMALAR.... Kapak Tasarımı : Enabel