33

2.3K 90 0
                                    

Ben arabada onu beklerken Ece' yi aradım. Halini hatırını sorayım dedim.
İlk aramada açılmasa da ikinci kez aradığımda telefon açılmıştı.

"Alo? Ece?" dedim.

"Kızım. Ece evde değil. Telefonunu evde mi unuttu kasten mi bıraktı bilmiyorum. Nerede olduğundan haberim de yok." diyerek annesi açtı telefonu.

Çok şaşıracak "Ne zaman dönebilir?" diye sordum.

"Onu da bilmiyorum. Ama dönünce senin aradığını söylerim ona."

"İyi olur. Hadi size iyi akşamlar."

"Sanada." deyince telefonu kapattım.

Aslında Ece bu saatlerde dışarı çıkmaz. Özellikle de telefonunu evde unutarak. Çünkü asla telefonundan ayrı kalmazdı. Onun için dünya bir yana telefonu diğer yana. Ertunç ile gidebilir diyeceğim ama en son olaydan sonra onunla takılacağını düşünmüyorum. Bu olayı daha sonra düşünmek için hafızama not ettim.

Düşünme eylemini bitirdikten sonra Furkan elinde başka bir poşet ile gelip önce arka koltuğa yerleştirdi. Sonra arabayı çalıştırmak üzere direksiyona geçti. Yüzünde gülümseme vardı. Sanırım mutlu olduğu bir olay oldu. Bu kadar sevinçli göründüğüne göre. Hala sırıtıyordu. Arabayı çalıştırmayı da düşünmüyor galiba.

"E hadi çalıştırsana arabayı gidelim." dedim daha fazla dayanamayarak.

"A sen burada mıydın? Bende seni bekliyordum." dedi sırıtmasını durdurarak.

"Beni bekliyormuşmuş. Gözlerini bu kadar kör edecek ne oldu? Niye sırıtıyordun? "

"Babam bizi bekliyor. Çok geç kaldık. Gevezelik yapma da gidelim. "

"Bak yine geveze dedi. Allahım sen bunları bana sırayla mı veriyorsun? Ne yaptım ben? Günahım ne? Odunun biriyle evlenmek mi?" O sırada arabayı çalıştırdı.

"Odun ha. Öyle olsun." dedi. Ne demek istediğini az çok tahmin ediyorum ve bu da tahmin ettiğim kadarıyla intikam anlamına geliyor. Aslında intikamdan çok bahsediyor. Harbi harbi alacağı intikamı merak ediyorum. Acaba intikamı ne olacak? Büyük sorun (!). E tabi benim de intikamım var. Mağazada bana yaptıklarını unutacak değilim herhalde. Ama ben onun kadar kafamı yoramam intikam mevzusuna.

Kısa bir süre içinde Fırat Abi' nin evine yaklaştık. Daha kapıdan içeri girmeden bile evin büyüklüğü belli oluyordu. Bu ev Furkan'ın evinden daha büyük sanki. Bu evin büyük bir bahçesi ve bahçesinde yemek masası, hamağı, salıncağı, her şey vardı. Özendim doğrusu. Benim de bir bahçem olsa, istediğim gibi döşesem. Kahvaltıyı bahçede yapsak Ece'yle. Mümkün olmayan hayaller kurdum yine. Ama iki yıl içinde kesinlikle hayallerimi gerçekleştireceğim, umarım.

Araba durunca inip eve hayretle baktım öylece. Ön tarafta büyük büyük camlar ve balkonlar... Dışarıda bahçe, havuz, güzel ağaçlar... Muhteşem yani.

Evle bakışmayı kesmem Furkan'ın elini yüzüme sokarak sallamasıyla son buldu. Kendime geldiğimi anlayınca önden yürüdü ve bende arkasından eve doğru gittim. Etraftaki hizmetlier ellerini ağzına koyarak bana bakıyorlardı. Sanki açıkta bir taraftarımız var. İlk defa mı bir odunla prensesi yan yana görüyorlar acaba? Çokta mütevaziyimdir.

Sonunda kapıya varınca daha çalmadan kapıyı bir hizmetli açtı bilene. Sanırım geleceğimizden haberleri vardı.
Hizmetli bizi içeriye davet etti ve koskocaman salona vardık. Furkan hemen hızlı adımlarla merdivenlerden çıkıp üst kata çıktı ve ben yine ortada kaldım. Hizmetli elimdeki poşetleri alıp raflardan birine koydu. Bense Fırat Abi belki yukarıdadır diye merdivenlerden çıktım. Merdivenlerden çıkarken yerde duran kağıt parçası dikkatimi çekti. Merak ettim ve eğilip kağıdı aldım. Ama bu benim fotoğrafım. Burda ne işi olabilir? Üstelik sanki benden habersiz çekilmiş. Otuz iki dişimi birden açarak kahkaha atmışım burda ve fotoğrafın çekildiği taraftan bakmıyorum. Bu fotoğraf burda olduğuna göre Furkan da az önce bu merdivenlerden çıktığına göre, Furkan'dan düşmüş olabilir. Zaten sabahtan beri bu fotoğraf burda olsaydı hizmetlierden biri mutlaka görüp başka yere koyardı.

KORKAK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin