Ertesi sabah eve gitmek için yoldaydık. Furkan sessiz sedasız arabayı kullanıyordu. Ben ise üzerimde battaniye ile arka koltukta uzanıyordum. Doğruldum. Telefonumu buldum ve saate baktım.
05.30
1 yeni mesaj 03.20Gecenin 3'ünde gelen mesajı merak ederek, mesajı açtım.
"Furkan bildiğin gibi biri değil. Çok garip. Ondan vazgeç. Yoksa çok üzülürsün...
-İyiliğini isteyen biri"Mesajı görünce içime kocaman bir ukte oturdu. Bilinmeyen bir numara ve anlamsız bir mesaj. Pek umursamadan telefonu bıraktım ve kendime çeki düzen verdim. Daha bir kaç dakika olmadan tekrar bir mesaj sesi geldi. Telefonumu aldım ve mesaja baktım.
"Bu öyle telefonu alıp fırlatacağın kadar umursanmayacak bir şey değil"
Yine bilinmeyen numaradan farklı bir mesaj. Bir önceki mesajı tekrar okudum ve anlamaya çalıştım. Daha sonra Furkan'ı düşündüm. Garip davrandığı bir şey... Evet, evden birdenbire çıkması garipti. Ama açıklamasını yaptı. Kafasını dinlemek için gelmişti. İyi de, kafasını dinlemek için evden öyle çıkmasına gerek yoktu. Beynim yanmaya başlarken, Furkan seslendi.
"Daha öyle duracak mısın? Geldik."
İrkilerek ona baktım. Tekrar düşündüm. Neden bu kadar erken gelmiştik? Mesajda bahsi geçen gariplik bu tarz bir şey miydi?
Hayır saçma! Bir açıklaması vardır.
"Furkan, biz neden bu kadar erken uyanıp yola çıktık," diye sordum arabadan inerken.
"Tolga Abim gece eve gelmiş. Bizi evde sanıyor."
Böyle deyince mesajı unuttum ve sildim. Kesinlikle biri benimle oynuyor. Daha sonra eve geçtik. Saat 8'e kadar beklemem gerekiyor ki kahvaltı hazırlayabileyim. Merdivenlerden çıkarken, Ece'ye topla dediğim vazo parçalarının hâlâ yerde olduğunu gördüm. İçimden bir küfür savurdum ve eğilip toplamaya başladım. Parçaları elime alırken, bir tanesi elimi kesmişti. Sessiz bir, "ah" çekip elimdeki parçaları bıraktım ve kanayan yaramı inceledim. Önemsiz olduğuna karar vererek tekrar toplamaya başladım. Daha dikkatli toplayayım derken, yine dikkatsiz davranıp diğer elimi de kesmiştim. Küçük bir inilti sesi çıkardım ve parçaları bırakıp ayağa kalktım. Arkama döndüm ve elime bakarak merdivenlere yöneldim. Eldiven alıp toplasam daha iyi olacaktır. Merdivenlerden inerken sert bir vücuda çarpıp düşme tehlikesi geçirdim. Kısa bir iç çektim ve önüme baktım. Furkan karşımdaydı. Kollarımdan tutmuş ve düşmemi engellemişti. Onunla göz gözeydim. Bakışları beni öldürüyordu. Öyle ki acımı unutmuştum. Gözlerini gözlerimden çekip bileğime baktı. Kan onun eline doğru yol çizerek damlamıştı.
"Bu ne?" diye sesi kısık bir şekilde sordu. Doğruldum ve kollarımı onun elinden kurtardım.
"Hiçbir şey," deyince merdivenlerden indim ve mutfağa geçtim. Kendime geldikten sonra dolapları açıp açıp eldiven aradım. Sonunda bulunca elime geçirdim ve bir poşet alarak tekrar kırık vazo parçalarının yanına gittim. Furkan hâlâ oradaydı. Tam eğilip parçaları topluyordum ki, Furkan birden kolumdan tutup beni kendine çevirdi. Gözünü, bileğimden dirseğime kadar yol çizmiş kana çevirdi.
"Yara bandı yapıştırmak için inmedin mi aşağıya?" diye sordu.
"Önce şunları toplayayım ki kimse üstüne basmasın. Sonra yapıştırırım."
Kaşlarını çattı. "Sen bununla uğraşana kadar bileğine ne kadar çok mikrop bulaşacağının farkında mısın?"
"İki dakikada mikrop kapacak kadar hassas değilim," dedim kolumu ondan kurtararak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKAK | TAMAMLANDI
RomanceHem romantizm hem eğlence okumak istiyor iseniz doğru yerdesiniz. İYİ OKUMALAR.... Kapak Tasarımı : Enabel