Biraz daha dursaydın. Beni korkularımla baş başa mı bırakacaksın? Sensiz evin tadı tuzu ne olacak? Sendin hep bu eve tat veren.
Yemek yapma işimiz bitti ve masaya yerleştirdik. Güzelce doyduktan sonra televizyon odasına geçtim ve dinlenmek istedim. Çünkü başım ağrıyordu. Ne zaman geçeceğine dair en ufak fikrim yok. Birden telefonum çaldı. Telefonum mutfaktaydı. Hiç yerimden kalkmak istemedim. Telefonumun müziğini dinledim. Ama müziğin sesi giderek daha fazla duyuyordum. Çünkü İlayda telefonumu bana getiriyordu.
"Tolga arıyor," dedi. Telefonu aldım ve açarken İlayda hala yanımdaydı.
"Alo," dedim güçlükle. Sesime güçlük veren ise başımın ağrısıydı.
"Furkan, kalk alış verişe falan git. Bir şeyler al. Fazla abur cubur alma. Evindeki havayı ve ortamı da temizle, geçen eve geldiğimde çöplük gibi kokuyordu. Biz size geliyoruz elini çabuk tut, evi temiz istiyorum," dedi.
"Yanında kim var yine abi," dedim tekrar güçlükle.
"Ece taburcu oldu. Annesi ve dayısının haberi yokmuş araba çarptığından. Onlara arkadaşıma gidiyorum diye çıkmış. Bende bizde kalması için ısrar ettim," dedi.
"Ya abi, neyse onu anladım tamam da. Ben bu halimle nasıl alış veriş yapayım? Ben bugün yola çıkarsam yarın anca eve gelirim lütfen abi."
"Lan oğlum. Başlarım senin haline de gücüne de. Bu kız da hasta. Senin kafanda ne var sanki? Önüne baksaydın da çarpmasaydın kafanı. Bu yüzden ev temiz olacak evde yiyecek olacak. Benim canımı sıkma derim çabuk ol. "
"Abi lütfen," dedim acıklı bir sesle.
"Furkan! Bağırtma beni. Sinirlendiriyorsun ona göre."
"Tamam abi. Peki abi. Sen nasıl istersen öyle olsun," deyip telefonu kapattım ve fırlattım.
Kafamın ağrısı beni perişan ediyordu. Mümkün değil bu halimle alış verişe gidemem. Ama abimi duydum. Zorundayım. İlayda mutfağa dönmüştü çoktan. Güçlükle yerimden kalktım. Kafamı tuta tuta üst kata çıktım. Tolga Abim eve geri döneceğine göre artık kaldığım odaya tekrar o yerleşecek ve ben yine kendi odamda İlayda ile kalacağım. Yalnız Ece de bize gelecek. Onu nereye yerleştireceğiz? Of, of!
Dolabıma yöneldim. Üstümdeki tişörtü çıkardım ve gömlek bakmaya çalıştım. Kafam sarılı olduğu için gömleği daha kolay giyebilirim. Kafama değdirmeden giyebilirim. Ama kararsızım. Daha üstümü giymeden odanın kapısını açıldı. İlayda gelmişti ve beni yarı çıplak görüyordu. Halimi umursamadan bana yaklaştı.
"Niye hazırlanıyorsun? Bir yere mi gidiyorsun?" dedi.
"Tolga Abim beni alış verişe gönderdi. Ece ile birlikte eve geleceklermiş. Evi pak ve zengin istiyor, benim de acele etmem gerekiyor." dedim.
Sesini birden yükseltmeye başladı ve, "Sen niye ayaklanıyorsun o zaman? Bana neden söylemeyip hareket ediyorsun sen? Kendi kendine neden yukarıya çıkıyorsun sen acaba? Ya gözün kararsaydı da düşseydin?" deyip durdu. Sonra çıplak bedenime baktı. Çıplak omzuma vurdu ve bağırmaya devam etti;
"Bu halde neden dolaşıyorsun sen? Üstüne bir de üşütecek misin? Sağlığının ne kadar önemli olduğunu sen bilmiyor musun Furkan?" Çıldırmış olmalı. Son cümlesini bağırarak söylemişti. Bu söyledikleri o kadar çok hoşuma gitmişti ki, kendime engel olamayıp onu çıplak bedenime çektim. Anlımı alnına dayadım ve gözlerimi kapattım.
Sesimi kısarak; " Özür dilerim İlayda. Beni kendini öptürmek zorunda bırakma. Lütfen İlayda lütfen."
Hiçbir şey dememişti. Birden göğsümde sıcaklık hissedip gözlerimi açtım. Ve İlayda'nın henüz sıcak gözyaşları üstüme damlıyordu. Ellerimi yanaklarına koydum ve gözyaşlarını sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKAK | TAMAMLANDI
RomanceHem romantizm hem eğlence okumak istiyor iseniz doğru yerdesiniz. İYİ OKUMALAR.... Kapak Tasarımı : Enabel