Uyuyamıyorum, Allah kahretmesin. Aklımdan bir türlü Burak ve İlayda'yı çıkaramıyorum. Aklıma olmadık şeyler geliyordu. Şunu anlamıyorum: Burak neden buraya geldi? Gelmesindeki sebebiyet İlayda mı? Tabii ki de. Hastaneye başka ne için gelebilir ki? İlayda'yı görmek için geldi. Kesinlikle. Buraya yazıyorum; Burak, İlayda'ya aşık. İlayda'nın ona karşı olan aşkının tekrar dirilmemesi için onların daha sık görüşmesini engellemeliyim.
Hışımla yataktan kalktım ve odadan çıktım. Etrafıma baktım ve hiç kimseyi göremedim. Onları bulmalıyım. Daha fazla birlikte zaman geçiremezler. O benim karım ise, benim hoşuma gitmeyen davranışları yapmamalı. Bu böyle olmalı. Bir yandan Darling Bey'e sövüyor, diğer yandan hastanedeki bütün odalara bakıp bakıp çıkıyordum. Hiçbir yerde bulamıyordum. Ta ki dışarı çıkana kadar. Gördüklerim beni üzmüştü. Bir bankta oturmuş halde buldum onları. Ve İlayda kafasını Burak'ın göğsüne koymuş, O ise kafasını okşuyordu. Çaresizce olduğum yerde çömeldim. Neden bilmiyorum ama bu duruma o kadar çok üzüldüm ki... ağlayabilirim.
İlayda gerçekten seviyordu onu. Eğer hala sevmeseydi, onu telefonunda "SEVGİLİM" diye kayıt etmezdi. Benim niye böyle bir cesaretim yoktu. İlayda ağlarken neden ben ona kafasını koyacak bir göğüs vermedim? Neden hep sevmediği davranışları yaptım? Hepsi sıçtığımın fobisi yüzünden. Boşanma davası açabilmek için son dört ayımız kaldı. Bu evlilik onu çok kısıtlamış olmalı. Düşündüğüm olasılık gerçekleşti ve yanağımda sıcak gözyaşlarını hissettim. İşte benim karakterimi bu belli ediyordu. 'Erkek adam ağlamaz' derler. Ama ben...
Sinirle gözyaşlarımı sildim. Kimse beni böyle görmemeli idi. Ayağa kalktım ve odama doğru giderken Cenk Abime çarptım.
"Furkan ne geziyorsun ortalıklarda? Kafan henüz iyileşmemiş. Dinlenmen gerekiyor. Kafandaki yaran için doktorun verdiği ilaçları kullanman gerekiyor," dedi.
"Kalbimdeki yarayı da doktorun yazdığı ilaçlar iyileştirir mi?" dedim.
"Sorun ne?"
"Bir şey yok abim. Sadece seni çok seviyorum," deyip sarıldım ve odama gittim. Zavallı abim öylece kalmıştı.
YAZARIN DİLİNDEN;
Furkan yatağına geçip uyudu. Bu sefer sıkıntı çekmeden uyumuştu. O uyurken Cenk Abisi odaya girdi ve kardeşinin çektiği zorluk için ona acımıştı. Bu psikolojik savaş onun için çok zor bir şey idi. Abisi bu hastalığı için tek umudu İlayda idi. Çünkü İlayda diğer kadınlardan çok farklıydı. Onu farklı kılan ise zekası idi. İlayda O'na cesaret kazandırabilirdi.
O sırada İlayda ile Burak dışarda konuşuyorlardı.
"Ece iyi olacak mıymış İlayda?" diye sordu Burak.
İlayda, "İnşallah kafasındaki yara geçecek," diye bir cevap verdi.
"Kafası kırılan Furkan değil miydi? Ece trafik kazası geçirdi diye biliyorum."
"Ha, pardon. Ben ikisini karıştırdım da, O da inşallah iyi olacak, hepimiz iyi olucaz inşallah."
"Senin aklın Furkan'da. Merak etme, O da iyileşecek en kısa zamanda iyileşecek. Ben biliyorum. İkinizin de birbirinize olan kötü duyguları değişip iyi duygular gelecek," deyince İlayda kafasını Burak'ın göğsüne koydu. (Bu sırada Furkan onları gördü.)
"Senin yanında da korkuyorum konuşmaktan. Hakkımda benim bile bilmediğim şeyleri söylersin diye," dedi ve gülmeye başladılar.
Burak, Cenk ile aynı üniversitede okumuş ve aynı bölümden mezun olmuşlardı. İkisi de psikolojik okuyarak hayatlarına devam ediyordu. Cenk, ondan daha büyük olmasına rağmen Burak'ı çok zeki ve ileri görüşlü bulurdu. Ne de olsa onun öğrencisiydi. Bunun olması gerektiğini söylerdi. Burak, Cenk gibi bir öğretmeni olduğu için çok şanslıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKAK | TAMAMLANDI
RomanceHem romantizm hem eğlence okumak istiyor iseniz doğru yerdesiniz. İYİ OKUMALAR.... Kapak Tasarımı : Enabel