O arabanın camından bana sırıtarak gitti. Saat 20 ye 5 vardı. Kapıyı tiklattim. Ve hiç beklemeden kapı açıldı. Açan da babamdı. Babam beni kolumdan tutup koltuğa oturttu.
"Saat kaç? Ne işin var dışarda?"
"Baba Ece yleydim. Bir şey yok."
"Ne demek bir şey yok? Bu kaçıncı oluyor İlayda? Endişeleniyorum artık."
"Baba gerçekten bir şey yok. Güvendeyim ben."
Karı atlayarak "Gece gece dışarda mı gezilir canım."
Babam "Sen sus karışma. İlayda yeter. Bana nasıl yalan söylersin sen. Hani kafedeydin. Kulübe gitmişsin."
"Baba aslında ben-"
"Kes sesini. Mete olmasaydı bunları bana söyleyecek miydin ha?"
"Mete mi söyledi?"
"Kimin söylediğinin bir önemi yok. Ama yoo. Seni böyle başı boş bırakamam. Acilen seni evlendirmek lazım."
"Ne diyorsun baba? Bu da ne demek? Bak bana her türlü cezayı ver ama bunu verme."
"Evleneceksin. Anca o zaman aklın başına gelir."
"Ya baba elini ayağını öpeyim. Vallahi bir daha dışarı adımımı bile atmam. Lütfen evlendirme beni."
"Sus. Sus diyorum sana. Bana kaçtır yalan söylüyorsun. Bu aralar çok dışarı çıkıyorsun. Çıktığından beri de huyun suyun değişmiş."
Ağlamış vaziyette "Özür dilerim baba. Bir daha dışarı çıkmam. Affet beni lütfen."
"Sözümün üstüne söz istemiyorum. O kadar." deyip odasına gitti. Kapıyı da kilitledi. Oturduğum yerde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
Karı "Oh iyi oldu. Sonunda kurtulacağım senden. Keyfime diyecek yok valla. Arada sırada evi temizlemek için gelir misin?"
Bağırarak "Ya sus lan. Senin saçını başını yolarım. Bunları hep sen soktun babamın aklina. Babam bana asla böyle bir kötülük yapmazdı. Yapamazdı."
"O devir eskide kaldı artık. Yavaş yavaş elbiselerini toplasan iyi olucak. Dünya evine gireceksin salak. Evleneceksin ayol."
Elimi onun saçına geçirerek bütün hıncımı ondan çıkardım. "Sus lan suuuuss. "
Ellerimden kurtularak "Sen görürsün gününü. Seni en kötü damada vermeye çalışmasam benim adım da Gülseren değil." deyip babamın yanına gitti. Koca salonda tek başıma kaldım.
Nerdesin Ece? Sana ihtiyacım var. Telefonumla hemen aradım onu. Şu an ancak Ece beni teselli edebilirdi. Ama telefonu kapalıydı galiba. Açılmadı çünkü. Odama geçtim ve bir süre hem ağlayıp hem düşündüm. Babam neden birden bire evlenme kararı verdi? Biliyorum babam bana böyle ceza vermez. O karı beni evden atmak için soktu bu kararı babamın aklına. Ben o düğünden kaçicam. Hatta belki babam vazgeçer. Kaçmama bile gerek kalmaz.
İyi insan lafın üstüne gelirmiş ki babam odama geldi. Hala sinirli bir sekildeydi.
"Baba?"
"Yarın seni istemeye gelecekler. Hazır ol yarına."
Daha çok ağlayarak "Ya baba ya lütfen. " dedim. Hicbirsey söylemeden odadan çıkıp gitti. Neden ya neden? Sırf bir yalan yüzünden bu ceza fazla. Çok fazla.
Sabah gözlerim Şişmiş bir vaziyette uyandım. Aynaya bakınca kendimi öcü sandım. Sinirden aynaya gülüyordum artık. Evleniyorum. Hemde bugün. Oh. Babam beni aman ellere vermeye dünden razı zaten. Akılsızım ya ben, evlenince profesör olucam galiba. Belki NASA ya giderim ya (!).
Akan gözyaşlarımı sildim ve babamı kararından vazgeçirmek içinn odasına doğru gittim. İçeriden sesler geldiğine göre uyanmıştı. Sanırım telefon ile konuşuyordu. Bir dakika İlayda dedi. Kulağımı kapıya daha çok yaslayıp dinlemeye başladım.
"Tabii ki. Yemek yapmasını temizlik yapmasını her şeyi bilir. Üstelik ikisini de çok güzel yapar."
"..."
"23 yaşında."
"..."
"Daha küçükken vefat etti. Ama hatırlamadığını söylüyor."
"..."
"Hemen bugün gelebilirsiniz."
"..."
"Peki kim gelecek?"
"..."
"Tamam. O da olur. Peki müstakbel damadımız da gelecek mi? Onu görmeyi çok isteriz? "
"..."
"Hım. Anladım. O zaman başka sefere artık değil mi?"
"..."
"Sizede."
Tahminime göre benim hakkımda konuşuyorlar. Aman Allahım resmen gidiyorum. Babam onları çağırmış bile. Ben ikna etmeye çalışsam ne yazar? Ah Ece ah. O kulübe hiç gitmemeliydim.
Kapının dibinden tekrar odama döndüm. Bitti. Gençliğim çöpe gidicek. Kalan ömrümü tanımadığım bir insan ile geçireceğim. Şu halime bak. Kendi kendime acıyorum. Rabbim bana yardım et lütfen.
Birkaç saat sonra kapı çalmıştı. Odamda olduğum için kimin geldiğini görmedim. Ama kalabalık bir grup geldi sanırım. Tahmin ettiğim kişiler olmasın lütfen.
Karı birden odama girip;"Mutfağa git kahve hazırla. Seni veriyoruz."
"Ben gelmeyeceğim."
"Kalk. Üstünü değiştir ve kahve hazırla. Seni babana söylemeyeyim."
"Tamam ya tamam. Sen def ol ben giyinip gelirim. "
Karı gittikten sonra kendimi tutamayarak bir süre ağladım. Neden ben? Ağlamam geçici olarak dinince üstümü giyinip odadan çıktım. Mutfağa geçtim ve kahve yapmaya çalıştım. Yapmaya çalışıyorum sadece çünkü bu durum yüzünden yapabileceğimi sanmıyorum. Kahveleri hazırladıktan sonra ruh gibi salona geçip gelenlere verdim. Gelenlerden biri sarışın diğeri de genç bir bayandı. Ee damat nerede? Şuna bak olmayan damada verileceğim. Sorumsuz bir damada. Getirdiğim kahvelerden bir tane artmıştı. O damadındı ama burda olmadığı için ben içtim.
"Allahın emri peygamberin kavli ile kızımız İlayda yı oğlumuza istiyoruz."
"Damadın teyzesi ve eniştesi olarak geldiğiniz için teşekkür ederim. Bende kızımı verdim gitti."
Babam verdim gitti deyince sanki hançer ile bana vurmuşlar gibi hissettim. Ve ağlıyordum. İstemiyorum ama istemiyorum.
"Yıldırım nikahı yapalım. Bir kaç güne evlenmiş olurlar." dediler.
"Tabii ki de. Sizin gibi güvenli insanlar bulduğumuza göre yıldırım nikahı şart bence."
Göz göre göre kocaya gittim. Adım çıkmasa iyidir. Babam evleneceğim kocaya çok güveniyor ama ya pısırığın teki çıkarsa. Ya dinsizin imansızın biri ise. Ya beni hep döverse.
İlayda boşanma diye bir şey var. Korkma. Evlenmeden boşanırsınız işte. Çok zekiyim.Lütfen oylamayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKAK | TAMAMLANDI
RomanceHem romantizm hem eğlence okumak istiyor iseniz doğru yerdesiniz. İYİ OKUMALAR.... Kapak Tasarımı : Enabel