24

2.5K 114 1
                                    

Sabah kalktığımda gibi Ece yi aradım. İşe gitmemiz gerekiyor. Rolleri değiştirmişiz resmen. Artık ben onu arıyorum. Çünkü yeni işimizi en çok ben seviyorum. Ece için maaş süper ama kafede ki iş ona göre daha iyi. Bence tam tersi. Maaş da süper iş te süper. Teşekkürler babamın karısı.

Yanıma para almadım ama kahvaltı da yapmadım. Çünkü gittiğim evde yemek yiyebilirim.

İş yapacağımız eve varınca karşımda birden Erhan denen adamı gördüm.

"İlayda bu akşam misafirlerimiz var. Mükemmel yemek hazırlamanı istiyorum. Dolapta yine misafirler için neler hazırlaman gerektiği yazıyor."

Kafamı sallayarak tamam dedim. Ece temizliğe başladı. Bende mutfaktaki yerimi aldım. Neler hazırlamam gerektiğine baktım.

-Yaprak sarma
-Patatesli Börek
-Et
-Herhangi bir çorba
-Pirinç ve pilav

Bu kadar yemeği kim yiyecek ya? Bize misafir gelince bile bu kadar çok yemek hazırlamıyoruz. Üstelik bir de içecek var:

-Kola
-Meyve suyu
-Gazoz
-Limonata

Benim bildiğim zenginler böyle gazlı içecek içmezler. Yerler içerler diyet yaptım derler. Bunlar zenginliğini gelişi güzel yaşıyorlar galiba.

Uzun isim var. Önce yaprak sarma ve patatesli böreği aynı anda yapayım dedim. Ama nafile. Anlaşılan çok yorulacagim.

Erhan denen adamın yanına gidip bir konuda izin istemeye çalışacağım. Umarım beni terslemez. Kendimi hazırlayayım terslenmeye.

"Şey. Erhan Bey? Sizden bir şey rica edebilir miyim?"

"Buyur."

"Mutfaktaki işleri sanırım tek başıma yapamayacağım. Ece de bana yardım edebilir mi?"

Kesin hayır diyecek ama şansımı deneyeyim dedim.
Ece ye baktı. Yanında iki temizlikçi daha vardı.

"Sanırım Ece olmasa bunlar yine de temizlik yapabilir. Ece sana yardım edebilir ama işinizi çabuk yapın. En önemli misafirlerim olucak."

Hemen Ecenin yanına gittim. Eceyi mutfağa getirip bana yaprak sarması yapacağını söyledim.

"İlayda ben ne anlarım yaprak sanmasından biber dolmasımdan?"

"Ben sana öğretirim. Bak bu yaprak öyle değil mi?"

"Teşekkür ederim. İlayda. Ben de onu zaten gül sanmıştım.(!)"

"Ece saçmalama şimdi. Bunu böyle düzgünce koyacaksın. İçine de bu pilavı azıcık yerleştireceksin ve saracaksin. Boyu ve genişliği serçe parmağına benzeyecek."

Benim sardığımı bir kenara koyup Ece nin yapışını izledim. İlk denemesinde mükemmel yapmıştı.

"Tebrik ederim. Normalde kimse ilk deneyiminde bu kadar güzel yapmazdı."

"Teşekkür ederim. E hadi sen böreğini yap ben de şunu sarayım. "

Ben gidip patatesli böreği yapmaya başladım. Son işlemi yaptıktan sonra fırına yerleştirdim ve Ece yi kontrol ettim. Şahane gidiyordu.

Böreğin pişmesini beklerken pilavı yapmaya başladım. Ece on dakika içinde yanıma gelip yaptığı sarmayı gösterdi.

"İlayda bitirdim nasıl?"

"Harika. Hadi şimdi de et yap bakalım. "

"Ya et de mi var daha off?"

"Ya kızım et yapmakta en az sarma kadar eğlenceli. Dolaptan çıkar eti. Ben sana ne yapman gerektiğini söyleyeceğim."

Ben Ece ye talimat verip eti yaptirttim. Et, pilav ve börek işi bitince ben içecekleri hazırladım Ece de çorbayı yaptı.

Birkaç saat sonra kapı çalmıştı. Sanırım misafirler geldi. Misafirlerin yüzünü görmedim. Onlar köyü bir sohbete başlayınca ben de servis edeceğim yemekleri hazırladım. Ece nin işi bittiği için gitmişti.

Erhan Bey gelip "Servise başla." dedi. Bir elimde yaprak sarması bir elimde de börek ile masaya gittim. Ama masada oturanlardan biri Furkanin babası. Sanırım sırtı bana dönük olan da Furkanin ta kendisi.

Önce bir yutkundum. Erhan Bey bana gel işareti yapınca masaya gittim. Elimdekileri masaya bırakırken Fırat amca beni tanımış olacak ki gülümsedi. Furkan babasının gülümsemesini fark edince benim yüzümü görmeye çalıştı.

Ama ben inatçıyım. Yüzümü görmeyecek. Ben sıradaki yemekleri getirmeye gidince arkamdan Furkan nin sesini duydum.

"Erhan abi. Bu aşçı kim? Eskisi nerde?"

Erhan Bey "Onlar gitti. Güzel yemek yapamıyorlardı. Boş boş maaş veriyorduk.   İlda kızımız harika yemekler yapıyor. Yani aldığı maaşı hak ediyor. Arkadaşı da."

İsmimi yanlış söyledi. Benim adım İlayda bir kere. Ama iyi yapmıştı. İlayda deseydi Furkan benin olduğumu anlayabilirdi.

Sıradaki yemekleri getirince Furkan nin yine yüzümü görmek çabası başladı. Kusura bakma Furkan Sarıtaş. Yüzümü görmeyeceksin.

Bütün yemekleri ve içecekleri masaya koyunca mutfakta bir sandalyede oturdum. Arkamdan bir el saçımı kulağımın arkasına koydu. Furkan olması ihtimali için yüzümü elimle kapattım.

Arkamdaki her kimse önüme gelince Fırat amca olduğunu gördüm. Derin bir "ohh" çektim.

"Kızım sen burada mı çalışmaya başladın?"

"Aynen. Kafe işi canımızı sıktı. O yüzden."

"İyi yapmışsın. Bende eline sağlık demek için geldim."

"Afiyet olsun. "

Artık eve gitmeliyim. Fazla mesai yaptım bugün. Belimdeki önlüğü çıkartıp çantamı aldım. Evden çıkmak için kapıyı açtım ama kapıyı açmamla kapının kapanması bir oldu.


Arkamı dönüp kapıya yaslandıgimda Furkan la göz gözeydim. O elini kafamın biraz yukarısında kapıya dayamıştı. Aramızda sadece bir adımlık mesafe vardı. Kaşları hafif çatık bir şekilde bana bakıyordu. Dövecek mi beni?

Korkudan gözlerimi kapattım. Gözüm kapalı bir şekilde hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. Nefesi yüzüme çarpınca bende elimde olmadan çıplak yanağına sert bir tokat attım.

Birden benden uzaklaşıp yanağını tutmaya başlayınca elimi ağzıma götürüp ne halt yediğimi düşündüm. Kapıyı açıp evden uzaklaştım.

Eve gideyim artık değil mi? Yolun bir kısmını yürüyerek geçirdim. Taksi görünce hemen atladım.

Odama geçince elimin acıdığını hissettim. Çocuğa sert vurdum ama. Bak acıdım şimdi. Bir şey yapmamıştı ki. Sadece kapıyı kapatmıştı. Ama ben onun gibi hayvan değilim. Özür dilerim olur biter. Şimdi düşündüm de o ne anlar özürden. Ben yine de vazifemi yapayım da kabul edip etmemek ona kalmıştır.



KORKAK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin