Gözlerimi açtığımda yatağın diğer tarafında Furkan yoktu. Ne kadar güzel uyumuştum. Yerimde doğruldum ve etrafıma bakınmaya başladım. Gözlerim neyi aradığını bilmeden, öylece etrafıma bakıyordum. Sonunda beline havlu bağlamış bir şekilde Furkan banyodan çıktı.
"Bravo. Hanımefendi uyanmış(!) Günaydın," dedi alaycı bir şekilde.
"Akşam oldu mu?" diye sordum sersem bir halde.
"Sabah olacak. Kızım saat sekiz buçuk. Midemiz sırtımıza yapıştı. Açlıktan ölüyoruz anasını satayım," dedi sinirli bir şekilde.
"Mutfak aşağıda. İnip yapsaydın yemeğini çok acıktıysan."
"Sadece ben acıksam okey, ama abim aç, Ece aç, ben acıktım. Abim sürekli beni aradı yenge ne zaman uyanıyor diye."
"Tamam ya. Ben şimdi iki dakikada çorba yaparım yeriz doyarız."
"Çorba mı? İlayda sen dalga mı geçiyorsun? Başka yemek yapamaz mısın? Çorba ara öğündür. Akşam yemeğinden bahsediyoruz biz. Böyle yaprak sarması biber dolması yap. "
"Ben bakarım evdeki malzemelere ona göre bir şeyler yaparım. En yakın zamanda alışverişe gitmemiz gerekiyor. Evde malzemeler azaldı çünkü."
"O kolay. Onu hallederiz. Sen şimdi güzelce karnımızı doyur da," deyip gardırobuna yöneldi. Belindeki havluyu çıkartmak üzereyken,
"Dur. Ben gideyim öyle çıkar o havluyu," dedim. Bana doğru döndü ve çapkınca gülümsedi. Sanki inatla belindeki havluyu karşımda çıkaracaktı.
"Ben her şeyi düşündüm," dedi ve havluyu bir çırpıda attı üstünden. Gözlerim kapanmaya fırsat bulmadan ona baktım.
"Ha ha ha(!) Düşündüğün şey bu muydu?" Üzerinde sadece boxer ile bana çapkın bir gülüş sergiliyordu. Tamamen çıplak bir şekilde karşıma çıkacağını düşünmüştüm. "Düşündüğü şeye bak, mal," deyip kapıya yöneldim. Kolumu sertçe tuttu ve beni kendine yöneltti.
"Mal mı dedin sen?" derken kaşlarından biri aşağıda diğeri yukarıda idi. Gözleri yine bana musallat olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Aniden gözlerimi çektim ve bir şey fark ettirmemeye çalıştım.
"Yok Furkan. Sen çok akıllısın. Mal falan değilsin gerçekten. Zekaya baksana be(!) ," dedikten sonra boxerini işaret ettim.
"Tabii kızım. Bendeki zekanın yarısı sende olsaydı şimdi aşağıda yemek yapıyordun."
Kapının kilitli olduğunu hatırlayarak, "Anahtarı verir misin?" dedim.
Elini boxerinin altına soktu ve anahtarı çıkardı. "Merak etme peçeteye sardım kullanmazsın diye." deyip göz kırptı.
"Ya Furkan. Ben boşuna demiyorum biliyor musun? Sen çok zekisin. Burada harcanıyorsun. Müthiş zeka," deyip dalga geçtikten sonra anahtarı alıp kapıyı açtım.
Aşağıya indiğimde kanepede Tolga ve Ece uyuyorlardı. Ece kafasını Tolga'nın göğsüne koymuş, Tolga da ona sımsıkı sarılıyordu. Kıskanmamak elde değildi. Sonunda mutfağa giriş yaptım ve akşam yemeği hazırlıklarına başladım. Buzdolabına şöyle, bir baktıktan sonra kafamda müthiş bir yemek tasarladım diyemeyeceğim. Çünkü bomboştu. Ciddi anlamda bir salatalık bile yoktu. Kapısını sertçe vurdum ve diğer dolaplara bakmaya başladım. Erzak bile yoktu. Boş. Mutfaktan çıktım. Etrafımı bir güzel süzdükten sonra askılıklara yönelip hırkamı aldım. Dışarıya çıkıp hazırdan bir şeyler almalıyım. Kendimi dışarı attıktan sonra cebimdeki paralara göz attım. Bu parayla karın doyulabilirdi. Yani en azından şimdilik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKAK | TAMAMLANDI
RomanceHem romantizm hem eğlence okumak istiyor iseniz doğru yerdesiniz. İYİ OKUMALAR.... Kapak Tasarımı : Enabel