50. (Furkan Dilinden)

1.7K 68 1
                                    

İlayda arabayı sürüyordu. Bense arkasından ona bakıyordum. Arabayı benden daha iyi mi sürüyordu sanki? Olabilir...

Eve vardığımızda alelacele arabadan indi ve arka kapıya gelip kapıyı açtı.

"Furkan iyisin inşallah," dedi.

"He İlayda iyiyim, bıktım şu soruyu sormandan artık. Çekil de ineyim."

"Aman be, iyilikte yaramıyor," deyip kenara çekildi. Bende inince evin kapısına doğru yürümeye başladık.

"Akşam için menüde ne var?" diye sordum.

"Ne menüsü ya? Az önce hastanede sana zıkkım yedirmedim mi? "

"Vay be. Başkalarına gelince yemek, bana gelince zıkkım mi oluyor o?"

"Tatlı zıkkım ama o. Bıktım sana zıkkım yapmaktan, ama sen anlamıyorsun ki. Dua et ben şikayetçi değilim. Çünkü en sevdiğim hobim. Sen hiçbir şey anlamıyorsun. Yemek üstüne yemek istiyorsun. "

"Bence gayet iyi anladım. Çok güzel."

"Neymiş güzel olan? Yemeklerin diyeceksen onu biliyorum baştan söyleyeyim."

"Yemek değil. İlayda, sen, " deyince bana baktı. Utanmış mıydı? Ne söyledim ki ben az önce? Evet "sen" dedim. Devam ettim:

"-in yemeklerin güzel," deyince gülümsedi. Umarım benden başka kimseye böyle gülümsemez. Ne Darling Bey'e ne de başkasına. O yüz sadece bana gülsün. Gülmesi için elimden geleni yaparım. Yeter ki benden gitmesin.

İçeriye girince durdum düşündüm ve İlayda'ya şunu sordum;

"İlayda boşanmak istiyordun ya hani, iki ay kaldı."

"Bir an önce benden kurtulmak istiyorsun biliyorum. Ama sık dişini altmış gün kaldı. Sonra sen burda, bende yolumda olurum zaten," dedi.

Hiçbir şey demedim. Gülümsedim sadece. "Yanlış düşünüyorsun," diyemedim. O kadar cesaretim yoktu henüz. Ona ne kal diyebilirim ne de git. Sanki kafamın etrafında iki kişi var ve beni yönlendiriyorlardı. Biri "Ne pahasına olursa olsun gitmesine izin verme," derken diğeri, "Bırak, nereye giderse gitsin. O Burak'ı seviyor ve ona ait. Kimse sevdiğini bırakmaz istemez. Ilayda gibi." Kim bilir onu Burak'tan çekip aldığım için bana ne beddua'lar etmiştir. Sık dişini Ilayda. Senin başın göğe, Burak'ın başı göğe, benim başım yine bu götüm kadar değeri olmayan evde kalacak. Az kaldı.

Televizyon odasına geçip oturdum. Oturur oturmaz yanıma hemen İlayda geldi. Bana bir bardak suyu uzatıyordu. Aldım ve içtim. Bardağı elimde tuttum.

"Hayırdır Ilayda, sen bana su getirir miydin?" dedim.

"Nankörlük yapma. Ben ne zaman karnın acıksa doyuruyorum seni. Su istersen getiriyorum. "

"İnşallah vazgeçemezsin," dedim kısık bir sesle ve bardakta kalan suyu da içtim.

"Ne?" diye sordu.

"Su çok güzelmiş İlayda. Bir bardak daha getirir misin (?)" dedim gülerek. Elimden boş bardağı aldı ve tip tip bakıp gitti. Ben ise televizyonu açıp izlemeye başladım.

                              ***

Bir saat sonra artık canım sıkıldı ve televizyonu kapattım. Ayaklarımı masaya uzattım ve kafamı yavaşça arkama yaslayıp gözlerimi kapattım. Bir kaç dakika sonra tekrar açtım. İlayda bir saattir ortalıkta görünmüyordu. Bir yere mi gitti benden habersiz? Gözlerimi açtım ve mutfağa gidip baktım. Mutfakta yoktu. Üst kata çıktım ve kendi odama baktım. Yoktu. Ve en son kaldığım oda  yani babamın odasına baktım. Yoktu ama. Nerde bu kız. Bir yere mi gitti? Ama giderken hep haber veriyordu bana. Bir yere gitmiş olamaz. Evdedir muhtemelen.

KORKAK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin