7
Ertesi günün erken saatleriydi. Adem, bu kez oklarını ve yayını da yanına aldı. Ok atmayı pek beceremiyordu; ama belki bununla şansı açılır diye yanına alması gerektiğini hissetmişti. Yola çıkacaktı. Geleni fark etti. İçi sevinçle salıncak gibi sallandı. Az ilerdeki kütüğün üstüne oturdu.
Tevrat, sırıtarak yanaşıyordu, atıyla ve atın arkasına bağlı eşeği vardı, ikisi de yüklüydü. Tevrat 35 yaşındaydı. Kara sakalları vardı ve atletik yapılıydı. Atın ipini yakındaki ağacın dalına bağladı. Eşeğin sırtındaki tavuğu alıp geldi ve onun yanına oturdu.
Adem dedi ki: "Dört gözle yolunu gözlüyorduk!" Güldü.
"Seni iyi gördüm, herkes iyi mi?"
"Sayılır."
Adem, tavuğa baktı ağzı sulanarak: "Mis gibi. Sıradan bir tavuk elmas gibi geldi gözüme."
Güldü beriki. "Azı bulan insan; çoğu bulan hayvan olur derler."
"Başka neler getirdin bakalım? Bir şey yoksa seni kesip yiyebilecek kadar açız.
Tevrat güldü: "Pirinç, un, konserve, makarna, sucuk, kuru fasulye de getirdim."
"Burada işler çok zor. Hayat kaynakları kurudu. Karıma söylemedim; ama burayı terk etmemiz lazım."
"Endişelenme. Ben varım. Burası sizin için en iyisi. Ben de buraya çok büyük zahmetle ulaşıyorum. Ama sizin güvenliğiniz burada tam. Burada sizi kimse bulamaz, burada sır oldunuz."
"Yazın böyle değildi. Cennet gibiydi burası. Böyle giderse kışın burası cehennem olur. Şehirde neler olup bitiyor?"
"Her şey aynı. Suçlular dışarıda, suçsuzlar içerde."
"Bu dağ başında kışı geçirin diyorsun, öyle mi?"
"Evet."
"En yakın yerleşim bölgesi günlerce uzakta ve kar yolu olmayan bu yeri ulaşılmaz kılar ve kaçmak istesek kaçamayız."
"Ben ulaşırım merak etme, abi. Kardeşine güvenmiyor musun?"
"En son sana güvendiğimde hayatım kaydı."
Güldü: "Orası öyle değil."
"Yükleri alalım ve içeri geçelim" dedi Adem.
Tevrat, onun sırtını okşadı ve ayağa kalktı, yüklerini boşaltmaya başladılar. Tevrat eğerleri indirdi. Çıplak kalan at ve eşek rahat etti. Onları suladı ve onlara suyla ıslattığı artık kuru ekmekleri verdi içine bir miktar toz şeker katıp.
Sonra yemek yediler. Geç saatlere doğru yine acıktılar. Havva ve oğlu uyku bastırdığı için yatmıştı. Küçük kız zaten hep bitkinci. Ama Tevrat'ın getirdiği ilaç ona iyi gelmişti, ilacın yan etkisiyle uykuya dalmıştı.
Makarna yiyorlardı. Lapa da vardı yemekte, bitkilerden yaptığı lapaya sucuk katmıştı Havva.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSA YERYÜZÜNDE
Детектив / ТриллерZengin aile şehirden kaçıp vahşi ormana sığınmak zorunda kalmıştır, bir mağarada yaşamaktadırlar ilkel insanlar gibi, babanın peşinde bir mafya vardır. Aile ormanda hayatta kalmaya çalışırken birçok zorlukla karşı karşıyadır. Evin 14 yaşındaki oğlu...