117
oldu bilmiyorum, ayı bir ara Ahmet'in peşindeydi, Ahmet az arkamdaydı, gardaş yardım et diyordu, tabi hayatının şansı ya dedim. Gelme peşimden şansımızı azaltıyorsun, soldan git dedim. Gitti."
Adam kupadan bir yudum içti.
İsa sosis kızartmaya başladı, ekmek de verdi,
Adam onları da yedi, doymamıştı, İsa bu kez kuru fasulye ve makarna pişirdi.
Adam onları da yedi, karnını okşadı, geğirdi: "Oh! Şükür rabbime" dedi, "biraz olsun doydum."
"Biraz mı? İstersen beni de ye!"
Adam güldü: "Şaka yaptım... Çok teşekkür ederim... Bir haftadır ormanda deli divana dolanıyordum. Çakmağımın gazı bitti. Ateş yakamadım. O yüzden kurtlar saldırdı.
Köy çocuğu olmasam hayatta kalmayı bilemezdim. Çok uykum geldi, dostum. Çadıra geçip yatayım."
"Orası benim!"
"Sığarız herhalde. Ben büzüldüm mü tamamdır koç." Güldü. Adam, çadıra geçip uyumaya başladı. İsa bu işten hiç haz etmemişti, söylendi: "Şuna bak, yardım ettim, mekana el koydu, uyuz herif!"
"Bana bir şey mi dedin dostum?"
"Hı, iyi geceler."
"Sana da, yarın kahvaltıda görüşürüz."
İsa sabah uyandığında adam orada yoktu, bütün yiyecekleri alıp gitmişti, geride çok az yiyecek bırakmıştı: "Adi herif!" Yiyecek dolu çantayla gitmişti.
İsa hazırlandı ve yola koyuldu. Kar taneleri seyrek biçimde düşüyordu üstüne. Kısa bir süre sonra arkasını kontrol etmek için başını çevirdiğinde o serseri üç kurdu gördü. Anlaşılan onu kafaya takmışlardı.
İsa akşam karanlığı içinde ateş başındaydı, diğerlerine benzeyen kamp akşamlarından biriydi. Ay ışığı vardı. Yakından bir yerden gelen kurt sesleri duydu. Mızrağını eline aldı ve oturduğu yerden aşağı baktı. Az aşağıda iki kurt kapışıyordu. Kurtlardan biri serseri kurt tayfasındandı. Onun kuyruğu çok kısaydı. Diğer kurt nerden gelmişti peki? Dikkatle baktı. O da gözünü kör ettiği kurttu. Gözlerine inanamadı. Gözünü kör ettiği kurttu. Çevrede başka kurt göremedi. Gözü kör kurt yeniliyordu ve bu gidişle işi bitecekti. Ama işi toparladı ve kendini savunmaya, rakibi püskürtmeye başladı. Ama serseri kurt baskıyı sürdürdü ve yine onu ezip hırpalamaya başladı. Bu durum genç adamın canını sıkmaya başladı, elinden bir şey gelse bu durumu değiştirecekti, yerinde duramaz bir haldeydi, her ısırılışla sanki kendi ısırılıyordu. Diğer mızrağı ve baltayı eline aldı. Kurtlara yanaşmayı deneyecekti. Kavga ede ede yaklaştıkları nokta belliydi, kapışma o noktaya kayarsa müthiş bir fırsat elde edebilirdi ve genç adam çevreyi kolaçan etti ve ilerledi onlara görünmeden ve onlara en yakın ağacın arkasına saklandı, dövüşün gidişatını izliyordu. Tek gözlü kurt ağaca doğru gelmişti, serseri kurt da ona doğru hamle yapmıştı, tek gözlü kurdun boğazını kaptı, arkası genç adama dönüktü, genç adam yerinden fırladı, bir adım attı ve kurdun sırtına sapladı mızrağı. Serseri kurt acıyla ciyakladı, gücü kesildi bir anda, yere yığıldı, tek gözlü kurt yerden kalktı ve bir an göz göze geldi genç adamla.
"Bir gözünü aldım; ama hak etmiştin. Şimdi canını kurtardım ve ödeşmiş olduk." dedi genç adam.
Tek gözlü kurt biraz uzaklaştı ve arkasını dönüp genç adama baktı. Uludu ve koşarak uzaklaştı.
Genç adam çevreyi kolaçan etti ve kamp alanına geldi, ateşin başına kuruldu.
Serserilerden biri gitmişti. Bu çok güzel bir gelişmeydi, baskılı kabuslardan biri yok olmuştu. (Sinir bozan takipçi) Geriye 2 serseri kurt kalmıştı. Peki onlar hangi cehennemdeydi? Neden dostlarına yardım etmemişlerdi ki. Bu işte bir gariplik vardı. Herhalde o sıra uzakta olmalıydılar.
Uzun bir süre geçmişti. Genç adam gözleriyle çevresini araştırırken serseri kurtlardan birinin ön tarafında ve diğerinin de arkada geride pusuya yattığını fark etti; ama fark etmemiş gibi davrandı. Uyur gibi yaptı. Kurtlar aniden ona doğru gelmeye başlayınca ayağa kalkıp bağırdı. Delice ve çok öfkeli sesler çıkardı. Kurtlar geri çekildi. Bir an iki farklı yönden hamle yapıp geri çekildiler. Bir an durup ona baktılar: "Bu hesaplaşma burada bitmedi, biz sana gününü göstereceğiz!" der gibi uluyup oradan basıp uzaklaştılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSA YERYÜZÜNDE
Misteri / ThrillerZengin aile şehirden kaçıp vahşi ormana sığınmak zorunda kalmıştır, bir mağarada yaşamaktadırlar ilkel insanlar gibi, babanın peşinde bir mafya vardır. Aile ormanda hayatta kalmaya çalışırken birçok zorlukla karşı karşıyadır. Evin 14 yaşındaki oğlu...