76
Evin büyük oğlu dedi ki: "Uğraşma çocukla, alışır, ben sevdim onu."
Evin sessiz babası hariç herkes İsa'ya arka çıktı.
"Siz karışmayın! O kendini savunabilir. Ben anladım onun öyle olduğunu. İnsanı ayakta uyutur bu çocuk laflarıyla. Konuş ve göster dilini. Bilmiyorlar. Konuş; korkma benden. Beceremezsen alırım tabağı önünden. 2 gün yemek vermem. Kapatırım seni odaya. Gizleme kendini. Göster. İçinde bir çakal olduğunu çok iyi biliyorum, Şu bakışlardan belli. Sakın sinsilik yapma. Göster dilini diyorum! Yap savunmanı ve herkes görsün."
İsa gülümsedi, kısa bir süre düşündü ve şöyle dedi: "Daha iyi iş çıkaracağım kesin. Çünkü bu masadaki insanları seviyorum. Aç köpekler birbirine saldırır kemik kapmaya çalışırken. Bu masada köpek yok. Varsa da o benimdir. Kusura bakma, bugün verimli çalışamadım, belim ağrıyordu."
Kadın gülümsedi, diğerlerinin yüzünde sempati ve şaşkınlık görmüştü: "Bu çocuk çok zeki, anlamıştım. Ama bak evlat, doğru düzgün iş yapmazsan sana yemek vermem, üstelik kafanı kırarım. Bana deseydin sana bir ağrı kesici verirdim ve bir süre dinlenmeni isterdim."
"Kan kaybından geber. Büyük acılarla geber, pislik, bir fırsatını bulursam burayı senin kafana geçireceğim!" diye düşündü İsa.
"Kartal sana hayatın kutsal derinliklerine dalmak istiyor musun türünden laflar etti mi?"
İsa, tehlike içinde hissetti kendini: "Evet mi dese iyiydi, kötü mü dese iyiydi. Bilmiyordu, ne cevap verse kurtarırdı yakasını?"
"Duyduklarıma değil; gördüklerime ve hissettiklerime inanırım."
Evin babası şöyle dedi: "Büyüleyici bir cevap. Hiç tahmin etmezdim bunu diyebileceğini. Hatta bunu geç anlayan, kalın kafalı ve beceriksiz sanırdım. Bu çocuk kesinlikle aptal değil. Beni konuşturmayı başardığına göre." Güldü. "Çok üstüne gidiyorsun. Rahat bırak onu. Zamanla bize, her şeye alışır, bizi sever, burayı benimser ve çok güzel işler çıkarır. Evlat, burada kışın ufak tefek işler olur; ama bütün büyük işler yazın başlar. Ama manzara karımın dediği gibi kötü değil. O biraz sert biridir. Ama içi pamuk kadar yumuşaktır. Onu tanıdıkça çok seveceğinden eminim." Bu çocuk bana şevk verdi.
Herkes evin babasının konu hakkında yorum yapmasına çok şaşırmıştı. İsa'ya verilen önem bir anda katlanarak artmıştı çığ gibi.
İsa, o akşam ailenin diğer üyelerinin ava gittiğini öğrendi, Papatya da onlarla gidiyordu.
3 gün sonraydı. İsa ahırda çalışmaktan bıkmıştı, o iş bitince başka iş yapıyordu, onu hiç boş bırakmıyordu evin annesi. Papatya evdeydi. Hava kararmıştı. İsa şömine başında ona dert yanıyordu ve Papatya onu teskin edip rahatlatacak şeyler söyledi. Ailenin evlatları ava gitmek için az önce evden çıkmışlardı. Bu kez Papatya onlara katılmadı. Papatya mutfağa geçti. İsa, ise şömine başında onların peşinden gidip gitmemeyi düşünüyordu. Bunlar ne iş çeviriyordu? Evin annesi dışarıdan geldi ve kapıyı kilitledi. Yatak odasına gidecekti, dedi ki: "Çakal, şömine başında pineklemeyi kes, eminim orada sinsice şeyler düşünüp planlar yapıyorsundur, biz iyi insanlarız, bunu anla; yoksa kafanı patlatırım ve yatak odana git ve uyu, yarın bir sürü iş seni bekliyor, erken kalkacaksın!"
"Peki, efendim, az sonra gideceğim."
Kadın içeri gidince ayaklandı İsa, mutfakta bulaşık yıkayan Papatya'nın yanına sokulup fısıldadı
"Ne avı bu?"
"Ördek."
"Geçen gitmelerinde elleri boş geldiler ama?"
"Av bulmak çok zor" dedi, "bana soru sorma, annem duysa çok kızar bana."
"Bütün sakladıklarını anlatır mısın?"
"Sakladığım bir şey yok."
"Bence var."
"Gece göz gözü görmez ki. Ne avıymış bu? Geç bence palavraları!"
�ԜX�<
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSA YERYÜZÜNDE
Misterio / SuspensoZengin aile şehirden kaçıp vahşi ormana sığınmak zorunda kalmıştır, bir mağarada yaşamaktadırlar ilkel insanlar gibi, babanın peşinde bir mafya vardır. Aile ormanda hayatta kalmaya çalışırken birçok zorlukla karşı karşıyadır. Evin 14 yaşındaki oğlu...