YÜREK IŞILTISI Part 35

16 26 0
                                    


35

"Buradasın demek! Bu da nedir, vay be sıcak su varmış burada! Biz kirden görünmüyoruz ve burada sıcak su varmış!"

Rabbani onun kulağını tutup çekti: "Sen beni izliyor muydun?"

"Hayır. Ne alakası var ki?! Ben yeni geldim buraya. Bir sincap ya da fare ya da başka bir şey olmalı."

Rabbani kulağı çok çekti: "Doğruyu söyle."

"Canım çıksın ki; hayır!"

Rabbani kulağı daha da çekti.

"Tamam be; baktım sana! Ama tek gözümle!"

"Tek göz mü; anlamadım? Ne zırvalıyorsun be sen altına doldururken!?"

"Bir gözümü kontrol altına aldım; ama öyle güzeldin ki diğer gözüm tam bir direnişçi çıktı ve kontrolü ele geçirdi. Özür dilerim."

Rabbani ona kızgınlıkla karışık gülümsedi: "Sen çok çakal bir çocuksun. O laflarla işin içinden çıkamazsın. Bana bunun hesabını vereceksin!" Onun çenesini kavradı tek eliyle ve itti yana. Takla attıracakmış gibi. İsa dengesini kaybedip düştü yere. Başını otların arasındaki taşa çarpmıştı: "Yandım annem!" diye bağırdı.

"Numara yapma!" diye bağırdı.

İsa kıvranıyordu yerde. Can verir gibi.

Rabbani, akan kanı görünce şoke oldu. Eğildi panikle: "Af edersin! Çok af edersin! İstemeden oldu!"

İsa'nın atletinden parçalar kopardı ve başa sardı, yetmedi, kendi atletinden parça kesti, o da kan revam içinde kaldı kısa sürede, tişörtünü çıkardı. Onun başını sardı güzelce. Kısa bir süre geçmişti, onun yanına oturmuştu.

"Şimdi nasılsın?"

"İyi sayılır, sadece zonkluyor."

"Bana sinir oldun, değil mi?"

"Yok, taş sinsi çıktı, orada ne işi var ki, kesin bilinçli olarak yaptı... kurgu..."

Güldü: "Boynundaki kolye çok güzel" dedi Rabbani.

"A! Beğendin demek! Onu sana vereyim. Eminim boynuna çok güzel yakışır."

İsa, açık mavi değerli taştan kolyeyi çıkarıp ona uzattı.

"Alamam bunu."

İsa yalan attı: "Mağarada bundan bir tane daha var. Çok adi bir şey zaten."

Rabbani kolyeyi alıp boynuna taktı. Gülümsedi: "Beni ilk gördüğünde?"

"Ha...o mu...erkek sandım seni...sinir oldum sana...

"Atma..."

"Atmadım...bunlar gerçek... Seni ilk gördüğümde sana bütün ruhumla gülümsedim. Kaçırdın. Seni erkek sandım. Acayip sevindim. Kaçırdın. Çünkü sen; "ağzının ortasına bir yumruk yerleştirmek için sabırsızlanıyorum ufaklık" der gibi bakıyordun bana. Yalnızlığıma son verecek bir dostum olacak diye sevinmiştim. Ama sen bana ters ters baktın...bir an gözlerini kıstın. Sonra yumruğunu. "Senin başını ezeceğim" diyordun sanki. Tehdit edildiğimi hissettim. Alay eder gibi göz kırptın."

"Orası öyle değil kardeşim. Öyle sanmışsın sadece. Seni görünce ben de çok sevindim. Gözlerindeki beni saran kıvılcımı hemen hissettim. Güzel biri olduğunu düşündüm. Ruhu ruhuma karışacak bir çocuk dedim, kalbi kalbime. Seni görür görmez sevdim. Benim yıllardır yalnızlık ve acı çektiğimi bilmiyorsun. Ailemi kaybettiğimden beri. Kapanmayan ve canlılığını koruyan ve büyüyen bir yara gibi kalbimin derinliklerinde. Kaybolmuştum. Seni görür görmez; "bu sanki benim için ayarlanmış yoldaş bir güzellik" diye düşündüm. Sana sarılmak istedim. Sana gülümsedim. Belli ki sadece içimden gülümsemişim. Bir an gözlerimi kısıp dikkatle baktım sana. Çünkü gözlerinin içinde kimsede görmediğim bir ışıltı ve mutluluk vardı. Gözlerime inanamadım. Mucize gibiydi. Sonra kalbimin gücünü ve büyüklüğünü hissettim. İşin henüz bitmedi oğlum dedim kalbime ve kendime. Hayatta çok güzel insanlar var, henüz tanımadığın ya da tanışmadığın. Yumruğumu sıktım; çünkü sana göstermek istediğim bir şeydi bu. Bu yumruk benimdi; ama senindi de. "Seni koruyacağım dostum" demek istedim. Göz kırpmam sana; "seninleyim" demek içindi. "Sonsuza dek seninleyim; umarım kafalarımız birbirine uyar.

Senin için gerekirse ölürüm. Senin için ölümüne çarpışırım. Çünkü ben sevdim mi öyle severim."

"Yüzüme dokundun ve yere çaldın beni. Bunu nasıl yaptın?"

İSA YERYÜZÜNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin