Bir ay sonraydı. Adem ateş başındaydı ailesiyle.
"Tevrat'ın getirdiği yiyecekler bitti ve kışın en sert dönemi. Ne yapacağımızı bilmiyorum. Ormanda avlanmaktan başka çaremiz yok. Herhalde birkaç güne kadar Tevrat gelir. Karda geberip gitmemişse eğer. Gelmezse eğer burayı terk ederiz."
Hazırlandı.
"Ben de sizle geleyim baba. Sana yardım ederim."
"Bir de senle uğraşamam. Çocuk oyunu değil bu. İş ciddi."
İsa başını önüne eğdi.
Adem ve Rabbani silahlarınu kuşanıp yola çıktı. Ufak ufak kar yağıyordu.
Orman karla kaplıydı. Adem öyle umutsuzdu ki, haydi geri dönelim, boşa enerji kaybetmeyelim diyecek oldu, diyemedi Rabbi'yi azimli ve capcanlı görünce.
"Eminim ki burada bir yerde bir av bizim için bekliyordur." Güldü. Dağın eteklerinde izlere bakıyordu Rabbani. Adem onun ne gördüğünü anlayamıştı. Şöyle dedi: "Hepsi bir yere gitmiş. Ben de hayvan olsam bu karda en güvenilir yere giderdim."
"Nereye gittiler?"
"Karın az olduğu yerlere. Çünkü karın çok olduğu yerde kaçma ve korunma imlkanları yoktur."
"Nehir kenarına inelim o zaman."
Nehir kenarına indiler.
Açık ve düzlük arazideydiler. Normalde burada uzun otlarla ve çalılarla kaplıydı. Ama şimdi hepsi kar altındaydı.
Adem, ellerini ağzına yaklaştırdı. Ellerinde eldivenler vardı, parmak uçları olmayan. Ellerine hohladı, çevreyi kolaçan etti ve kendiyle ve çaresizliğiyle dalga geçer gibi dedi ki: "İşimiz zor. Hatta işimiz bitik. Ama Tevrat'ın enerji dolu sözlerini hatırladım şimdi. Pes etmek yok. Bir av mutlaka bulacağız! Ama ne yazık ki burada da avucumuzu yaladık."
Rabbani ötedeydi: "Hiç sanmam. Gelip bir baksana."
Adem ona yaklaşıp diz çöküp yere baktı.
Rabbani karın düzleştiği yerdeki pisliği alıp kokladı: "Bu bir geyik pisliği ve sanırım 3 gün önce buradaydılar."
"Nereden biliyorsun?"
"Eğitimini aldım."
"Sahiden mi?"
"Evet. Zor ve uzun bir eğitimdi."
"Eve dönelim bence. Çok üşüdüm. Çok fazla uzaklaştık."
"Herhalde bu çetin şartlarda bizim gibi ava çıkan vardır. İçimden bir ses vardır diyor."
"Neden bahsediyorsun?"
"Av arayan aç kurtlar. Tevrat'la yolda ve konakladığımız yerlerde sık sık karşılaştık onlarla. Belki bir geyik yakalamışlardır yeni, biz de geyiğe el koyabiliriz. Şans bu. Dolaşmadan ve umutla denemeden bilemeyiz ki."
Adem güldü: "Hiç adil görünmüyor; ama güzel. Sevdim!"
Düzlüğün çok gerisinde nokta gibi görünen bir yapı fark ettiler.
Uzun bir zaman sonra vardılar oraya.
Terk edilmiş bir sığır ahırıydı burası. Meleğğin sırtında okları ve bir omuzunda yayı vardı, belinde ise avcı bıçağı. Adem belinden tabancayı çıkardı. Ahırın aralık kapısından içeri süzüldüler.
U�s �:�
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSA YERYÜZÜNDE
Misterio / SuspensoZengin aile şehirden kaçıp vahşi ormana sığınmak zorunda kalmıştır, bir mağarada yaşamaktadırlar ilkel insanlar gibi, babanın peşinde bir mafya vardır. Aile ormanda hayatta kalmaya çalışırken birçok zorlukla karşı karşıyadır. Evin 14 yaşındaki oğlu...