YÜREK IŞILTISI Bölüm 59

11 23 0
                                    

57

Pes etmeyi düşünüyordu, bir deliliğe tutulduğunu.

"Dön git. Zaten geyik avlamış kadar mücadele ettin. Yeter bu kadar. Başına bir felaket gelmeden dön git. Gereken kararlılığı gösterdin. Savaştın. Artık boş ver. Savaşmasaydın geri dönmeye hakkın yoktu. Dönseydin kalbine saygısızlık olurdu. Tamam. Bitti. Dön artık!"

Birden İsa geldi gözlerinin önüne ve kalbinden yükselen ses şöyle dedi:

"Seni seviyorum. Büyük konuştum; ama sana söz verdim. Canım sevdiğim. Canım, dostum panço. Sözümü tutacağım. Ne kadar zor olursa olsun! Bir kez olsun adamakıllı bir iş deneyeceğim, doğru düzgün bir iş yapacağım."

Ölgün gücünün ve iradesinin dirildiğini hissetti. Vücudu da yeteri kadar dinlenmişti.

Yola devam ettiği sırada kar atıştırmaya başladı ufak ufak. Ustanın sözlerini hatırladı: "Öğrenmek kolay değildir; özellikle İleri gitmek! Ne kadar kararlısın? Ne kadar sorumluluk almak istiyorsun? Enerjisi ve heyecanı düşük insan dünyaya ne katabilir? Tutku, heyecan ve hevesle sarılmalısın hedefine.

Uzun bir süre geçmişti. Az ilerde, ağaçların arkasındaki karla kaplı boş çayır alanda bir geyik sürüsü gördü. Heyecanla onları gözlerken kaydı ve düştü. Sesten ürken sürü huysuzlandı. Liderleri eşliğinde şimşek gibi oradan uzaklaşıp gözden kayboldular. Rabbani sakarlığı için kendine kızdı. İzler kaybolmanda onları bulmalıydı, basacaktı, sağ tarafında duran geyiği fark etti. Korku ve panikle sürüsünü kaybetmişti. Şaşkınlık ve ne yapacağını bilemez biçimde, çevresine bakınıyordu. Kıpırdıyor; ama yerinde sayıyordu; Rabbani geyiğin ayağının bir şeye takıldığını ya da bir şeye dolandığını anlamıştı. Rabbani mızrağını hazırlayarak yaklaştı. "Kusura bakma arkadaşım. Bunu yapmaya mecburum." Uygun mesafeye yaklaşmıştı. Mızrağını geyiğin can alıcı bölgesine atacağı sırada arkadan gelen kükreme sesini duydu. Bu bir ayıydı ve Rabbani'nin hemen arkasında bitivermişti.

Rabbani fırladı. Az ilerdeki üst üste duran kütüklerin arasına girip saklandı. Bu ayıyı tanıyordu, tuzağa düştüğünde onu yemek isteyen ayırdı bu, kesik sağ kulağından tanımıştı onu. Herhalde ormanda başka bir ayıyla kapışırken kulağının büyük kısmını kaybetmişti. Bütün gücüyle ve sarhoş gibi saldırıya geçen ayı Rabbani'yi arıyordu kütüklerin arasında. Kısa bir süre sonra bunu boş verdi ve ağzına layık geyiği gözüne kestirmişti. Geyiğe doğru delice hamle yapmıştı. Belli ki açlıktan çıldırır gibiydi. Belki de burası onun bölgesiydi. Ayı geyiğe arkadan çok yaklaşmıştı. Geyik çırpınıp kurtulmaya çalışıyordu, birden ayağını kurtardı ve yay gibi ve uçarcasına oradan kaçıp uzaklaştı. Buna çok kızan ayı daha da vahşileşti. Öfkeyle böğürdü, pençelerini yere vurdu ve geri döndü. Burada bir yerde kokusunu aldığı insanın peşine düştü. Artık tek çaresi oydu. Onu bulup mideye indirmek için süratli bir araştırmaya girişmişti ve neyse ki birbirine oturmuş ağır kütükleri yerinden oynatamıyordu. Ayı gidene kadar Rabbani orada bekliyordu, burası sıcaktı ve keyfi yerindeydi aslında. Ruhunu sakinleştirdiğini hissetti. Ve gerekirse pes etmeliydi. Bazen pes etmek gerekir. Daha ileri gitmek ve yeni ve dosdoğru kararlar almak ve mücadeleyi güçlendirmek için. Bakalım ne zaman pes edecekti ya da kafasına koyduğunu gerçekleştirebilecek miydi? Usulca harekete geçti, kütüklerin arasından çıktı, çevresini kontrol etti ve bastı.

Geyiklerin kaybolduğu noktaya ilerliyordu. Yamaçtan aşağı indir ve düzlüğe geldi. Bir saat boyunca ilerledi. Geyik izleri bu noktada şiddetlenen kar yüzünden tamamen kaybolmuştu. Güç ve enerji toplamak için ara verse iyi olacaktı. Zaten hava kararmamdan barınağını yapmalıydı. Alelacele barınağını yaptıktan sonra odun toplayıp ateş yaktı. Ateş başına oturmuştu keyifle, buz kesen ellerini ısıtmaya çalışıyordu. Biraz rüzgar vardı; ama arkası güvendeydi. Önden de ateşe siperlik yapmıştı. İçi ısındıkça yüreğinde güzel düşünceler kendini belli etmeye başladı, kararlılığını hissetti bir an, bu ona yetti, canını yakan ve onu zorlayan her şeyi unuttu.

'E5

İSA YERYÜZÜNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin