10
"Az önce oradaydım ve film gibi de gözlerimin önüne geldi. Fare deliğine benzettiğin çalıştığım ilk hastanedeki
su borularını, bozuk aplikleri, kaba kalorifer peteklerini, boyaları dökülen duvarları, ameliyat aletlerini, ilaç kokularını, acildeki koşuşturmayı, gece yarısı vakaları, nöbetlerim... arkadaşlarla yediğim yemekler... kötü yemekler... tadı yavan yemekler... köy ve ter ve çürük bir şey ya da esans kokan yaşlı amcalar... teyzeler... onları sık sık azarlayıp haşlayan gaddar sekreteri... hastanede gideceği yeri soran ya da kaybolan çıkışı ona sorsa yanardı... Evin garajındaki tornavidamı, kerpetenimi bile özledim. Kerpetenimi ya." Gözlerinden yaşlar düştü. "Ne güzel bir evim vardı. Pazarları dostlara verdiğim mangal partisini özledim. Yüzme havuzumda yüzmeyi. Bankadan para çekmeyi ya da paraya hiç el sürmeden kart kullanmayı. Ama hiçbirini özlememiş gibi bir tavır içine girdim. Buraya katlanabilmek ve mücadele edebilmek için."
"Asıl ilkellik o değil miydi, işin gücün yerindeydi; ama kayıtsızdın insanlığa. Sen eskiden itin tekiydin bence. Beni evden kovmuştun."
Adem güldü ve gözyaşlarını sildi: "İçip beni rezil etmiştin ama. Onca misafir vardı."
"Şimdi tek ben varım yanında, değil mi?"
"Öyle."
"Ama aslında o zaman rezil olacağın kimse yoktu orada. Birkaç değerli dostunu saymazsak. Sen hep yalancı, karaktersiz, hilebaz ve çıkarcı insanları davet ederdin evine. Onlar itibarının ve paranın peşindeydiler. Senin hakkında abuk subuk konuştuklarını duyuyorum. Polis hepsini yakalayıp sorgulamış. Hain olduğunu bilmiyorduk demişler. Kendilerini kurtarmak için seni çeşit çeşit kötüleyip durmuşlar."
"Bilemezdim öyle olduklarını. Onlar karımın çevresinde çıkardı çoğunlukla. Ama sen de tekin değildin. Eve sık sık polis gelip seni sorardı. Bıkmıştık senden."
"E ne edeyim; doğru ve dürüst insan olmak yerine market ve kasap soymak çok daha anlamlıydı. Çaldıklarımı hayvanlara ve insanlara dağıtmak çok zevkliydi."
"Sen uslanmazsın aslanım. Delinin tekisin."
"Şimdi bu delinin gerçek değerini anladın mı?"
Adem güldü: "Elbette canım kardeşim. Sen olmasan çoktan geberip gitmiştik. Seni hiç sevmediğimi sanma. En kötü zamanlarda bile sevdim seni. Evde kaç kere huzursuzluk ve kavga çıkardın. Etrafı kırıp döküp gittin. Üzüldüm. İçim acıdı. Ama belli etmedim hiç. Sen bir zamanlar en güvendiğim kişiydin. Çocukluğumuz sırlarla geçti. Onları korudum."
Tevrat gülümsedi: "Güzel abim benim! Demek öyle. Düşman olsak bile kalbinde korudun sevgini. Kavgada bile onları korudun demek. Bu kadar güzel yürekli olduğunu hiç düşünmemiştim. O gizli belgeleri okuduktan sonra fikrimi sordum, muhakkak bunlar açığa çıkmalı diyerek seni ateşe atan ben oldum. Kusura bakma. Olan oldu ama. Ölene dek senin yanındayım. Çok pişman oldum; ama bizim kaderimiz böyle zormuş. Aşacağız artık."
Adem ona gülümsedi ve başını salladı: "Bira ister misin?"
"Çok az."
"Önce ben içeyim de bir bardak."
"Bir bardak içemezsin."
"İçeyim de gör."
"Sonra sapıtma da."
"Yok canım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSA YERYÜZÜNDE
Mistério / SuspenseZengin aile şehirden kaçıp vahşi ormana sığınmak zorunda kalmıştır, bir mağarada yaşamaktadırlar ilkel insanlar gibi, babanın peşinde bir mafya vardır. Aile ormanda hayatta kalmaya çalışırken birçok zorlukla karşı karşıyadır. Evin 14 yaşındaki oğlu...