43
3. gündü. Rabbani üç gündür hiçbir yiyecek bulamamıştı, sadece sıcak su içiyordu. Uyandı.Gözünü açar açmaz bakışlarının hizasında çalıların arasında gezen bir canlı gördü. Ne olduğunu anlayamadı. Başını usulca kaldırdı. Bu bir iri tavşandı. Karda eşelenip yiyecek arıyordu kendine. Rabbani'nin heyecanla gözleri parladı. Yavaşça kalkıp kedi gibi dururken eli mızrağı bulup kavramıştı. Oku gerideydi, onu almaya kalksa ses olur tavşan kaçardı. Nasıl bir hamle yapması gerektiğini hesaplıyordu gözlerini ondan ayırmadan. Hamle yaptığında tavşan ne tepki verir, onları görmeye ve olasılıkları hesap etmeye çalışıyor, en vurucu darbeyi hesaplıyordu. Tavşan hiç beklenmedik bir hareket yapabilirdi.
Son derece elastik biçimde fırlamalı ve odağı kaybetmemeliydi. Bir an olsa bile. Tıpkı hedefe kilitlenen bir kedi gibi. Çok açtı ve onu kaçırmaktan korkuyordu, kaçırırsa müthiş yiyeceği kaçıracak ve açlıkla mahvolacaktı. Cesaretini topladı, mızrağı onu ortalayarak fırlattı. Çok kötü bir atış yapmıştı, tavşan salak salak yanına saplı mızrağa bakıyordu. Afalladı birden harekete geçmesi gerektiğini anlamıştı ve Rabbani belinden bıçağı çıkarıp 5,6 metre kadar öteki otların arasındaki tavşana doğru fırlamıştı. Tavşan panikle Rabbani'ye doğru kaçmıştı, onu fark edip geri kaçıyordu, Rabbani balıklama üstüne atladı ve bıçağı sapladı; ama çırpınan tavşan kurtuldu. Arka tarafından biraz yaralanmıştı. Gözden kayboldu. Rabbani onu arıyordu, birkaç parça kan izi buldu. Onu saklandığı çalıların arasında buldu. Tavşan kaçtı yine ve saklandı. Rabbani onu orada da buldu. Kar örtüsü altındaki çalılıkta bir delik bulup içeri sızmış, kalbi güp güp korkuyla atarak bekliyordu. Rabbani diğer tarafa gidip bir çıkış var mı diye bakacaktı. Tavşan fırlayıp çıktı delikten ve süratle küçük tepeyi tırmandı iki devasa kayanın üstünden geçti ve gözden kayboldu. Rabbani onu kayadaki deliğin gerisinde beklerken gördü son anda. Şans eseri. Panikle elini uzattı hemen, üşüyen parmaklarıyla kavrayamadı tavşanı ve tavşan can havliyle fırladı ve geçerken Rabbani'nin yüzünü tırmaladı, kayanın üstünden yuvarlanıp aşağı düşüyordu. Rabbani öyle şartlanmıştı ki, kedi gibi elastik; tavşan aşağıda bekleyen kurdun önüne düştü. Rabbani belindeki bıçağı ağzına koydu, dişleriyle sıktı ve yanda gördüğü iri kaya parçasını alarak aşağı atladı. Kurt ikilemde kaldı, kaçsa mı iyiydi; yoksa tavşanı yakalasa mı iyiydi? Çok açtı ve ikisini birden yapmayı deneyecekti ve tavşanı almak için hamle yaptı. Rabbani ise taşı kurdun beline ya da başına isabet ettirmenin telaşındaydı. Kurdun, zayıf, yalnız, güçsüz ve genç olduğunu fark etmişti. O saliseler içinde beyni bunu kaydetmişti, oysa kurt kuvvetli de olsa avını ona kaptırmayacaktı. Ama taş kurdu az farkla ıskaladı. Tavşan kaçarken kurt da can havliyle başka bir yöne kaçıp gözden kayboldu. Rabbani tavşanın peşinden gitti. Tavşan zikzaklar çizip duruyordu. Karşı taraftan başka bir kurt göründü, olduğu yerde sinmiş, tavşanın ona doğru gelmesini bekliyordu. Ama biraz kıpırdayınca tavşan onu fark etti ve başka bir yöne gitti. Kurt öfkeyle Rabbani'ye doğru koşuyordu. Kim bilir ona ne yapacaktı? Ama genç kız bunun hiç düşünmedi ve az ötesindeki ağaçtan kopmuş ve kabukları soyulmuş budaklı kalın dalı fark etti. İki adımda oraya vardı. Bıçağı ağzına, dişlerinin arsına yerleştirdi. Dalı tuttu, eğildi, ona biraz sırtını dönmüştü ve çaresizmiş gibi bekliyordu, bir göz ucuyla onu gözlüyordu, kurt uygun mesafeye yaklaşınca dalı savurdu, yüzüne budak gelen kurt dehşetle irkildi. Cıyakladı. Geri kaçtı, takla attı ve alelacele toparlandı ve gözden kayboldu fişek gibi. Tavşana hayret etti, ne kadar azimli ve dirayetli çıkmıştı yaralı olmasına rağmen. "Peki prenses, sen vazgeçmiyorsun, ben hiç vazgeçmem" diye mırıldandı. Budaklı dalı omzunun üstüne silah gibi koydu. Tavşanın gözden kaybolduğu noktaya gelmişti, sağ solu araştırıyordu. Yüz metre ilerde, ağaçların arasında bir kurt gördü, yeri eşeliyordu, tavşan orada olmalıydı. Rabbani hızla yaklaştı, bu kurt başka bir kurttu, güçlü görünüyordu, zeki bakışlarını Rabbani'ye dikti. Rabbani omzundaki dalı indirdi ve yere koydu.
Sadece bütün saf cesareti ve ruhundaki kararlılıkla oradaydı.
"Defol!" diye bağırdı genç kız. Adeta öfkeyle gürledi. Kurt ikiletmedi, anında tüy gibi uzaklaşıp gözden kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSA YERYÜZÜNDE
Mystery / ThrillerZengin aile şehirden kaçıp vahşi ormana sığınmak zorunda kalmıştır, bir mağarada yaşamaktadırlar ilkel insanlar gibi, babanın peşinde bir mafya vardır. Aile ormanda hayatta kalmaya çalışırken birçok zorlukla karşı karşıyadır. Evin 14 yaşındaki oğlu...