YÜREK IŞILTISI Bölüm 104

8 9 0
                                    

101

Elini daha çabuk tutmaya çalıştı; ama bu kez eli ayağına dolanmaya başladı. "Soğukkanlı ol" dedi kendine. Eski ritmine döndü ve devam etti. Ateşi yakar yakmaz kendini çok iyi hissetti. Giderek parlayan ve büyüyen alevlerin gölgesi yüzünde dans etmeye başlamıştı.

Isı gerçek etkisini anca gösteriyordu bedeninde. Isındıkça da kafası yerine geliyor, gelecek günler ne kadar zorlu olsa da başaracağına dair hayaletsi bir his vardı içinde. Üşüyen yerleri kendine gelmişti iyice. Teneke kupada erittiği sıcak sudan içti. Açlık hissediyordu. Yaşlı adamla son saatlerini düşündü.

Gözlerinden yaşar süzülüp düştü yere. Sonra ailesini düşündü. Onları hiç bu kadar yoğun özlememişti. Bu gece çok fazlaydı özlem. Bunun yalnız oluşundan kaynaklandığını düşündü. Yaşlı adamla geçirdiği günlerce böyle düşünceler olmazdı kafasında, fırsat bulamazdı ki. Yorgunluktan göz kapakları düşmeye başlamıştı. Ateşe odun attı. İki mızrağı yanındaydı, baltası ve bıçağı. Mızraklardan birini eline aldı, çevresine baktı, zifiri karanlıktan ve koyu sessizlikten başka bir şey yoktu. Gözleri tekrar düştü. Uzandı barınakta. Kısa bir süre sonra bir ses duydu ve gözlerini açtı korkuyla. Mızrağı iki eliyle sımsıkı tutmuştu, oturdu. Sese kulak kesilmişti.

Bir şey kar üstünde süratle ilerliyordu. Kara bata çıka ilerleyen bir şey. Bu ses bir tane değildi.

Yerinden kalktı mızrağı tutarak. Kalbi korkuyla çarpıyordu. Ateşe odun attı. Çevreyi kolaçan etti.

Ayak sesleri kesilmişti. Ama birden bir nefes sesi geldi kulağına. Ses arkasından geliyordu. Orada onu mideye indirmek için fırsat kollayan bir canlı vardı, kurttan başka ne olur ki. Ama başka bir canlı da olabilirdi. Merak ve korku iç içe geçmişti. Korkusunu bastırmak için çabalıyordu. Nefes sesi uzaklaştı birden, o şeyin ayak sesleri uzaktan geliyordu ve sonra duyulmaz oldu. İsa rahat bir nefes alıp barınağına uzandı, gözlerini kapadı. Çok kısa bir süre sonra malum ayak sesini yine duydu ve yine hemen oturdu yerinde. Mızrak elinde bekliyordu. Kurt aniden ateş aydınlığına girmişti. Hırlayarak ve süratle gelmişti, İsa onunla bir an göz göze gelmişti, ağzından salyalar akan kurt açıktan deliye dönmüş gibi fena bakıyordu. İri ve parlak dişleri günlerdir bir parça et ya da kemik yüzü görmemiş olmalıydı.

Çok süratle ve kontrolsüzce atak yapan kurdun bir ayağı ateşin kenarındaki köze değince çığlık bastı ve gerisin geri gitmek istedi, patinaj yaptı ve güçlükle toparladı ve basıp oradan uzaklaştı. Zifiri karanlıktan sesi soluğu duyulmuyordu. İsa bu duruma çok sevinmişti ve güldü. Yine gülüyordu, gülmesi yarıda kesildi, karda ona doğru gelen bir ses duydu. Diğer kurt devreye gitmişti. Ötede bir yerdeydi kurt. İsa bağırmaya başladı, belki korkup kaçar gider diye; ama kurt buna aldırış etmiyordu, karanlıkta hırlıyordu, merak etme, işini bitireceğim der gibi, ara ara hırlıyor, sonra yer değiştiriyor, hiç umulmadık yerden başlıyor hırlamaya, sonra yine hırlıyordu. İsa elinde mızrakla bekliyordu. İkinci kurt çok daha zekiydi anlaşılan. Oysa önceki çok heyecanlı ve paldır kültür bir saldırı yapmıştı. İkinci kurt ise işkence eder gibi çalışıp duruyordu. İsa, kurt ha oradan gelecek, ha şuradan gelecek diye bekliyor; ama her seferinde düşüncesi boşa çıkıyordu, kurt çevresinde dört dolanıyordu, zaman akıp gidiyordu. Bu iş İsa'yı deli etmiş ve çok yormuştu. Kurt psikolojik bir üstünlük elde etmişti, İsa böyle bir şeyi bilmiyordu ve yaşlı adam da ona bundan hiç söz etmemişti, söz etse bile olayın sıcaklığıyla hatırlamasına imkan yoktu. "Pis bunak, gitmemi istedin ve kurtlar işimi bitirecek!" diye söylendi, ama öyle kolay değil, gelin ve beni indirin!" 2. kurt orada bir yerde uzanıp bekliyordu. Ara hırlıyor; adeta "ben buradayım, ensendeyim, işini bitireceğim" diyordu.

İSA YERYÜZÜNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin