104
Ateşe odun attı, barınağa geçti ve uyku tulumuna benzer çuvalın içine girdi. Mızrakları yanındaydı. Gözleri yorgunlukla kapandı.
Genç adam gözlerini açtı. Gün aydınlanmıştı. Kalan eti yedi, ateşi söndürdü, eşyalarını toparladı ve yola koyuldu.
Birkaç saat boyunca ilerledi. Kar yağmaya başlayınca ve çok geçmeden tipiye çevirince ilerlemek imkansız hal aldı ve gövdesi oyuk devasa ağacın oyuğuna attı kendini. Karı seyrederek düşüncelere daldı. Hem dinleniyor hem de yağışın durmasını ya da azalmasını umuyordu. Çok geçmedi ve kar gücünü yitirmeye başladı ve sonra havada dönen tek tük serseri kar tanelerine dönüştü ve genç adam da yola koyulmuştu.
Kayalık bir tepenin eteğinden geçiyordu. Burada ağaçlar daha seyrekti ve eski çağlardan kalma gibiydi. Birkaç saat daha geçti. Çok yorulmuştu. Ama akşama fazla kalmamıştı. Devam etmede zorlanıyordu ayakları. Bazen derin kara batıyor, kurtulmak için çok çaba harcıyordu, zemini iyi seçmesi gerekiyordu, sert sandığı zemin aniden göçüyor ve kara gömülüyordu. Zorlu ve yavaş ilerleyiş bezdiriciydi, yavaş ilerlemesi çok canını sıkıyordu. Gücü tükendiğinde, artık pes ediyorum diyeceği sırada bunu bir oyun olarak düşünüyordu. Varması gereken hedefi ya da ne kadar yol aldığını hiç düşünmüyordu. Bir şekilde ilerlemesi lazımdı.
Yüz metre ayaklarının yorgunluğunu hissetmeden ilerliyorsa; diğer yüz metrede öle öle ilerliyordu. Yaşlı adam ona maraton koşucularının böyle hissettiğini anlatmıştı bir keresinde. Bazen; "şurada sırt üstü uzanıp her şeyi boş versem, ölüp gitsem" diyordu, Bu güçlükten tamamen kurtulmak çare gibi görünüyordu gözüne, ölünce ilerleme zahmeti biterdi; ama ormanda böyle yok olup gitmeyi asla istemezdi. Parmak uçları kesik eldivenleri takmıştı. Arada durup onlara hohluyordu nefesini. Özellikle canından bezdiği anlarda kafasına berbat düşünceler geliyordu, bir imkansızın içinde olduğunu ve ne yaparsan yapsın başaramayacağı mesela. O zaman inceldiği yerde kopardı; ama bu düşünceler onu öfkelendiriyor, hırlandırıyor ve devam etme gücü veriyordu. Durup ağaç dallarından kar ayakkabısı yapmaya girişti; ama beceremedi. İpe benzer malzemeleri yoktu. Ayrıca bu ilk denemesiydi. Güzel şeyler düşünmek için canla başla gayret ediyordu. Güzel şeyler içinde müzik gibi dolanıyordu. En çok sevdiği şeyleri, yapmaktan en çok hoşlandığı şeyleri aklına getiriyordu, o anıları... Ailesine kavuşma düşüncesi içini alevle havalandırıyordu adeta. Acıkmıştı. Ayaklarına ağrılar saplanmıştı. Şu şişesinden su içti. Azıcık su ona çok büyük bir moral ve güç vermişti ona. İçi yanmıştı susuzlukla. Açlığın delirtici etkisini hissediyordu. İlerlerken çevreyi inceleyip duruyordu. Burada bir yerlerde saklanan yiyecekler vardır düşüncesiyle. Nerdeyse tükenmişti. Ama en az 300 metre daha gitmeden pes etmeyecekti. 300 metre 300 metreydi. Her seferinde böyle yaparsa büyük bir dayanıklılık kazanırdı. Ha, yiyecek meselesi. Onu mutlaka çözecekti bir şekilde. Ama durmaya karar verdi. Çünkü akşam yaklaşmıştı.
Barınağını yapmış ve ateş yakmıştı.
Hava zifiri biçimde kararmıştı. iri ağacın yanına kurmuştu barınağını. Duman yükselip ağacın dalları arasından dağılıyordu. Ateş çatırdayarak yanıyordu. Isınmak ve dinlenmek en güzel şeydi hayatta. Ah bir de yiyeceği olsaydı dünyadaki en mutlu insan olurdu. Ağaçtan bir hışırtı sesi geldi. Dalların arasına tünemiş bir kuş olmalıydı. Bakındı; ama göremedi. Dalların sıkılığından ağaca tırmanmanın da imkansız göründüğünü fark etti.
Bir tüfek patlamasıyla ormanı inletti. Ses çok yakından gelmişti. Anlaşılan ormanda yalnız değildi. Onlardan yiyecek isteyebilirdi ya da onlardan yiyecek çalabilirdi. Önce onların nasıl tipler olduğunu öğrenmeliydi. Araştırmak için yola çıktı. Yüz metre aşağı kısma indi. Ağaçların arasından kamp alanını gördü, ateş başında biri vardı. Seçemedi. Biraz daha yaklaştı. Bu hemen hemen kendi yaşından bir erkek çocuktu. Bir ses duydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSA YERYÜZÜNDE
Misteri / ThrillerZengin aile şehirden kaçıp vahşi ormana sığınmak zorunda kalmıştır, bir mağarada yaşamaktadırlar ilkel insanlar gibi, babanın peşinde bir mafya vardır. Aile ormanda hayatta kalmaya çalışırken birçok zorlukla karşı karşıyadır. Evin 14 yaşındaki oğlu...