133
Zaman ve mekan kavramından bir anda koptu ve sisler içinde ormanın bir yerinde buldu kendini. Bahar ayıydı. Burası oturdukları mağaraya yakındı: Bir küçük gölün önündeydi. Göl çiçek yapraklarıyla doluydu, yosun, bitki ve renkli balıklarla dolu dibi görünüyordu. Suda yüzen meleği gördü. Saçları uzundu. Sesleri duydu. Gölün kenarındaki sarmaşıklı ağacın altında çimenlerin üstünde annesi, babası ve küçük kardeşi vardı. Yerdeki örtünün üstünde kahvaltı yapıyorlardı. Babası meleğe seslendi.
"Baba ben geldim, kayıp oğlun nihayet döndü evine." diye seslendi genç adam. Babası dönüp bakmadı bile. Annesine seslendi. O da dönüp bakmadı. Kardeşine seslendi. Yine yanıt yoktu. Meleğe seslendi. "Güzel kız, ben geldim!" dedi. Ondan da yanıt alamadı. Bunların neyi vardı böyle? Suya giriyordu, baktı, gölgesini göremedi. Korktu. Ölmüş müydü yoksa? Birden düşten çıktı.
Oturmuştu ve ağlıyordu. Acı hissediyordu. Cidden kaybettiğini ve bir zaman sonra resmen kaybedeceğini düşünüyordu. İçinden fena acı bir ağıt yükseliyordu. Bu ağıt birçok şeyden dem ala ala süratle büyüyordu. Ailesini bir daha göremeyecek olma düşüncesi perişan ediciydi. Özlem çılgın bir safhadaydı.
"Şüphe etme. Yazdıklarım iyi sonuçlar verecektir. Yazdıklarım yerine ulaşacaktır. Yerine ulaşmazsa bile evrenin kalbine dedim. Gereği yapılacaktır. Söylemesem olmazdı. Söyledim. Sözler çıktı ve üstelik belgeli. Eğer bu ormanda geberip gidersem çakala kurda... öteki tarafta yetkili mercilerin karşısına çıkıp derim ki: Ben derdimi dile getirdim ve sizden gereğinin yapılmasını inanarak bekledim. Peki, siz neden gereğini yapmadınız?"
Ne demişti usta: "Evrenin kalbine yazılan hiçbir mesaj boşa gitmez. Değerlendirilmeye alınır kesinlikle. Ama sen büsbütün samimi ol yeter ki. Mücadele edenlerden ol yeter ki ve hedefine yürü. Yüreğinde ne varsa, ne kadar güç varsa. Kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak o güçlükleri aşmaya çalışmalısın. Önüne sayısız engeller yığılacaktır. Unutma; her hareketinle, düşüncenle, tepkinle evrenin kalbine bir mesaj yazarsın. Hiçbir mesaj da boşa gitmez. Ne yap et; hayatta kal. Bu artık senin hayatta kalma savaşın değil; görevin! Göster onlara. Ailene yaşadığını. Onlara kavuş. Seni alt etmek isteyenlere haddini bildir! Çerez değilsin sen!"
Gözyaşları dinmişti, içi sakinleşmiş ve kendine gelmişti.
O akşam ve gecesi çok zordu ve zaman çok ağır ilerliyordu sanki. Ama bütün olumsuz düşüncelerden ve açlığın darbelerinden sıyrılıp uykuya daldı. Sabah olup uyandığında kabus bir geceden uyanmış gibi hissetti kendini. Ayağa kalktı. Kuvvet hissediyordu.
Toparlandı ve yola koyuldu.
Mola vermişti birkaç dakikalığına. Haritayı çıkarıp baktı
Nerde olduğunu, ne tarafa gitmesi gerektiğini ölçüp biçip tarttı. Devam etmeliydi aynen. Bastı.
Bambaşka bir kararlılıkla düşüncelere dalmışken nasıl yiyecek bulacağına dair düşünceler dönüyordu beyninde. En akla gelmedik yerlerde av vardı mutlaka.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSA YERYÜZÜNDE
Mistério / SuspenseZengin aile şehirden kaçıp vahşi ormana sığınmak zorunda kalmıştır, bir mağarada yaşamaktadırlar ilkel insanlar gibi, babanın peşinde bir mafya vardır. Aile ormanda hayatta kalmaya çalışırken birçok zorlukla karşı karşıyadır. Evin 14 yaşındaki oğlu...