72
Gün doğmuştu. İsa gözlerini açtı. Pencereden dışarı baktı. Kar yağıyordu. Pantolonunu ve yeni giysilerini giyip odadan çıktı.
Karı koca mutfakta oturuyordu. Kadın yemek yapıyor, kocası ise masada taşları yontup düzeltiyor, ona belli şekiller veriyordu törpüyle. Evin diğer sakinleri yoktu.
"Günaydın, efendim. O nerde?" diye sordu kadına.
"Kim nerde?"
"Tek gözlü."
"Kartal, gitti."
"Nereye?"
"İşi var, seni biz evine götüreceğiz, öyle söyledi."
İsa gülümsedi. O tehlikeli bakışları olan pis kokan heriften kurtulduğuna seviniyordu. Bu insanlar çok çok iyiydi. İnsani kavramları, kibarlıkları ve incelikleri vardı çünkü. Onlarda kabalıklardan; diğer deyişle ayılıktan eser yoktu.
"Sana yiyecek bir şeyler vereyim. Otur masaya, evlat."
Masaya oturacaktı.
"Tuvalet nerde, efendim, af edersiniz?"
"Dışarıda. Kapının soluna gittin mi küçük yapı."
İsa dışarı çıktı. Çevreye şöyle bir bakındı. Güzel bir yere benziyordu burası. Çiftliğin salık köpeği İsa'yı görür görmez havlayarak koştu. İsa içeri kaçtı. Kapıyı sert kapamıştı. Evin hanımı geldi: "Korkma evlat. Gel benle."
Önden gitti kadın. Dışarı çıktı ve köpeği çağırdı. İsa arkasındaydı.
"Korkma. Elini uzat. Okşa onu. Seni koklasın ve tanışın." Gerçek üstü masal canavarını andıran iri ve güçlü köpek dik dik bakıyordu İsa'ya. Isıracak gibi.
"Korkma. Elini uzat. Tanı onu; okusun seni. Hayatta birçok saçma sapan düşmanlık insanların birbirini iyi tanımamasından türer."
İsa onu okşadı ve köpek onu kokladı.
"Onu gördüğünde koşarsan peşinden koşarak gelir. Sakin olman gerekir. Isırmaz. Oyun oynamak ister sadece."
İsa o günü hiç konuşmayan evin babası yanında onun taş dizmesini ve pencere önünde yağan karı seyrederek geçirdi. Diğerleri ortalıkta yoktu. Evin hanımına sordu, "işleri var" cevabını aldı, akşam olunca karı kocayla yemek yedi ve kadın, "sen artık uyu, yarın her şey çok güzel olacak" dedi ve odasına çekildi.
Gece yarısıydı.
İsa uyandı. Kapı dışından ayak sesleri duymuştu. Birileri bir şeyler konuşuyordu. Kalktı. Komidinin üstündeki mumu yaktı. Loş karanlıkta ilerledi. O sesler yok olmuştu. İlerledi. Mutfağa yaklaşmıştı. Mutfağın kapalı kapısının altından ışık yansıyordu. İçerden ses seda yoktu. Geri döndü. Odasına girdi. Muma üfleyeceği sırada kapısının kilit yerinden bir ses duydu, kalkıp baktı, kapısı kilitlenmişti. Kapıyı neden kilitlemişlerdi ki? Mumu söndürüp yatağına geçti. Odanın penceresi yoktu. Burada kapana kısılmış gibi hissetti kendini. Yatağına geçip ailesini düşünerek tekrar uykuya daldı.
Sabahın erken saatleriydi. İsa sese uyandı, anahtar kapı kilidinin sesini duymuştu. Kapı açıldı. İçeri giren evin annesiydi, sevecenlikle sordu: "Günaydın İsa, iyi uyudun mu?"
"Teşekkür ederim, efendim."
"Kahvaltı zamanı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSA YERYÜZÜNDE
Mistério / SuspenseZengin aile şehirden kaçıp vahşi ormana sığınmak zorunda kalmıştır, bir mağarada yaşamaktadırlar ilkel insanlar gibi, babanın peşinde bir mafya vardır. Aile ormanda hayatta kalmaya çalışırken birçok zorlukla karşı karşıyadır. Evin 14 yaşındaki oğlu...