Yatakta ki kıpırdanmalardan ve o iğrenç alarm sesinden anladığım kadarıyla sabah olmuştu.
İddia ederim ki amcam yine kahvaltıyı hazırlıyordu.
Bu adam hiç bıkmıyor mu habire yemek yapmaktan anlamıyorum.Yanımda yatan su aygırını uyandırmak için yataktan birazcık doğruldum ve
"Uykucuuuuuu!!!!!!"
Diye bağırarak üstüne atladım.
Bu sabahları seviyordum.
Gün ışığı çıktım mı insan güzel hisler veriyor.Ben hariç..
"Ay Afra, ne var sabah sabah uyusana."
"Uykum yoook!
Kalk hadi uykucuuuu, huhuuuu.
Bak eğer kalkmazsan amcamın o muhteşem sabah kahvaltısını kaçırırsın kalk hadiiii.""Ayyyy off tamam kalktım."
Deniz de yataktan kalkatığına göre artık hazırlanıp aşağıya inebiliriz.
Lavabodan çıkan Deniz ile birlikte aşağıya indik.
Ve, evet. Tam da tahmin ettiğim gibi, amcam yine döktürmüş."Günaydın prensesler, sofraya geçin şimdi hemen geliyorum."
Sofraya oturduk.
Amcam sofraya bir kaç şey getirdikten sonra kahvaltımızı ettik.
Denizle birlikte çantalarımızı alıp okula gitmek için evden çıktık.
Taksiye bindik ve yarım saat sonra okulun önünde indik.
Deniz benim sınıfımdaydı, ne şans ama.
Sınıfa girdik ve çantamı aramaya koyuldum dün okul kilitli olduğu için içeride kalan çantamı alamamıştım.
"Deniz çantamı görebiliyor musun?"
"Hayır Afra herhalde çalınmış."
"Bu okulda mı?
Abartma istersen buraya gelen her insan zengin Deniz.""Haklısın aslında. Peki o zaman nerede?"
"Dur ben bi Handeye sorayım."
Hande'nin yanına gittim.
"Günaydın Hande."
"Günaydın Afra nasılsın."
"Iyiyim saol. Sana bir şey sorucam dün çantamı okulda unuttum da sen gördüm mü acaba? "
"Hayır canım görmedim. Kayıp eşya bürosuna bak istersen belki hademelerden biri oraya götürmüştür."
"Tamam saol."
Deniz'in yanına gidip kolundan tuttum ve kayıp eşya bürosuna gittik. Maalesef ki çantam orada da yoktu. Neyse artık bulmanın hiç şansı yok.
"Afracığım sıkma canını alt tarafı bir çanta."
"Canımı sıkan şey çanta değil Deniz.
Annemin bana verdiği kolye, bana kalan tek hatırası o çantadaydı. Annemin kolyesi."Ağlamaya başladım. Deniz de çok üzülmüşe benziyor. Bana sarıldı.
Bu kız iyi ki benimle.
Annem gibi ben her üzüldüğümde sarılıyor canım benim.
Deniz ile birlikte sınıfa gittik.
Hande ve Tolga'yı alıp okulun yakınlarında ki bir kafeye oturduk. Zil çalınca derse geç kalmamak için fazla uzaklaşamazdık.Hepimiz birer milkshake sipariş ettik.
Siparişler gelene kadar sohbet ediyorduk.
Bir anda kafenin kapısı açıldı ve o kapının üzerinde duran çanlar öttü.İçeriye dört erkek iki kız girdi.
Ve hepsi de bir masaya oturdu.Önüme döndüğüm de Hande çok şaşırmıştı.
"Ohaaaaa. Tolga baksanaa. Onlar. Yine toplanmışlar."
Tolga dönüp o gruba baktı ve
"Şaka yapıyosun. Oğlum onların grubu dağılmamış mıydı yaa?"
"Demek ki tekrar bir araya gelmişler."
Şaşrmıştım ve Handeye sordum.
"Onlar kim Hande?"
"Onlar bizim okulun en tehlikeli ve enteresan grubudur. Karanlığa bulanmış garip tipler yani. Gruptakiler hariç kimseyle takılmazlar.
Bunlar geçen yıl ayrıldı, dağıldı yani.
Şimdi tekrar toplanmaları dünyanın 8. harikası falan olmuştur.""Peki bu grubun bir adı var mı?"
"Olmaz mıı?"
Araya hemen Tolga atladı bana yaklaştı ve gözlerini kocaman açıp kısık ses ile
"Uyumsuzlar."
Dedi. Resmen tüylerim ürperti.
Deniz de
"Woow, etkileyici."
Dedi.
Sonra Tolga histerik bir gülüş atarak arkasına yaslandı.
Hande Tolga'ya
"Tolgaaaa, salak mısın ne o hareketler öyle gören sanır gizli bir görevdeyiz devlet sırrı konuşuyoruz."
Deniz, ben ve Hande güldük. Tolga hariç tabi.
Hande bana"Bak Afra öncelikle sen Tolga'yı takma o kendi aleminde öylece yaşıyor. Sonra ise o kadar da korkutucu değiller. Yani okulun en karanlık tipleri olabilirler ama sen onlara bulaşmazsan onlar da sana bulaşmazlar."
Hande'ye döndüm ve
"Peki bunlar neden dağıldı."
"Aslında orasını kimse bilmiyor, ama bir söylentiye göre, uyumsuzlar grubunda ki herkesin aileleri bu grubu dağıtmaya çalışıyormuş. Ve bu nedenle hepsinin aileleri başka şehirlere taşınmış böylece grup dağıldı."
Araya Tolga tekrar atladı
"Bence bu grubu yeniden bir araya getiren kişi Mert."
Dedi. Ben de meraklı gözlerle Hande'ye döndüm.
"Mert kim?"
Dedim. Hande de eliyle arkamda sandalyesine resmen yatak gibi yayılmış bacağını öbür bacağının üstüne atmış bir vaziyette oturan çocuğu gösterdi ve açıkladı.
"İşte Mert."
Arkamı döndüm ve gözlerime inanamadım.
Bu beni o gece kurtaran çocuktu gözlerimi fal taşı gibi açtım. Ve Hande devam etti."Mert Ateş. Nam-ı diģer Uyumsuz.
Grupta sadece onun nam-ı diğer adı var bir başkasının yok. Kendisi grup lideri, aynı zaman da profeyonel basketbolcu.""Okul takımında mı oynuyor?"
"Hayır şuanlik kendi çapında oynuyor, tabi daha önceden profesyonel takımlarda oynamisligi var.
Koç onu takım kaptanı yapmak istedi ama o istemedi.""Neden?"
"Çünkü fazla insanla konuşmayı sevmez ve bizim okulda çok tiki kendini beğenmiş insanlar var bilirsin. Kaptan olsa habire kavga çıkar."
Milksahkelerimiz geldi tam önüme dönecekiken kafasını çevirip bana baktı. Onun bana baktığını görünce hemen kafamı önüme çevirdim. Ve milkshakemi yudumlamaya başladım.
~○~○~○~○~○~○~○~○~
1 saat sonra
~○~○~○~○~○~○~○~○~Milkshakelerimiz bitti ve artık kalkmamız gerektiğini düşünuyorduk.
Hesabı ödedik Deniz Tolga ben ve Hande kafeden çıktık.
Çıkarken dönüp ona bir daha baktım ama o
Başka şeylerle uğraşıyordu beni hiç görmemişti.Eve vardık ve amcam.
Ah amcam ah, yine yemek yapmış akşam yemeğini yedik ve Deniz ile odama çıktım ikimiz de çok yorgunduk anında kafaları vurup yattık.Daha çok Mertli ve Afralı sahneler geliyor..
Beğenip yorum yapmayı unutmayın canlaaar..😘😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERAF
RomanceRuhu çalınmış bir insanın bedeni kaç yazar? Ölü gibi yaşamaktansa ölmeyi tercih eder bir insan. Ama ölemez. Çünkü onun ölmesine yasak koymuş biri var. Başında bir melek gibi o görmese de bekleyen biri var. O her şeyden umudunu yitirmiş, yaşamaktan...