Yarım saat sonra Mert beni Bi yere getirmişti sahildeydik ama çok sakindi ve kimse yoktu sadece Bi kamyonet vardı.
Mert arabayı durdurdu ve indi ben de onun arkasından indim. Kamyonete doğru ilerledi ben de onu takip ettim, kamyonet; hani şu köfte arabaları var ya aynı ona benziyordu.
Mert kamyonetin arkasına yürüdü ve Bi adam oturuyordu arkası dönük.
Şu açılır kapanır bez sandalyeler var ya ona oturmuş başında hasırdan şapkası ile bir elinde olta balık tutuyordu.Mert adama yaklaştı ve sağ eli ile adamın sol omuzuna vurup,
"selam, peder!"
Dedi. Önce şaşırdım o adamı gerçekten babası sandım sonra adam arkasını döndü ve Mert'i görünce önce şaşırdı sonra,"oooo oğlum hoşgeldin,gelir miydin sen buralara?"
Diyip espritüel bir gülümseme sergiledi.
Mert de,
"aşk olsun peder olur mu hiç öyle şey."Dedi. Sonra peder dönüp bana baktı, bana bakaraktan Mert'e,
"aşk olsun evlat, aşk olsun."
Dedi ben de utandım tabi ki de.
"hoşgeldin kızım."
Dedi peder bana.
"hoşbuldum efendim."Dedim. Hemen geliyorum dedi ve kalkıp gitti kamyonete bez sandalyenin yanında küçük tahta bir masa vardı üzerinde de bir bardak çay vardı çay sıcacıktı yeni konulmuş belli en fazla iki yudum alınmıştı.
Peder kamyonetten elinde iki tane sandalye ile çıktı Mert hemen koşup elinde ki sandalyeleri aldı.
"ah be peder söylesene bana ben alıyım niye yoruyon kendini."
"olsun evlat olsun, geçin oturun çay koyuyorum size."
"ben koyardım peder."
"oturuuuun, yaşlandım da bi iki çay koyamayacak kadar değil çok şükür."
Peder içeri girdi biz de Mert ile oturduk.
Deniz o kadar sakindi ki yüzüme yüzüme vuruyordu dertleri.
Rüzgar getiriyordu denizden alıp.İçime kocaman bir hava çektim.
Mert çektiğim havayı duydu, oturduğumuzdan beri bana bakıyordu zaten.
Sonra dönüp ona baktım.
"rüzgar bile kıskanıyor seni, rüzgar, daha önce kimseye bu kadar güzel esmemişti, kimse onun karşısında bu kadar güzel olmamıştı."Sonra saçımı sağ elim ile yandan ayırdım.
"şöyle yapınca sana deli oluyorum.
Bana söz ver benden başka kimsenin yanında saçına oynama olur mu? "" neden ki? "
" çünkü benim sende gördüğümü görmelerinden korkuyorum ufaklık. "
Mert adeta bir deniz olmuş beni de kendisiyle beraber sürüklüyordu, işin aslı şu ki bundan asla vazgeçmek istemiyordum.
" söz. "
Bizim birbirimizin gözlerinin içine bakışımız esen rüzgarı bile ortadan ikiye kesti. Dağlar çatlardı bizim nefesimizden, kuşlar göçerdi üstümüzden.
Sonra peder geldi ellerinde çaylarla.
Arkamızdan geçti bez sandalyesine oturdu onun geldiği rüzgarında anladık ve ikimizde kenetlendiğimiz gözlerimizden ayrıldık bir anda aniden.
"bozmasaydınız gençler, çok güzeldiniz."
Gülümsedik birbirimize bakarak.
"ee evlat özlettin kendini."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERAF
RomanceRuhu çalınmış bir insanın bedeni kaç yazar? Ölü gibi yaşamaktansa ölmeyi tercih eder bir insan. Ama ölemez. Çünkü onun ölmesine yasak koymuş biri var. Başında bir melek gibi o görmese de bekleyen biri var. O her şeyden umudunu yitirmiş, yaşamaktan...