49. Bölüm: İzler

553 42 4
                                    

Korkum ölmekten değil, benim asıl üzüntüm ben ölürsem arkamda yarım kalan hevesler bırakmam.

Yarım kalan hevesler, daha tamamlanmamış mutluluk payını alamamışsın. Ne kadar kötü değil mi? Benimle evlenmeyi bekleyen bir adam var. Beni ailesi olarak gören birbirinden değerli beş tane insan var, evlenmemi isteyen ama benden ayrılacak olacağı içinde pek istemeyen kardeşim Deniz'im var ve amcam.. Bana baba olan yeri geldiğinde de anne olan bir amcam var.

Güzel bir tablo oldu değil mi gözünüzde? 

Ama bu tabloyu her an kaybedecek bir anın içindeyim. Şu an içinde bulunduğum araba Mert'in olması için her şeyi verirdim. Ben şu an kimin arabasında ve neredeyim, nereye gidiyorum, beni kim götürüyor?

Bir saniye önce sakin olmalıyım.

''Sakin ol Afra, sakin ol kızım sakın ses çıkarma ve düşün en son ne hatırlıyorsun.''

Kendi kendime konuştuktan sonra en son ne hatırladığımı düşünmeye başladım.

''en son mutfağa girdiniz ve etrafı aramaya başladınız sonra arka bahçeye çıkan mutfaktaki kapının açık olduğunu fark ettiniz sonra da bahçeye çıktınız. Bahçede her şey yerli yerinde görünüyordu tekrardan içeriye girdiğinizde bir anda elektrikler gitti ve geri geldiğinde Burak ve Deniz yoktu, sonrası da ben de yok.''

evet korkuyorum çünkü korkmuyorum diyerek içimde ki tempoyu raylarına en fazla bir kaç dakikalığına oturtabilirim sonra raylarından geri çıkar ve bu daha kötü olur. Eğer ellerim, ayaklarım ve ağzım bağlanmamış olsaydı bu bagajdan çıkabilirdim. Ama maalesef ki yapamıyorum.

sessiz kalıp nereye gittiğimi beklemek zorundayım, bu şey gibi ölümünü hiç bir şey yapmadan  beklemek gibi. Size çok koyan bir şey ama elinizden de bir şey gelmediği için her şeyin hemen olup bitmesini bekliyorsunuz.

_________________

Birkaç saat sonra

_________________

Kahretsin! Uyuya kalmışım. Gözlerimi bir yatak odasında açtım. Oda çok şık dizayn edilmişti, her şey göz alıcıydı. Ama ben böyle olacağını beklemiyordum. Yüzüme su dolu bir kova fırlatılıp ellerim ayaklarım tahta bir sandalyede bağlı olurum diye düşündüm.

''Afra ya şükür edeceğine neler söylüyorsun, hangi katil  kurbanını böyle bir eve getirir ki öldürmeden önce? hoş beni kaçıran katil mi onu da bilmiyorum?''

ellerim ve ayaklarım, ağzım da çözülmüştü. Gelen ayak seslerini duyunca uyur pozisyonuma geri koştum. Kapı açılmıştı ve içeriye biri girip kapıyı kilitledi, işte bu beni korkuttu.

'' numara yapmak zorunda değilsin, uyumadığını biliyorum Afra''

Duyduğum genç ve kendinden emin bir ses tonuna sahip bir erkek vardı arkamda sandalyeye oturur bir vaziyette.

Yavaşça arkamı döndüm ve karşımda bacağını bacağının üzerine atan erkek oturuşu var ya o şekil oturuyordu. Ben de hemen yatakta oturur pozisyonu aldım ve dizlerimi kendime doğru çekerek içime kapanık bir oturma hali aldım.

Karşımda oturan adam gözlerini yere dikmiş bir elinde ne olduğunu bilmediğim bir şeyle oynuyordu. Karakteri bakışlarında o kadar gizliydi ki bana bakmasa bile küstahlığını anlayabiliyordum.

Gözlerimi ondan bir an bile kaçırmıyordum hatta kırpmıyordum bile. Çünkü eğer kırparsam o bir saniye içinde nelerin olabileceği film şeridi gibi geçiyordu gözümün önünden. 

''Sen kimsin?''

Kendine özgü tavrını ve duruşunu bozmadan bana cevap vermeye yeltendi.

''Amcanın beceremediği işi halletme emri aldım.''

MERAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin