16.Bölüm: Kolye

1.9K 95 2
                                    

Mert bana sürpriz yapacakmış.
Ne olabilir ki?

Akşam olunca Mert beni eve bıraktı.
Eve girer girmez uyudum. Deniz'e her şeyi yarın anlatacağımı söyledim.

~○~○~○~○~○~○~○~○~○~
Şu gıcık alarmın sesinden nefret ediyorum telefonu çöpe atıcam bir gün.

Kalktık hazırlandık Deniz ile. Siyah pantolon ve beyaz lacoste okul üniformalarımız.
Giyindik ve amcamın mükemmel ötesi kahvaltısını ettikten sonra okula gittik.

Sınıfa girdiğimizde bir anda Deniz ile Tolga birbirlerine sarıldı.

"Ne oluyo be?"
Şaşkınlıkla sorduğum sorunun cevabını almak için Deniz'in yanına gidip kolundan tuttum ve kenara çektim.

"Deniz birincisi neden Tolga'ya sarıldın?
İkincisi neden bana sen hiç bir şey anlatmıyorsun?"

"Şeyyy, Afra bennn.. Biz Tolga ile sevgiliyiz Afra."

"Ne! Ne zaman? Nasıl? Ilk kim açıldı? Ya neden anlatmıyorsun?"

"Tamam tamam anlatıcam ama akşama tamam mı şimdi beni sevgilim bekler hem sen de git sevgilinin yanına o seni özler biliyosun."

Tebessüm ettim ve onaylarcasın kafamı salladım ve bahçeye çıktım.

Okulun arka bahçesine gittim.
"Evvet!!"
Zafer çığlığı atmıştım. Arka bahçe bomboştu kimse yoktu. Uyumak için doğru zaman hem Mert'i de beklemiş olurum böylece.

Çardağa uzandım ve gözlerimi yumdum.
Bir kaç dakika sonra üstümde bir şeyler hissettim sonra ise yüzümde.

Gözlerimi araladığımda Mert'i gördüm. Üzerime kendi siyah ceketini atmıştı ve yere oturmuş elini yüzümde gezdiriyordu.

"Mert ben de seni bekliyordum da uyuya kalmışım."

"Biliyorum ufaklık."

"Nereden biliyorsun."

"Ben seni izliyordum. O kadar güzelsin ki uyandırmaya kıyamadım. Seni izlemek huzur veriyor."

Dişlerim gözükecek derecede güldüm.

"Söyle bakalım sürprizi görmeye hazır mısın ufaklık?"

"Evet artık göster sürprizini dünden beri meraktan 10 kilo verdim."

"Tamam tamam gösteriyorum." Dedi ve sırıttı.
Ben ayakalarımı toparladım ve Mert yanıma oturdu.

Çardağın arka tarafından büyük bir kutu çıkardı.
Kutu Mert'in üst gövdesini kaplayacak kadar büyüktü.

"Mert bu ne?"
Şaşkınlık içeren soruma Mert gülerek karşılık verdi ve

"Aç bak bakalım ufaklık o ne."

Hemen kutunun kapağını açtım ve bu oydu. Kaybolan sırt çantam.
Kafamı kaldırıp Mert'e şaşkınlıkla baktım.

"İyi ama nasıl?"

"O gün bahçede uyuya kaldın. Okul kilitlenecekti ve sen hala uyuyordun. Ben de çantanı aldım. Sen uyanıp gidene kadar seni bekledim.
Eve gidene kadar da seni takip ettim.
Bütün bu olanları neden yaptım diye merak ediyosundur. Çünkü sevgili değildik o zaman.
Açıklıyım..
Afra ben seni gördüğüm ilk andan beridir sana çarpıldım.
O gün seni araba kazasından kurtardıktan sonra da seni izledim. Sana bir şey olmasın diye.
Şimdi çantanı aç ve içindekine bak sevgilim."

Ben Mert'i ağzım bir karşı açık dinler iken elim çantama gidiyordu. Çantamı elime aldım ve açtım içinde ki her şey tam yerli yerinde duruyordu.

Eksik bir şey yoktu ama bir fazlalık vardı. Bir kutu.

"Aç içini ufaklık."
Mert'in sözüne uydum ve kutuyu açtım.

İnanamıyorum..

Bu...bu..bu gerçek olamaz değil mi?
Ama nasıl?

"Mert ama senn...."

Cümlelerim dona kalmıştı ve daha fazla ilerleyemiyordu, boğazım düğümlendi bir an.

Sağ gözümden bir damla yaş..

Tenimi gıdıklayarak ve içimi parçalayarak süzülürken kafami Mert'e çevirdim.

Ve ona sarıldım..

Sımsıkı..

"Kolyem."

Fısıldarcasına Mert'in kulağına söylemiştim bunu.
Tekrardan fısıldadım ona.

"Teşekkür ederim."
Mert beni sıkıca sardı.

"O sana annenden kalan tek şey.
Sen de bana annenden kalan tek şeysin."

Mert beni duygulandırmıştı.

Uyumsuz yine hiç bir şeye uymamıştı.
Kalbimi ellerine alan bu adam beni isterse her an hiç beklemediğim bir yerden vurabilirdi. Ben de bundan korkuyorum ya.
Beni hiç beklemediģim bir yerden vurmasından..
 
Mert, o..O çok başkaydı bambaşkaydı..

O hem hayallerin adamı, hem de imkansızlığı adamıydı.

Mert bedenini benden ayırdı ve kolyeyi elimden aldı.

"Arkanı dön ufaklık."

Arkamı döndüm ve Mert kolyeyi boynuma taktı.

Dudaklarının omuzumda son bulmasıyla irkildim bir anda.

Mert öptü..

Beni omuzumdan çok derin bir şekilde öptü.

Durdu ve şimdi sadece onlar orada duruyordu.

Evet dudakları sadece omuzumda duruyor, öpmüyor.

Başımı Mert'in omuzumda duran başına yasladım.

"Seni hak edecek ne yaptım ben Ufaklık ?"

İşte şu cümle..

İşte her şey bundan ibaret..

Ne yaptı?..

Bir insanın benim için kendini sorgulaması..

Hayatımda ilk defa bu kadar çok sevildim. Ve beni seven adam kendisini sorguluyor, ne yaptı da beni hak etti diye soruyor kendisine.

"Seni hak edecek ne yaptım ben Uyumsuz ?"

Aynı soruyu ben de ona sordum çünkü ben de bu kadar kusursuz bir insanı hak etmiyordum.

Ben her an canıma kıyabilecek bir kızım. Ve onun üzülmeye hiç hakkı yok.

Ama ondan ayrılmak da bir intihar değil mi zaten?

"Mert ben korkuyorum."

"Neyden?"

Başı hala omuzunda ve başım hala onun başına yaslı birbirimizle konuşuyoruz.

"Seni kaybetmekten. Senin de gitmenden.
Sevdiğim her şey gitti hayatımdan. Her şeyi kaybettim. Bak anneme o nerede ben neredeyim, o da gitti."

"Kaybettiğin son kişi oldu annen.  Bir daha hiç kimseyi kaybetmeyeceksin Afra sana söz veriyorum.

Ben gitmeyeceğim.."

Kafamı kaldırıp Mert'in gözlerinin içine baktım ve

"Gitme.."

Dedim ve sarıldım.
O da bana sarıldı.

Biz iyiyiz..

Güzeliz..

Kimse dokunmasın bize..

Gerekirse dondurun zamanı, durdurun dünyayı..

Biz karanlığın içinde ki beyaz noktayız..

Biz Uyumsuzuz..

MERAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin