Odada saatlerce kendimi sorguluyordum; acaba çok mu ileri gittim? Kırdım mı onu? Özür dilemeli miyim?
Kafamın içinde sürekli dönüp duran sorularla kendimi yiyip bitirdikten sonra Bi durdum..
Ve aşağıya inmeye karar verdim.
Kapıya kulağımı yasladım ve aşağıyı dinlemeye çalıştım.
Mert ne yapıyordu acaba?Elimi yavaşça kapının koluna uzattım ve kapıyı hafifçe araladıktan sonra ardıma bakmadan odadan çıktım.. Sessizce merdivenlere doğru yürüdüm, merdivenlerin yanında ki korkuluklara geldiğimde durdum ve salonu yukarıdan gözlerimle iyice yokladım.
Yok olduğum bir kaç saat içerisinde Uyumsuz ne yapmış anlamaya çalıştım ama her şey olduğu gibi duruyordu Uyumsuz ben odaya çıktım çıkalı hiç bir şeyi yerinden oynatmamış elinin ucunu bile en ufak bir şeye sürmemişti..
Uyumsuz nerede?
Sofra aynı şekilde duruyor ama uyumsuz..
O şöminenin karşısına geçmiş öylecene oturuyordu..
Merdivenlerden inip yanına ilerledim..
Onun sıcaklığını bedenimde hissedene kadar ilerledim ve en sonunda durdum..
Ben de onun dibine çöktüm.."Mert.. benn.. ö.. özür dilerim.."
Mert hala gözlerinden yaşlar damlatıyordu, o hala ağlıyordu..
"bak ben cidden çok özür dilerim, eğer seni kıracak ya da üzecek bir şey yaptıysam emin ol ki bilm.."
"şşşşşhh"
Beni susturan harfleriyle lafımı bitirmeme izin vermeden kestiği cümlemi bir daha tamamlayamadım..
"yapma böyle nolur Bi dinlesen beni.."
Mert beni umruna takıyor gibi durmuyordu, gözlerinde yaşlar içinde yanan bir ateş vardı.."seni yarın sabah istediğin yere götürücem, kurtuluyorsun bu ıssız lüks ve aptal evden.."
"mert öyle demek istemediğimi sen de biliyorsun.."
"insanlar bir sarhoşken bir de sinirliyken aklından geçirdikleri ve söylemek isteyipte söyleyemediklerini söylermiş.."
"saçmalık bunu kim uydurdu, iki işe yaramaz insan çıkıyor ortaya bir şeyler söyleyip atıp tutuyor ve sen de inanıyor musun? Hadi ama sen Uyumsuzsun.."
Mert sessizliğini korumaya devam ediyordu benimle konuşmayacak belli.. O zaman ben onunla konuşurdum.
" mert öyle demek istemediğimi biliyorsun öfkeyle söylenmiş bir şey işte uzatmaya gerek yok, yapma böyle lütfen.. "
" beni yalnız bırak.. "
Gözlerini şömineden ayrımaksızın bana yağdırdığı emire itaat edeceğimi sanması çok saçma..
"dediklerini dinleyeceğimimi sanıyorsun?
Hatırlatırım ben Uyumsuzsun sevgilisiyim..""afra çık yukarı kalbini kırıcam yoksa."
"kır!! Kır, dök, bağır, çağır, ama susma ya lütfen!! Tamam haklısın özür dilerim ama susma lütfen çünkü sen sustukça ben her saniye çürüyorım bunu yapma mert lütfen.. Anlat her şeyi bağırarak anlat söverek anlat döverek anlat ama anlat lütfen!!"
"odaya çık.."
Onca söylediğim şeye rağmen yinede bana odaya çık demesi sinirlerimi bozmuştu ve ben de kalkıp bir hışımla salonu terk edip onun yanından ayrılmıştım..
Odaya çıktığımda kendimi yatağa atıp yastığı ağzıma tıkıp çığlık atmıştım..
Bir süre o şekilde yatakta kaldıktan sonra uyuya kalmıştım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERAF
RomanceRuhu çalınmış bir insanın bedeni kaç yazar? Ölü gibi yaşamaktansa ölmeyi tercih eder bir insan. Ama ölemez. Çünkü onun ölmesine yasak koymuş biri var. Başında bir melek gibi o görmese de bekleyen biri var. O her şeyden umudunu yitirmiş, yaşamaktan...