''Gençleeeerrr kalkııınn kalkıınnn olay vaaaarrr huuuuu duymuyonuz mu laa kalkıın!!!!''
Gözlerimi araladığımda Mert ile sarmaş dolaş uyanmıştık yine. Evde çığlık atan sese yeni uyanmıştık ikimiz de.''
''Mert ne oluyo Burak niye bağırıyor sabahın köründe?''
''Bilmiyorum ki canım dur öğreniriz şimdi.''
Mert ile birlikte aşağıya indik ve tüm herkes esneye esneye salona geliyordu, daha kimse kalkmamıştı bile Burağın bu saatte ne işi vardı ki acaba?
''Olum ne bu sabah sabah şimdi he herkesi uyandırdın.''
''ya babuşlar olay büyük kıyamet yaklaşıyor galiba.''
''ya ne olmuş Burak dünya'ya meteor yağmuru mu bekleniyormuş?'' dedi Bensu.
''Ya ne yağmuru kızım ciddi bir olay var burada.''
''Olum söylesene çatlatma adamı meraktan.''
dedi Ateş.
Ve Burak tek bir kelime söyledi.''Furkan.''
Herkes şaşkın şaşkın Burak'a bakıyordu. Sonra elimi tutan Uyumsuz konuştu.
''Furkan mı?''
Mert derin derin nefes alıp vermeye başladı.
'' o şerefsizin adı anılmıycak demedim mi bu evde oğlum, sabah sabah bizi bunun için mi uyandırdın he?''
''Mert sakin ol Furkan kim, niye bu kadar çok sinirlendin?'' dedim.
Ateş araya girdi gergin bir şekilde.
''Ne olmuş o şerefsize, öldü de de rahatlayalım.''
''Millet, size bunu söylemek istemezdim ama bir kaç hafta önce Türkiye'ye geri gelmiş ama en kötüsü de burada İstanbul'da.''
''Neden gelmiş o karaktersiz yetmedi mi yediği dayaklar?'' dedi Arda.
''Biri bana burada ne olduğunu açıklayabilir mi acaba?''
artık meraktan çatlamak üzereydim ve bu Furkan denen şahısı merak ediyordum bizimkilere bu kadar ne yaptığını gerçekten merak ediyordum.''Bence bu konuyu kahvaltıda konuşsak daha iyi olur, kim omlet ister?''
Murat'ın ortalığı sakinleştirme çabaları gerçekten çok güzeldi ama ortalığın bir omletle dinmeyeceği belliydi ve bu soruya tabi ki de Burak el kaldırdı.''Tamam şimdi herkes odalarına geri gidiyor elini yüzünü yıkıyor üzerini giyinen herkes mutfağa geliyor hep birlikte yemek yapıcaz Burak sen de dahil. Hadi bakıyım!''
Ela herkese emir komuta verdikten sonra onun sözüne uyduk ve hepimiz gerisi geri odamıza gittik.
Mert ile odaya çıkınca yatağa oturduk biraz ve ben onun öfkeden kıpkırmızı olan çatık kaşlı suratını izliyordum. Bir süre onu izledikten sonra harekete geçmemin vakti geldi yoksa bu uzay gözlüm kendi kendine sakinleşemeyecekti.
İki elimi de yüzüne götürdüm ve yüzünü tuttum ellerimle.
Başını bana çevirdim ve gözleri gözlerime gelince durdum.''Sevgilim, uzay gözlüm. Ne olduğunu bana da anlatır mısın lütfen?''
Mert biraz daha sakin görünüyordu şimdi, en azından kaşlarını çatmayı bırakmıştı.
''O şerefsiz yüzünden hayatımız darmaduman oldu, o hayatında görüp görebileceğin en kötü insan Afra en kötü. Ondan hepimiz nefret ediyoruz.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERAF
RomanceRuhu çalınmış bir insanın bedeni kaç yazar? Ölü gibi yaşamaktansa ölmeyi tercih eder bir insan. Ama ölemez. Çünkü onun ölmesine yasak koymuş biri var. Başında bir melek gibi o görmese de bekleyen biri var. O her şeyden umudunu yitirmiş, yaşamaktan...