Yüzüme çarpan güneş ışığı cildimi taciz ederken beni de uyandırmaya yetti.
Gözlerimi azıcık araladım balkon açıktı ve dışarıdan esen rüzgar balkon kapısının önünde ki perdeyi havalandırıyorken görsel bir şölen oluşturmaya yetiyordu.
Arkamı döndüm ve Deniz yoktu saat kaçtı acaba?Başım çatlıyordu.
Elimi baş ucumda ki telefona götürdüm.
Saat 10:00
Nee!
Hemen hazırlanmam gerekiyordu.
Okula geç kaldım.
Dün gece..Dün gece Uyumsuzla beraberdim.
En son bana sarılmıştı ağlamama dayanamayıp.
Sonra beni inşaattan çıkardı.
Arabasına bindirdi ve beni evime bıraktı.Offf başım gerçekten çatlıyor. Herhalde o kadar çok ağlamışım ki gözlerimin yorgunluğu beynime ceza kesmiş.
Yataktan kalkmamla üstümü giyinmem bir oldu.
Hemen aşağıya indim ve Deniz ayakkabılarını giyiniyordu."Günaydın uyuyan güzel."
"Günaydın da beni neden kaldırmadın kuzen?"
"Kaldırdım kuzen, sen bana gelmeyeceğini söyledin ben de tamam dedim."
"Ya kuzen ben uyku sersemi ne dediğimi mi biliyorum?"
"Off kuzen off, senin şu uyku problemine bir çözüm bulmalıyız. Hadi hemen giyin ayakkabılarını."
Ayakkabılarımı giyindim ve Deniz ile birlikte evden çıktık.
Yine her zaman ki gibi yarım saate okula vardık.
Okula girdik ve sınıfa gittik.
Sınıfta Hande, Tolga ve Eda vardı.
Allah Allah neden bu kadar az kişi vardı acaba?Sınıfa girdik ve
"Günaydın millet de neden bu kadar az kişiyiz bu gün?"
Hande cevapladı
"Ya şu proje ödevi için bi kaç tane grup oluşmuştu ya, provaya gitmişler.
Yalnız garip olan bir tarafı var
Hepsi de prova yapacak aynı günü bulmuş.""Gerçekten bayağı garipmiş."
Dedim ve Deniz ile birlikte çantalarımızı sıraya bıraktık.
Hande, ben, Deniz ve Tolga dışarıya çıkıyorduk.
Hande ve Tolga. Eda tek başına takılmayı sevdiği için ona teklif yapmadılar ama ben yine de teklifimi yaptım."Edacığım dışarıya gelmek ister misin bizimle birlikte?"
"Hayır yeni kız sorduğun için saol ama beni biliyorsun ben böyle iyiyim."
Dedi ve hafifçe sırıttıktan sonra önüne dönüp kulaklıklarını tekrar taktı.
Biz de dışarıya çıktık, okulun binasının ana kapısının girişine yakın bir çardak vardı oraya oturduk.
Ve başım..
Vücudum bana inat eder gibi benim insanlara açığımı yakalatmak istercesine yapıyordu sanki.
Bir anda giren ağrının şiddetine dayanamayan ben, bir anda giren ağrı gibi çığlığı bastım."Aaaaaa!!"
Bizimkiler şaşırmış olacak ki hepsi bir anda yerinden sıçradı.
Ve Tolga
"Ne oldu be?"
Dedi şaşırmış bir şekilde.
Ben de başımı tutaraktan."Başım..Başım çok ağrıyor."
"Ne zamandan beridir?"
"Bu sabahtan beri."
"İlaç içtin mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERAF
RomanceRuhu çalınmış bir insanın bedeni kaç yazar? Ölü gibi yaşamaktansa ölmeyi tercih eder bir insan. Ama ölemez. Çünkü onun ölmesine yasak koymuş biri var. Başında bir melek gibi o görmese de bekleyen biri var. O her şeyden umudunu yitirmiş, yaşamaktan...