Mert'in dediği şey ile beynimden vurulmuşsa dönmüştüm adeta.
Amcam böyle bir şey yapmaz yapamaz o karıncayı bile incitemezdi."sen ne diyorsun ya ne öldürmesi amcam öyle bişey yapmaz Mert!"
"Afra bana bağırma!!"
Diye çıkıştı Uyumsuz.
"hey çocuklar sakin olun daha demin neydiniz şimdi nesiniz ne oldu sakin olun, bi durultun sularınızı indirin dalgalarınızı. Mert oğlum anlat şimdi bana sakince olan biten herşeyi ne oldu?"
"ya peder. Biz dün Afralarda kaldık amcası yurt dışından geldi benim kalmamı istediler kaldım sonra sabah kahvaltıya indik amcasının telefonu çaldı, zaten telefona bakınca suratı bi düştü, sonra mutfağa gitti. Ardından ben gittim çay almak için mutfağın bahçeye çıkan kapısında durmuş konuşuyordu. Zaten beni bilirsin asla ama asla o saygısızlığı yapıp başkalarının konuşmasını dinlemem, benim adım geçse bile. Ben çayları aldım tam kapıdan çıkacaktım ki amcasının"bunu Afra'ya yapamam. " dediğini duydum. Ya peder konu Afea olunca tüm dünyayı karşıma alırım biliyorsun beni. Sonra gittim yaklaştım ve tezgahın önünde durdum amcası dedi ki;" Bunu benden isteme yalvarırım, benden herşeyi iste ama bunu isteme çünkü yapamam. Afra'nın kızımdan farkı yok." dedi. Dinlemeye devam ettim ve kulaklarıma inanamadım.
"bu gece olmaz, olamaz ben daha yeni geldim bilmiyor musun izin ver o güzel kokusunu biraz daha içime çekeyim, onun biraz daha güzel, güler yüzünü göreyim." ben bunları duyunca çıldırdım sinirden ama ortalık karışmasın diye bişey demedim. Çayları alıp çıktım.
Yani peder senin anlayacağın Afra'yı amcası bugün yarın öldürebilir. Ve Afra ölürse ben de ölürüm biliyorsun. Afra'yı o evde tutamam. Yapamam. Bunu benden istemeyin. "Mert'e sadece öylesine şaşkın şaşkım bakıyordum. Elinden gelse kalkıp şu anda önüne gelen herkesi öldürebilirdi o kadar çok sinirliydi ki anlatılmaz. Her yerini sinirden sıkımıştı ellerini, dişlerini, yüzünü ve çenesinde ki o tek bakışta adamı kendine bağlayabilecek olan kemiğini de.
Mert sinirden oturduğu sandalyeden ayağa kalktı ve ellerini beline koyup durduğu yerde Bi ileri Bi geri dolanarak tur atıyordu sinirden.
Mert tur atarken peder olayı çözmüşe benziyor ki sağ eli ile sakallı çenesini, olayı çözmüş edası ile sıvazladı, ardından kafasını yukarı aşağı salladı ve ellerini masada birleştirip benimle konuştu.
"Afra kızım, bak şimdi ben sana bir şey söylemek istiyorum dinler misin beni?"
"tabi ki efendim buyrun sizi dinliyorum."
Peder o kadar çok zeki ve bilgili bir insandı ki ne derse desin ikna olmayan adamı bile ikna ederdi hem de tek bir sözü ile.
Onun verecek olduğu nasihatları ve bilgileri, anlatacağı hikayeleri, masalları, herşeyi o kadar çok merak ediyordum ki sabaha kadar konuşsa sabaha kadar dinlerim.
Ve bu konu hakkında da gerçekten bilgi sahibi olduğuna emindim ve kararım kesindi peder ne derse desin onu dinleyecektim."Mert'in anlattıklarını duydum ve iyice düşündüm. Ben Mert'i ilk defa birinin yanında bu kadar mutlu ve huzurlu gördüm. Ve kızım benden sana sır, Mert hiç kimsenin yanında böyle değil. Seni kaybetmekten korkuyor, ve senden başka kaybedeceği hiç bir şey yok inan. O yüzden seni korumaya çalışıyo bana kalırsa Mert'i dinle. Ben bu zamana kadar onun değer verdiği bir insan için yanlış bir şey yaptığını görmedim. Kalbini ferah tut. Hem daha demin her şeyin en önemlisi olan şey, güven diye konuşmuştuk. "
" biliyorum. "
Dedim kafamı yukarı aşağı sallarken.
Mert hala ayakta tur atıyordu.Hava da hafif bir turunculuk ve sarılık çok az da pembelik vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERAF
RomanceRuhu çalınmış bir insanın bedeni kaç yazar? Ölü gibi yaşamaktansa ölmeyi tercih eder bir insan. Ama ölemez. Çünkü onun ölmesine yasak koymuş biri var. Başında bir melek gibi o görmese de bekleyen biri var. O her şeyden umudunu yitirmiş, yaşamaktan...