67. Bölüm: İstihbarat

300 28 20
                                    

"Demek olan biten böyle babuş.
E bize niye söylemedin ki, yani biz de sana yardim ederdik."

"İşte o öyle olmazdı. Size anlatsaydım planı siz gerçekten üzülmezdiniz ve Esma'yı uyandiramazsin bunun için en doğrusu böyleydi."

"Hayatımız boyunca ağlayacağımıza on gün ağlayalım daha iyi diyorsun yani."

"Aynen öyle."

Salonda kahvaltı ederken Mert olanları ve bütün olayları merakı ile bekleyen Burağa anlattı.

Aklıma bir şey takılmıştı ve hiç beklemeden ona yönelttim sorumu.

"Mert ben sana bir şey diyecektim."

"Söyle sevgilim."

"Aaa, şey baleye gitmiştim de dolabımda bir kâğıt buldum üzerinde annemin gittiği günün tarihi yazıyordu. Sen mi koydun o yazılı kâğıdı."

"Hayır sevgilim ben öyle bir şey koymadım dolabına."

Dedi Uyumsuz ardına Burak ekledi.
"Kâğıt yanında mı deli yürek?"

"Yok bale binasında dolabında hala geri koydum. Neden ki?"

"Kahvaltıdan sonra gidip alabilir miyiz peki kâğıdı?"

"Alırız."

Mert sebebini merak ederek sordu.

"Birisinden mi şüpheleniyorsun?"

"Kimin yazdığını bulabilirim, ben bu kadarını soyliyim."

Bu üçlü sinsi gülüşler sergiliyordu birbirlerine ve kahvaltılarına devam ettiler.

~○~○~○~○~○~○~
2 saat sonra
~○~○~○~○~○~○~

"Sessiz olun bu binanın anahtarı sadece üç kişide vardır."

Dedim kısık sesle ve sessizce binanın içerisinde soyunma odasına doğru ilerleyerek.

"Diğer iki kişi kim acaba babuş?"

"Hocamız ve Deniz."

"Şş tamam sessiz olun sağdan girin."
Dedi Uyumsuz uyarı edasıyla.

"Ohoooo babuş sen nereden biliyorsun soyunma odasının yerini he?"

"Ya şuursuz soyunma odaları yazıyo kör müsün?"

"Tamam hadi girin sağdan."

Dedim ve sağ taraftan girerek soyunma odalarına geldik.

Dolabıma doğru yürüdük ve önüne geldiğimizde kapağı açıp içinde kâğıdı  arayan gözlerim ile dolabı süzdükten sonra kâğıdı buldum ve elime aldım.

"Işte burada."

Kağıdı elini uzatan Burağa verdim ve eline alıp iyice göz gezdirdikten sonra konuştu.

"Hiç kimse."

İlginç bir tavırla Burağa bakıyorduk ikimizde.

"Hiç kimse ne demek oğlum?"

"Hic kimse demek, hiç kimse demek babuş. Bu yazı bizim tanıdığımız hiç kimseye ait değil. Ne düşmanlarımıza ne de bizden birine."

"Nasıl ya, e kim yazdı o zaman bu yazıyı."

"Vallaha orasını bilemem deli yürek ama dış devletlerden biri ben soyliyim."

"Afra sana tanıdık gelmiyor değil mi sevgilim iyi bak."

Tekrardan yazıya baktım ve hala kimin olduğunu bir türlü anlayamamıştım.

"Hayır ama çok garip geliyor bana, yani böyle bir şey anımsatıyor gibi ama ilk defa da gördüm gibi bilemiyorum."

MERAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin