Sözlerimi duyar duymaz Arda birden arabayı sağa çekti. Direksiyonu tutan parmakları daha da kasılıp eklemleri beyaza döndü.
"Ne dedin? Konu biz miyiz?" Ani sertliği beni ürkütmesine rağmen göstermemeyi başardım.
"Evet, ama böyle yolun ortasında olmaz. Sessiz bir yere gidelim."
"Mutlu değil misin?" diye sorduktan sonra sesi gitgide sertleşti. "Sıkıldın mı? Bana sakın ayrılmak istediğini söyleme!" Ses tonu tehditkar olsa da susup geri çekilmek istemedim.
Elimi yanağına götürüp sevgiyle okşarken, sakinleşmesini umdum. İkna edici bir tonla, "Hayır Arda bunların hiçbiri değil. İnan bana senden ayrılmak aklımın ucundan bile geçmiyor." diye açıkladım.
Yüzünden ne kadar rahatladığı belli oluyordu. "Tamam o zaman, konu o kadar da kötü değil demektir. Hem ben de seninle konuşmak istiyordum zaten."
"Öyle mi? Konu?"
"Bence de sakin bir yere gitsek iyi olur."
Bir yandan onun ne konuşmak istediğini düşünürken, bir yandan da kendi söyleyeceklerimi sıraya koydum. Az önceki ani tepkisi, bana önce Arda'yı sakinleştirmem gerektiğini gösterdi. Çünkü beni sakin sakin dinleyemezse, konuşmam asla ve asla amacına ulaşamazdı.
Bu arada, şehir dışına doğru saptık. Arda, beş dakika kadar daha sessizlik içinde arabayı sürmeye devam etti. Sanırım o da kendi söyleyeceklerini toparlıyordu.
"Nereye gidiyoruz?"
"Şu anda bulabileceğin en sakin yere. Parkları sever misin?" Gözünü yoldan ayırmadan konuşmuştu.
"Evet parkları da açık havayı da severim."
"Seni Doğal Botanik Parkı'na götürüyorum. Hava güzel. Hem konuşur, hem de yürüyüş yaparız."
"Tamam, kulağa hoş geliyor." Üstelik, benim de Arda'nın da gerilen sinirlerine orman havası iyi gelebilirdi.
Şehrin hemen dışındaki bir yoldan daha saptığımızda on dakika bile gitmemiştik ki, ormanlık bir yere geldik. Kapıda güvenlik vardı. Araç park yerine girdikten sonra kulübeden çıkan bir görevli yanımıza yaklaştı.
"Gençler yürüyecek misiniz? Yoksa bisiklet mi istersiniz?"
"Ben yürümek istiyorum Arda." diye atıldığımda bana gülümsedikten sonra görevliye döndü.
"Tamam o zaman biz yürüyoruz, teşekkürler."
"Gişe hemen sağ tarafta. Size iyi yürüyüşler." diyen görevli, selam vererek uzaklaştı.
Gişeden biletlerimizi aldıktan sonra sarmaş dolaş yürümeye başladık.
"Şu çam kokusuna bak, insanı adeta diriltiyor." diyerek taptaze havayı ciğerlerime derin derin çektim.
Arda dalgınlıkla etrafa bakıyordu. "Küçükken bisikletlerimizi yüklenir beraber buralarda dolaşırdık. Az ileride küçük bir kafe var." diyerek parmağıyla ahşap bir kulübeyi gösterdi. "Oranın gözlemesine bayılırdım. Şehrin bu tarafına, evimize taşınınca seninle birlikte..."
"Arda, devam etmeden önce kendimize oturacak bir yer bulalım olur mu?" diyerek cümlenin devamını getirmesini engelledim.
"Pekala, biraz ileride bir göl var. Hemen orada banklarda oturabiliriz."
Elimi tutup oraya götürdüğünde, gölün dinginliği karmakarışık olan aklımı sakinleştirdi. Söğüt ağaçlarının salkım dalları göl yüzeyine doğru eğilmişti. Bir karabatak suyun yüzeyinde kanat çırpıp küçük dalgalar yarattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maskeli Baloda Sevdim (Tamamlandı)
ChickLitBir genç kızın aşka ilk uyanış hikayesi... İlk aşklar için 'özel' derler, 'unutulmaz' derler. Peki yüzünü görmediğiniz, gerçek sesini duymadığınız, maske ardındaki birine aşık olunabilir mi? Peki kimliğini bilmediğiniz bu erkek, sizin sonsuza kadar...