Asansöre binip on beşinci katın düğmesine bastığında korkumu gizlemeye çalışarak şansımı bir kez daha denemek istedim. "Arda bana açıklama yapmayacak mısın? Burada ne işimiz var?"
Gözlerinde tuhaf bir pırıltıyla beni kendine çekip ağır ağır eğildikten sonra tek bir kelime söylemeden tutkuyla öpmeye başladı. O anda aklımda ne soru kaldı, ne de korku. Öpüşleri beni büyülüyor, adeta ayaklarımı yerden kesiyordu. Dizlerimin bağı çözülüp de can havliyle omuzlarına tutunduğumda aniden kendini geri çekip genzini temizledi.
"Lütfen daha fazla soru sorma Pelin. Sadece bana güvenmeni istiyorum."
Nefes nefese konuşmaya çalıştım. "Ben... ben... sana güvenmekle ilgili bir sorunum yok. Sadece...korkuyorum."
"Korkacak bir şey yok. Daha önce bahsettiğim gibi seni yemeğe getirdim. Ama öncesinde..." diye çapkınca gülümsedikten sonra cümlesini devam ettirmeyerek laf değiştirdi. "Tamam endişeni anlıyorum ama birazdan olacaklar seni korkutmamalı. Aksine, yaşayacaklarımız ömrünün sonuna kadar unutamayacağın anlar olacak." diyerek sevgiyle burnumun ucunu öptü. "Bunun için sana söz veriyorum."
Gözlerimi kapatıp beni rahatlatması umuduyla derin bir nefes alıp verdikten sonra dudaklarımdan cılız bir "Peki." çıkarabildim. Yemek salonu belki de on beşinci kattadır diye düşünerek rahatlamaya çalıştım.
Çenesini kasması ve burnundan sık nefes alması onun da bir şekilde heyecanlı olduğunu gösteriyordu. Benim her hareketimi, her nefesimi dikkatle inceleyen gözleri, lacivertin en koyu haline büründüğünde bu bakışın ne olduğunu bildiğim için korkum ufaktan ufaktan yine su yüzüne çıktı.
Sonunda ineceğimiz kata ulaşıp asansörden çıktık. Ben biraz geride kalınca kaçmamdan korkar gibi elimi sıkıca kavrayıp koridor boyunca hızlı adımlar attı. Zannettiğim gibi yemek salonunun kapısı yerine bir odanın karşısında durduğumuzda, gözlerimin daha fazla irileşemeyeceğini biliyordum.
Hemen köşede bekleyen kat görevlisi, "Hoş geldiniz." diyerek Arda'ya bir not uzattı.
Adam saygıyla selam verip yanımızdan uzaklaşır uzaklaşmaz, Arda nota hızlıca göz gezdirip cebine attı ve hiçbir şey söylemeden elindeki kartla kapıyı açıp içeri girdi. Mecburen ben de peşinden adım attım.
"Önce bir duş almak ister misin?"
Bunu duyduğumda ister istemez iki geri adım attım. "Neden önce?" Sesimin titremesine engel olamadım. "Ben eve gitmek istiyorum."
"Hiçbir yere gidemezsin." diyerek tuttuğu elimin üstünü öptü.
"Arda? Korkutma beni lütfen. Bak ben hazır olduğumu sanmı..."
"Şşş," diyerek işaret parmağını dudaklarıma kapattı. "Derin bir nefes alıp rahatla lütfen."
"Rahat olamıyorum Arda. Duş falan almak istemiyorum. Hemen eve..."
Yumuşacık bir ses tonuyla diğer elimden de tutup kendisi geri geri adım atarken beni yürütmeye başladı. "Sakin ol ve benimle gel."
Sol taraftaki bir kapıyı açıp ışığı yaktı. Gördüklerimle gözlerim yuvalarından uğrayacaktı. Kocaman bir yatak odasındaydık. Arda gerçekten çıldırmış olmalıydı. Bunun için bir otele getirmesi beni bir kez daha altüst ederken gözlerimi yataktan bir türlü ayıramıyordum.
"Seninle bu gece birlikte olacağımı sanıyorsan..." diye fısıldayabildim. Ancak cümlemin devamını getiremeden Arda tekrar elimi tuttu.
"Gel sevgilim. Zannettiğin gibi değil." dedikten sonra beni gardrobun önüne yürüttü. "Üstümüzdekilerle yemeğe gidemeyiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maskeli Baloda Sevdim (Tamamlandı)
Chick-LitBir genç kızın aşka ilk uyanış hikayesi... İlk aşklar için 'özel' derler, 'unutulmaz' derler. Peki yüzünü görmediğiniz, gerçek sesini duymadığınız, maske ardındaki birine aşık olunabilir mi? Peki kimliğini bilmediğiniz bu erkek, sizin sonsuza kadar...