İlk bir hafta boyunca Arda'dan hep kaçtım. Onunla karşılaşmamak için ne kafeteryaya ne de kafeye gidiyordum.
Arkadaşlarıma bu durumu anlatmak çok zor olmuştu, özellikle de Derya'ya. Herkese üzüntümün sebebinin çok sevdiğim birini kaybetmek olduğunu söylediğimde doğal olarak arkadaşlarımın aklına birinin ölmüş olduğu geldi. Ben de düzeltme gereği görmedim.
Nesini düzeltecektim ki? Ben Tuna'yı gerçekten kaybetmiştim ve sevdiğim adamın katili de bu kadar zamandır nefret ettiğim Arda'ydı.
Bence Derya sorunun Tuna ile ilgili olduğunu anlamıştı ama bana hiç sormadı. Kendisi de aynı yollardan geçtiği için bir süre yalnız kalmak istememi ve içime kapanmamı anlayabiliyordu. Yine de beni uzaktan uzağa kontrol ettiğinin farkındaydım.
Arda'ya olan nefretime saplanıp kaldığım için, alttan alta sevdiğim halde beni oyununa kurban etmesi, herkesin diline düşürmesi beni çıldırtıyordu. O yüzden, yıllarca herkesten sakındığım kalbimi ve ilk öpücüğümü çalan Arda'yı bir türlü affedemiyordum.
Telefonumu ilk iki gün boyunca Arda'dan gelen mesaj ve cevapsız çağrı yüzünden kapatmak zorunda kaldım. Sonunda Kaan'dan öğrendiğim şekilde, şimdilik sadece engel koymaya karar verdim, çünkü onu henüz hayatımdan silip atmaya hazır değildim. İlk heyecanımla nasıl vedalaşabilirdim ki?
Arda, daha doğrusu Tuna, artık telefon rehberimde engelli olarak görünüyordu. Sonunda ondan ne çağrı alacaktım, ne de mesaj.
Arkadaşlarımın ve Derya'nın acıyan bakışları da bana yardımcı olmuyordu. O nedenle, dersimin olmadığı saatleri, tekrar dedikodu malzemesi olmamak için kampüsün diğer tarafında Kaan ve Burak ile geçiriyor, az da olsa onların kafeteryasında yemek yiyordum. Kampüs içinde bir hayalet olmuştum.
Alara'nın tepkisinden çekindiğim ve Kaan'la arasındaki zaten zayıflamış olan bağa daha fazla zarar vermemek için çoğunlukla Burak ile takılmaya başladım.
Sebepsiz yere durup durup neden gözyaşı döktüğümü anlayamıyordu. Ne Tuna'yı ne de Arda'yı ona anlatmadığım için neden bu halde olduğumu da bilmiyordu. Sıkıntımın sebebini ara sıra sorsa da anlatmıyordum. Zaten neredeyse ağzımı hiç bıçak açmıyordu.
Çoğu gün bana hava değişikliği olsun diye Burak ile birlikte şehre inip dolaştık ama kendimde olmadığım için ne zevk alabildim, ne de ona arkadaş olabildim. Burak'ın benim için üzüldüğünü biliyordum ama ne yaptıysa yüzümü güldüremedi.
Ünlü bir işadamının göz önündeki oğlu olması sebebiyle Burak'ın paparazzilere yakalanma endişesi vardı. Bu kadar sıkıntımın üstüne bir de magazin haberlerinde yalan yanlış dedikodularla boy göstermemizi istemiyordu. Bu konuda oldukça temkinliydi.
Bana hiç sormadı ama belki de sene başından beri okulda hakkımda dönen asılsız dedikoduları körükleyecek bir haberden kaçınıyordu.
Bir iki defa gittiğimiz yerde magazin habercilerini fark edip, arka kapıdan kaçmıştık. Bir tanesinde paçayı zor kurtardığımız için, o olaydan sonra sadece kampüste kalmaya başladık.
Kaan ve Burak'ın dostlukları benim dayanmamı daha kolay sağlıyordu ama gün geçtikçe benliğim zayıflıyordu. Kaç aydır dayanma sınırımı aşındıran 'oyun', Tuna'nın Arda olduğunu öğrenmemle beni bitirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maskeli Baloda Sevdim (Tamamlandı)
ChickLitBir genç kızın aşka ilk uyanış hikayesi... İlk aşklar için 'özel' derler, 'unutulmaz' derler. Peki yüzünü görmediğiniz, gerçek sesini duymadığınız, maske ardındaki birine aşık olunabilir mi? Peki kimliğini bilmediğiniz bu erkek, sizin sonsuza kadar...