20. BÖLÜM

28.9K 2.6K 1K
                                    

Yaptığımdan çok pişmandım, utanmıştım. Ben aslında kimseye öyle bağıracak bir kız değildim. Ama Arda beni zıvanadan çıkarmıştı. Bileğimi sertçe tuttuğunda da canım çok yanmıştı. Teması tüm vücudumu titreten bir elektrik çarpması gibiydi.

Tuna'ya olan özlemim, uykusuz gecelerim, öpüşmemizin tadını her hayal edişimdeki lezzet... hepsi sinirlerimi germişti. Bunları kimseyle paylaşamamak beni daha da bunaltmıştı.

Bir süre dolaşıp gözyaşı döktükten sonra kendimi müzik odasında buldum. Kapıda kat görevlisi Feriha Abla ile karşılaştım. Elinde kova ve temizlik malzemeleriyle dışarı çıkıyordu. Doğal olarak bir kaç kez üst üste hapşırdım. Bu alerjik tepki de bana o geceyi hatırlatınca, beni mutlu eden tek yer olan piyanonun başına çökercesine oturdum.

Düşünmeden çalmaya başladım. Daha önce fark etmemiştim ama o loş ışıklı koridorda bile Arda'nın koyu renk gözlerindeki kıvılcımı görmüştüm. Sonra yüzündeki o yaralı ifadeyi hatırladım, o görüntüyü zihnimden uzaklaştırmam gerekiyordu. Ona acımayacaktım, aylardır yaptıkları cezasız kalmamalıydı.

En mutlu olduğum anları hayal etmeye çalıştığımda gözümün önüne Tuna ile yaptığımız vals geldi. Parmaklarım Mavi Tuna'yı çalıyordu. Onu çok özlediğimi fark ettim. Onun kibarlığını, zarafetini, eşsiz kokusunu, beni öpüşü. Gözlerimi açtım, hiç düşünmeden hemen telefonumu çıkarıp mesaj yazmaya başladım.

<Tuna, müsait misin?>

Cevap gecikmeden geldi. <Neden?>

<Seninle konuşmam gerek. Görüşebilir miyiz?>

< Konu?>

Birbirimize yabancıymışız gibi yazdığı kısa cevapları beni kırmıştı açıkçası. Herhalde müsait değil diye düşündüm. <Uygunsuz bir zamansa, sonra konuşuruz>

<Özür dilerim, niyetim kaba olmak değildi. Sadece beklemediğim bir durumla karşı karşıya kaldım>

<Anlatmak ister misin?>

<Şimdilik anlatamam, bir gün belki. Bir şey mi oldu?>

Aklı meşgulken ona bir de kendi derdimi yükleyemezdim. O yüzden hemen vazgeçip bambaşka bir mesaj attım. <Hayır, önemli bir şey değil. Sonra konuşuruz. Şimdi kapatmam gerek zaten>

<Tamam, başka zaman o halde>

Kalkıp müzik odasından çıktım. Kampüs beni bir anda boğmaya başladığından kendimi dışarı attım. Farkında olmadan çıkış kapısına kadar yürümüşüm. Güvenliği geçip caddeye çıktıktan sonra, nereye gittiğime bakmadan ara sokaklarda dolaşmaya başladım. Hava iyice serinlediğinden montuma sıkıca sarıldım.

Buraları ilk defa görüyordum. Üniversite çevresi olduğu için sağda solda birkaç kırtasiye, fotokopici, büfeler ve oyun salonu vardı.

Dalgın dalgın bakınırken bir pastane gördüm. Sıcak bir şeyler içme düşüncesiyle kapıyı ittim. İçeriye adımımı atmıştım ki tam karşımdaki masada Arda'nın oturmuş telefonunu incelediğini gördüm.

Beni fark etmemişti, ellerimi iki yanımda yumruk yapıp derin bir nefes aldım. Bu iş burada bitecek, tüm kozlarımızı teke tek paylaşacaktık. En başarılı savaş taktiği düşmanına hazırlıksız olduğu bir anda saldırmaktır dendiğini duymuştum. İşte tam sırasıydı.

Maskeli Baloda Sevdim (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin