Sabah annemle beraber kahvaltı masasını kurarken, saat tam onda kapı çaldı. Arda elinde kocaman bir sepet çiçekle kapıda duruyordu.Hevesle, "Çok güzel çiçekler, bunlar bana mı?" diye sordum.
"Hayır tatlım, bunlar annene." Kadınların gönlünü nasıl fethedeceğini iyi biliyordu tabii.
"Kıskandım."
Gerçekten kıskanmıştım ama bunu yüzümden anlamasını istemediğim için işi şakaya vurup gülümsedim.
"Bu da sana." diyerek kutu içinde tek bir kırmızı gül verdiğinde gülümsemem iyice yayıldı.
Yüzüm aydınlandığında küçük bir öpücüğü hak etti. Eğilip yanağından öptüm. "Teşekkür ederim. Kırmızı gülü çok severim."
"Biliyorum. Seni çizmesin diye dikenlerini temizlettim."
Balo gecesi aklıma geldiğinde ağzım resmen kulaklarıma vardı. Bileğimin içini gösterdim. "Umarım bu iz hiç geçmez. Seninle en mutlu olduğum geceyi anımsatıyor çünkü."
"Sana yaşatacağım nice mutlu gecelerden sadece biriydi." Arda başını eğip bileğimin içini öptüğü sırada annem koridora başını uzattı.
"Gelmiyor musunuz?"
Arda bileğimi bırakıp hemen uzaklaştığında kendimizi toparlayıp içeri geçtik. Bizi görmediğini umarak, "Anne bak Arda sana çiçek getirmiş." dedim.
Sepeti eline alırken, annemin yanakları kızardı. "Çok zarifsin Arda. Teşekkür ederim." dedi. "Buyrun sofra hazır, siz oturun ben çayları getireyim."
Annemin pek kibar tavırları ilginçti. Bir ara Arda ile ilgili, anladığım kadarıyla olumlu olduğunu sandığım düşüncelerini öğrenmek istiyordum. Uyandığımda alelacele sofrayı kurmaya giriştiğimizden, annemle konuşma fırsatı bulamamıştım.
Arda, babamın yanına gidip tokalaşır tokalaşmaz hemen sohbete girişti. Göz ucuyla onları izlerken, babamın da bu sohbetten keyif aldığını görüyordum. Arda'nın kibar ve ince düşünceli tavırları hem babamın, hem de annemin gönlünü kazanmıştı.
Kahvaltı masasında hal hatır sorulduktan sonra sohbet koyulaştı. Eğitiminden, bu mesleği neden seçtiğinden başlayan konu, annesi ve babasına geldiğinde dikkatimi yanımda oturan Arda'ya verdim.
"Evet uzun süre zor zamanlar geçirdim. Çevremdekilere de bu sürede biraz çektirdim. Ama beş ay önce o baloda Pelin'in hayatıma girmesiyle..." dönüp bana baktı," Beş yıldır kimsenin yapamadığını beş ayda Pelin başardı." Elimi alıp öptü. "Kızınız kalbime dokundu, ruhumu canlandırdı, beni hayata döndürdü, kim olduğumu hatırlamamı sağladı. Cüretimi mazur görün ama hayatımız birbirimizi bulunca anlam kazandı, öyle değil mi Pelin?"
Cevabımın onları kırmayacağını umarak annemle babama kaçamak bir bakış attıktan sonra tekrar lacivert gözlere döndüm, bana beklentiyle bakıyordu. Ben de Arda'ya ihtiyaç duyduğu cevabı verdim.
"Evet, hayatımız birbirimizi bulunca anlam kazandı."
Tahmin ettiğim gibi annemle babam cevabıma üzülmüştü ama babam konuyu değiştirerek toparladı. "Yani arkadaşlığınız beş ay önce..." biraz düşünüp devam etti, "...üniversitenin ilk günlerinde, Eylül'de mi başladı?"
Hakkımda yanlış düşünüp, gider gitmez birini bulduğumu düşünmelerinden rahatsız olmuştum. O nedenle, "Hayır babacığım." diye açıklama telaşına girdim. "Beş ay önce tanıştık ama arkadaşlığımız, 11 Aralık'ta Arda'nın doğum gününde başladı. Haftaya ikinci ayımız dolacak. Ondan önce arkadaş olduğumuz pek söylenemezdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maskeli Baloda Sevdim (Tamamlandı)
ChickLitBir genç kızın aşka ilk uyanış hikayesi... İlk aşklar için 'özel' derler, 'unutulmaz' derler. Peki yüzünü görmediğiniz, gerçek sesini duymadığınız, maske ardındaki birine aşık olunabilir mi? Peki kimliğini bilmediğiniz bu erkek, sizin sonsuza kadar...