Bölüm 18

17.2K 487 22
                                    

Multi: Oğuzhan koç-Ayy (Ben hâlâ Rüyada)

Bolca satır arası yorum istiyorumm..

Ve o an da ağzımdan hiç çıkmaması gereken bir cümle çıkmıştı. "Şu anda seni deli gibi istiyorum."

Dediğimin farkına varınca gözlerim açıldı. Yanaklarım kızardı. Ateş, sıcak dudaklarını boynuma daha çok bastırdı.

İstemsizce gözlerim tekrar kapandı. Zorda olsa kendimi ayırdım, Ateş'ten. Ellerini yanaklarıma koydu. İlk önce alnımı, sonrada burnumun ucunu öptü. Ellerimi beline sardım.

Art arda dudaklarıma buseler bıraktı. Yüzümde bir gülümseme oldu. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı ve fısıldadı.

"Demek beni deli gibi istiyorsun. Emin ol, bende senden farklı değilim."

Gözlerim büyüdü. Kızardım, hem de kulaklarıma kadar. Yüzüme baktı ve bir kahkaha attı. Kaşlarımı çatarak baktım. "Neden gülüyorsun?" Dedim hafif sitemli çıkan sesimle.

"Kızarınca çok tatlı olduğunu söylemiş miydim?" Yumruk halinde olan elimi omuzuna vurdum. Tekrar kahkaha attı. Kaşlarım daha da çatıldı, "Komik mi?"

Bir anda bedenimi omuzuna aldı. Ufak bir çığlık koptu ağzımdan. "Ateş ne yapıyorsun? Bırakır mısın beni?" Üst kata çıkmaya başladı. "Ateş!" Diye cırladım ve karşılığı; popoma şaplak yedim. "Cırlama be kızım."

Bir kapıyı açtı ve beni yatağa bıraktı. "Ateş ne yapıyorsun?" Dedim. O ise üzerime doğru geldi. Nefesim kesilir gibi oldu.

Sırtım yatakla buluştu. Ateş boynuma yönelmişti ki onu durdurdum. "Ateş. Ateş dur lütfen. O düşündüğün şey olmaz." Geri çekilirken yüzüne ne oldu, der gibi baktı.

Gözlerimi kapattım. "Öyle bakma." Gözlerim kapalıyken. Geri açtım gözlerimi. Bu sefer suratında çarpık bir gülümseme vardı.

"Şimdi niye gülüyorsun?" Hâlâ üzerimdeydi ve kalkmaya da niyeti yok gibiydi. "Ayrıca üzerimden de kalk. Aramam gereken birisi var."

Ellerimi göğsüne koyup ittirdim. Hızla kalktı üzerimden. Yukarı çıkan eteğimi düzelttim. Aşağıya inip sehpadan telefonumu aldım. Ezbere bildiğim o numarayı çevirdim.

"Alo?" Dedi o tanıdık ses. "Abi." Sesim istemeden titremişti. "Zeynep!" Dedi heyecanlı çıkan sesiyle. Ardından ekledi, "Neredesin? Niye aramadın bunca zamandır?"

Dolan gözlerime engel olamadım. "İstanbul'dayım abi. Her şeyi anlatacağım. Ama beni sessizce dinleyeceğine söz ver." Bir iç çekiş duydum.

"Tamam güzelim, tamam. Anlat." Her şeyi anlattım, Ateş'le sevgili olduğumuz dışında her şeyi...

"O siktiğimin adamı seni zorla mı tutuyor?! Bana adresi söyle. Seni almaya geleceğim." Tereddütte kalmıştım. O sırada merdiven de adım sesleri duydum. "Abi sakin ol lütfen." Dedim telaşlı çıkan sesimle.

"Zeynep şu siktiğimin adresini ver dedim sana! Delirtme beni!" Telefon hızla kulağımdan çekildi.

"Yağız sakin ol. Zeynep adres vermeyecek. Eğer kendisi çok isterse bir bilet alırım, öyle gelirsin."

Telefonun diğer ucundan abimin gürleyen sesini duydum, "Sen misin lan o adam! Seni geberteceğim it!"

"Elinden geleni ardına koyma!" Dedi ve telefonu kapattı Ateş. Olanları hayretle izliyordum.

"Sen istiyor musun?" Afallayarak ona baktım. "Hı?" Diyebildim sadece. "Abinin buraya gelmesini istiyor musun Zeynep?" Elini yanağıma koydu.

"Elbette. O benim abim sonuçta Ateş. İyi olduğumu bilmesi gerek. O yüzden gelmeli." Başını evet anlamında salladı. Alnımı öptü.

"Açım ben. Yemek yapalım." Ateş aklına bir şey gelmiş gibi durdu bir an, "İlk önce omuzuna pansuman yapalım. Sonra güzelim."

"Tamam." Ateş ilk yardım setini getirirken ben de yavaşça tişörtümü çıkardım. Ateş geldi ve pansuman yaptı. "Yaran kapanmaya başlamış. O adamı sen gelmeden öldürseydim keşke." Son cümlesini dişlerinin arasından söylemişti.

"Ateş!" Dedim tıslayarak. Başını sağa sola salladı sabır dilercesine. Yarama pansuman yaptıktan sonra yukarı çıktım ve üstüme mavi şort ve onun takımı olan mavi tişört, pijama takımını giydim.

Ateş mutfaktaydı. Yanına gidip sessizce kollarımı beline sardım. Başımı sırtına yasladım. Bana döndü. Bakışları üzerimde gezindi. Sesli bir şekilde yutkundu.

"Beni deli etmek mi amacın?" Gülümsedim. "Hayır." Derin bir iç çekiş duydum. "Ateş." "Efendim?" Dedi bakışları dudaklarım da gezinirken. "Yemek." Dedim ve kaşlarımla arkasını gösterdim. Çenemi öptü ve yaptığı işe devam etti.

Ben de yanında durmuş onu izliyordum. Ama daha çok yaptıklarını değil, sadece 'onu' izliyordum. Yeni çıkmaya başlamış sakallarını okşamak için zor tutuyordum kendimi. Buz gibi mavi gözleri beni defalarca etkisi altına alıyordu. Kumral saçlarının arasındaki sarılar ise onu daha yakışıklı kılıyordu.

"Beni daha ne kadar böyle izleyeceksin?" Ona biraz daha yaklaştım. "İstediğim kadar bakabilirim." Ellerimi yeni çıkan kumral sakallarına attım. Yüzünde bir tebessüm belirdi. Kafasını çevirip avcumu öptü.

"Ne zaman olacak bu yemek. Çok açım." Dedim sitemli sesimle. "Sabırlı ol güzelim." Gözlerimi devirmekten kendimi alıkoyamadım. "Açken sabırlı olamıyorum." Dedim kettle'ın içini su ile doldurdum.

"Ne yapıyorsun Zeynep?" Dolaptan bir bardak ve sallama çay çıkardım. "İster misin?" Dedim çay paketini açarken. "Hayır. Çay sevmem." Gözlerimi devirmeden edemedim.

Saçlarımı öptü. Kettle'da ki su kaynayınca bardağın içine döktüm. "Ateş." Kafasını bana çevirdi. Gözlerimi gözleriyle buluşturdum. "Efendim güzelim?" "Hiç. Adını söylemek istedim." Güldü. Ben de güldüm.

Eşsiz dudaklarını öpmek için her şeyimi verirdim ve en sonunda kendimi tutamayıp dudaklarına yapıştım.

Ellerim ensesine gitti. Ellerini belime yerleştirdi. Dilimi dilimle buluştu ve ardından ağzımı keşfe çıktı. Bu an hiç bitmesin istiyordum.

Elleri ile bacaklarımı kavrayıp kucağına aldı. Sımsıkı doladım bacaklarımı, beline. Ensesinde ki ellerim daha da sıklaştı. Hatta saç diplerine kadar gitti. Sert öpüşleri bedenimin her zerresinin yanmasına neden oluyordu. Bütün bedenim onu istiyordu.

Soluk soluğa kalmıştık ikimizde. Ocağı kapattığını gördüm. Ardından beni kucağından indirmeden tezgaha oturtturdu. Dudakları tekrar dudaklarıma kapandı...

Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin